1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Çayırhan Termik Santrali’ni kim neden almak istesin ki? 
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Çayırhan Termik Santrali’ni kim neden almak istesin ki? 

Türkiye 2013 yılında hızlandırdığı ve Seyitömer, Soma, Orhaneli, Kangal, Tunçbilek gibi kömür santralleri ile Hamitabat Doğalgaz Çevrim Santrali’nin satışıyla sonuçlanan elektrik üretim özelleştirmeleri konusunda yeniden harekete geçti. 

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, daha önce de denenip yapılamayan Ankara’daki 670 MWe işletme kapasiteli Çayırhan Termik Santrali’nin satışı için yeni bir ihale açtı. Kapalı zarfla teklif, pazarlık ve açık arttırma yoluyla satılması düşünülen varlıklar ise Çayırhan Termik Santrali ve kullandığı taşınmazlar, santrale kömür sağlanan maden sahasının ruhsatı ve maden sahasında üretim için kullanılan ekipmanlar olarak sıralanıyor. 

Peki ekonomi yönetimi Çayırhan Kömür Santrali’nin özelleştirmeyi bu kez başarabilecek mi? 

Bu soruya kesin bir cevap verebilmek zor. 

Eğer varlık özel bir şirkete ait olsaydı ve“ille de satacağım” diyen bir sahibi olsaydı bunu mutlaka başarırdı. Öyle ya, kaç paraya satılacağı satıcı ve alıcıdan başka kimseleri pek ilgilendirmezdi. 

Özel sektör patronu, “her şeyin bir bedeli vardır ve bu da arz-talep karşılaşmasıyla piyasada oluşur” diyerek, üç beş kuruşa da olsa bu varlığı elden çıkarıp kurtulmayı tercih edebilirdi. 

Ama kamuya ait bir varlık söz konusu olunca işin rengi değişiyor. Bir kere azımsanmayacak sayıda “kesinlikle satılmasın” diyen olduğu kesin. Sonra “Ucuza sattınız, peşkeş çektiniz” diyecekleri de buna ekleyin, cephe genişleyecektir. İhaleyi kazanıp söz konusu varlıkları alanın kim olduğuna bağlı olarak “Yandaşa sattınız, yabancıya sattınız” diyenler de kesin çıkacaktır. 

Ve gelelim asıl meseleye. Tüm bu tepkileri göze alarak bu varlığa yatırım yapmayı düşünebilecek girişimciler çıkar mı? Eğer mesele sadece bu tepkiler olsaydı çıkabilirdi. Ama olumsuzluklar bundan ibaret değil ki. 

Bu ihaleyle ilgilenmesi muhtemel oyuncuların önünde daha görünür, somut başka engeller var. 

Birincisi, bütün dünyada fosil yakıtların terkedilip yenilenebilir kaynaklara yönelişi ifade eden enerji geçişi/dönüşümü (Energy Transition) geçerliyken ve Türkiye de bu trende uyup Net Sıfır 2053 hedefini açıklamışken kömüre dayalı üretim yapan bir varlığı kim neden alsın? 

Hadi diyelim ki Türkiye, sıfırdan enerji yatırımlarında tamamen yenilenebilir kaynaklara ağırlık verirken, elindeki geçmişte kurulmuş ve kullanım ömrü belli bir tarihte sona erecek bu tür varlıklardan biraz daha yararlanmak istiyor ve bunu da özel sektörün yapmasını istiyor. Enerji ve ekonomi yönetiminin bu yaklaşımı özel sektör oyuncularını ikna etmeye yeter mi? 

Siz olsanız bu soruya cevap için nereye bakarsınız bilemem ama basiretli bir tüccar olması beklenen muhtemel alıcılar pratiğe, geçmiş örneklere bakar.

Yatağan, Yeniköy-Kemerköy, Tunçbilek, Kangal, Orhaneli, Soma, Afşin kömür santralleri örneklerinin, Çayırhan TS’nin özelleştirme ihalesine ilgiyi arttırmayacağını söylemek yanlış olmaz. Çünkü bunların önemli bir bölümü, yıllardır piyasa şartlarına uygun maliyetle elektrik üretemedikleri için, enerji kesintisine yol açmamak amacıyla zaruri hallerde ve devlet desteği ile çalıştırılıyorlar.

Yani devlet bu santrallere çalışmadıkları dönemlerdeki işletme giderlerinin karşılamaya destek olmak amacıyla kapasite desteği sunmanın yanında, çalıştırıldığında da ürettikleri elektriği zarar etmeyecekleri bir fiyattan alıyor. Yani aslında Türkiye yılın hiçbir döneminde elektrik arz yetersizliği yaşamaz hale gelse, bu santraller hiç çalıştırılmayabilir.

Bu durumda, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle ve hidroelektrik santrallerinin yanında örneğin Akkuyu Nükleer Güç Santrali de devreye girdiğinde arz sorunu iyice azalacağından, hatta belki de hiç kalmayacağından, 5-10 yıl sonra “sen elektrik üretme, kenarda bekle, hatta faaliyetine son ver” denilebilecek bir tesisi kim neden almak istesin ki? 

Elbette teknik açıdan, kömür santralleri gibi 365 gün 24 saat kesintisiz üretim yapabilme becerisine sahip baz yük elektrik üretim tesislerine ihtiyaç var. 

Ama hem yukarıda dediğimiz gibi Akkuyu ve sonrasında yapılacak nükleer santraller ve hem de büyük ölçekli barajlı HES’ler ve doğalgaz kombine çevrim santralleri bu beklentiyi karşılayabilecektir. 

Üstelik hibrit santral yatırımları sayesinde mevcut yenilenebilir enerji santralleri (HES, RES, BES, JES ve GES) daha kombine çalışıp daha az dengesizlik yaratabilir hale geliyor. Ve asıl önemlisi, söz konusu yenilenebilir enerji santrallerini daha verimli ve şebeke dengesizliği yaratmayacak şekilde çalıştırmayı sağlayacak elektrik depolama yatırımları da yolda. 

Her neyse. 

“Çayırhan Termik Santrali’ni özelleştirmek neden zor” konulu bu kadar argüman yeter sanırım. 

Vardır ekonomi yönetiminin de bir bildiği, diyelim ve kapatalım en iyisi.  

Bu arada, konuya ilişkin farklı bilgi, değerlendirme ve yaklaşımlarınız varsa lütfen iletin, tartışalım, konuşalım, Enerji Günlüğü sayfalarında yer verelim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar