1. HABERLER

  2. ELEKTRİK

  3. EMO: Yaz saati talebi arttırıyor, elektriği verimli kullanalım 

EMO: Yaz saati talebi arttırıyor, elektriği verimli kullanalım 

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), enerji verimliliğinin birincil enerji kaynağı olarak görülmesi gerektiğini belirtirken sürekli yaz saatinin elektrik talebini arttırdığını açıkladı. 

EMO: Yaz saati talebi arttırıyor, elektriği verimli kullanalım 

Enerji Günlüğü - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), enerji verimliliğinin birincil enerji kaynağı olarak görülmesi gerektiğini belirtirken sürekli yaz saatinin elektrik talebini arttırdığını açıkladı. 

EMO Yönetim Kurulu Enerji Verimliliği Haftası münasebetiyle bir açıklama yayınladı. “Enerji verimliliğini ilk enerji kaynağı olarak göremediğimiz ve içselleştiremediğimiz sürece, bu alanda yürütülen faaliyetler sözde kalacak ve günü kurtarmanın ötesine geçmeyecektir” ifadesine yer verilen açıklamada şöyle denildi: 

“Elektrik enerjisi, günümüzün çağdaş yaşam koşulları içinde bireysel ve toplumsal yaşamın olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. Ekonomik ve sosyal kalkınma için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzının sağlanması noktasında enerji verimliliği büyük önem taşımaktadır. Elektrik enerjisinde verimlilik, üretimden tüketime kadar tüm faaliyet alanlarının ve üretimde birincil kaynak seçimi ile tüketim noktasında tarife yapısı tercihlerine kadar geniş boyutta ele alınmasını ve planlanmasını gerekli kılan bir konudur.”

SÜREKLİ YAZ SAATİ TALEBİ ARTTIRIYOR

EMO’nun atıklamasında 2007'de yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu’nun üzerinden yaklaşık 14 yıl geçmesine rağmen izlenen politikalar sonucunda enerji verimliliğinde bir arpa boyu yol kat edilmediği öne sürüldü. Bu durumun düşündürücü olduğu kadar üzücü olduğuna değinilen açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi: 

“Yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülerek talebi artırması, dağıtım seviyesinde kayıp/kaçakların halen arzu edilen seviyelere indirilememiş olması, talep tarafı yönetiminde bir araç olarak kullanılan çok zamanlı tarife yapısının şirketler lehine düzenlenerek cazibesini yitirmesi, enerji yoğunluğunda kayda değer bir gelişmenin yaşanmaması örnek olarak verilecek konulardır.”

ARZ FAZLASININ VERİMLİLİKLE İLGİSİ YOK

EMO’nun açıklamasında elektrik üretim kurulu gücünün Kasım 2020 sonu itibarıyla 94.801 MW düzeyine ulaştığı, buna karşın en yüksek anlık talebin (pik talep) 49.556 MW civarında olduğuna dikkat çekildi.  Bu fark göz önüne alındığında, açığa çıkan kapasite fazlasının verimlilik politikaları açıklanamayacağına vurgu yapılan açıklamada şu görüşler yer aldı: 

“Ekonomik ömrünü doldurmadan sökülerek yurt dışına taşınmak zorunda kalan bazı üretim tesislerine yapılmış harcamalar mali kaynakların verimsiz kullanımından ve israfından öteye geçememiştir. Elektrik üretiminde plansız politikaların yarattığı atıl kapasitenin ekonomimiz üzerindeki yükü yaklaşık 20-25 Milyar Amerikan Dolarıdır. Enerji sektörünün içine düştüğü borç krizi dikkate alındığında, atıl kapasitenin sektör üzerindeki yükü daha da önem kazanmaktadır.”

KAYIP/AÇAK 2015’TEN KÖTÜ 

2020 yılı için elektrik dağıtımında teknik ve teknik olmayan kayıp (kayıp/kaçak) oranının yüzde 10.6 olarak öngörüldüğüne değinilen EMO açıklamasında şöyle denildi: 

“2019 yılı için dağıtımda yüzde 12.69 olarak gerçekleşen kayıp/kaçak oranının 2020 yılı için söz konusu seviyeye inmesi de olası görülmemektedir. Kaldı ki, 2010 yılı sonunda ikinci uygulama dönemine yönelik EPDK tarafından dağıtım şirketleri için belirlenen hedef kayıp/kaçak oranları ile 2015 yılı sonunda ülke genelinde dağıtımda kayıp/kaçak oranının yüzde 10 olması gerekiyordu. 2020 yılının sonunda 2015 yılının gerisine düşülmüş olması da verimlilik konusunda izlenen politikaların yetersizliğini göstermesi açısından önemlidir. Kayıp/kaçak oranı yüksek bölgelere/şirketlere özel ayrıcalıklı mevzuat düzenlemeleri ile bu alanda olumlu sonuçların elde edilmesi de mümkün değildir.”

SÜREKLİ YAZ SAATİ ŞİRKETLERİN ÇIKARINA 

EMO açıklamasında yıl boyu yaz saati uygulamasının şirketler lehine bir uygulama olduğu görüşene yer verilirken, bu konuda şu ifadeler kullanıldı: 

“Elektrik enerjisinde verimliliği kolaylaştıran ve talep üzerinde doğrudan etkisi olan en önemli uygulamaların başında gerek ısınmada gerekse aydınlatmada güneş enerjisinden azami oranda yararlanma başat rol oynamaktadır. Bir taraftan ısınma ve aydınlanma açısından binaların mimari tasarımlarında güneş enerjisinden azami ölçüde yararlanılması ön planda tutulmaya çalışılırken, diğer taraftan yaz saati uygulaması ile batı illerimizde sabah saatlerinde yaşam karanlığa mahkûm edilmiştir.” 

TASARRUF YAPILDIYSA ESAS RAPOR NİYE GİZLİ?  

Kış ortasında yaz saati uygulamasının toplum üzerindeki psikolojik etkileri bir tarafa bırakılsa bile uygulamanın can, mal ve trafik güvenliği açısından sorunlu olduğuna dikkat çekilen EMO açıklamasında şöyle denildi: 

“Nüfus yoğunluğu açısından olduğu kadar mesken, ticarethane ve sanayi tüketimindeki talebin yüksekliği bakımından da uygulamanın enerji verimliliği ile ilgisinin olmadığı açıktır. Kaldı ki 2016 yılında başlayan bu uygulama sonunda geçen süre içinde tasarruf yapılıp yapılmadığı belli değildir. Bu uygulamaya esas teşkil eden ancak ne hikmetse gizli tutulan raporun da kamuoyu ile paylaşılmamış olması düşündürücüdür.” 

ELEKTRİK MÜŞTERİSİ ETKİN KILINMALI 

EMO’nun Enerji Verimliliği Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, elektrik sektöründe talep tarafı yönetiminin enerji verimliliğinde en önemli basamaklardan biri olduğu kaydedildi. Açıklamaya göre, tüketimin en yüksek olduğu ve kısaca puant olarak ifade edilen saat dilimleri arasında esnek tüketimi günün diğer saatleri üzerine kaydırmak suretiyle üretim, iletim ve dağıtım alanında bir dizi kazanım elde edilmesi mümkün. Böylelikle yatırımların atıl kalmasının, yüksek seviyedeki hat kayıplarının önlenebileceğine ve tüketici faturaları üzerinden vatandaşlara ekonomik bir katkı sağlanabileceğine işaret edildi. 

ELEKTRİĞİN UCUZ OLDUĞU SAAT DİLİMLERİ ARTMALI 

Elektrikte talebin günün belli saatleri yerine 24 saate yayılmasını sağlayacak çok zamanlı tarifelerin teşvik edilmesini öneren EMO’nun açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 

“Abonelerin öncelikle mevcut tarifelerini günü üç zaman dilimine bölen çok zamanlı tarife yapısını seçmesi gerekmektedir. Bu tarife yapısını tercih eden abonelerin, tüketimlerini de tarifenin (en) düşük olduğu zaman dilimine kaydırmaları ile hem elektrik sistemine hem de kendi bütçelerine katkı sağlamaları söz konusu. Üç zamanlı tarife yapısındaki üç zaman diliminden 2’si eskiden daha ucuzdu ve teşvik ediciydi. Ucuz zaman dilimleri teke düşürülerek 22.00-06.00 zaman aralığı ile sınırlandırıldı. Abonenin gün içindeki aktivitelerinin büyük bir bölümünü bu saatler arasında yerine getirmesi ile bütçesine katkı sağlaması mümkün. Ancak gün içinde yaşanan zorunlu tüketimler ve aktiviteler göz önüne alındığında bunun mümkün olmadığı, yapılan uygulamanın abonelerin aleyhine, tedarik şirketlerinin ise lehine olduğu açıktır.”

ENERJİ YOĞUNLUĞU HEDEFLERİ ÇELİŞKİLİ 

EMO açıklamasında enerji tüketiminin en yoğun olduğu kesimin konutlar ve sanayi olduğu belirtilirken “Günümüzde gelişmişliğin kişi başına tüketilen enerji miktarı ile değil, az enerji kullanarak daha çok ekonomik değer yaratabilmekle ölçüldüğü göz önüne alınarak,  konutlar ve sanayide tasarruf uygulamalarına öncelik verilmeli” denildi. Enerji verimliliği uygulamaları ile birincil enerji yoğunluğunun düşürülmesi öngörülürken kişi başına enerji tüketiminin artıyor olmasını önemli bir çelişki olarak değerlendiren EMO Yönetimi “Son verilere göre 2011 yılından önce iskan almış yaklaşık 9 milyon binanın sadece 309.417 adeti, yeni binaların da 879.339 adeti Enerji Kimlik Belgesi (EKB) almış durumdadır. EKB alması gereken toplam bina sayımızın 10 milyon civarında olduğu göz önüne alındığında, bina stokumuzda enerji verimliliğini artırmak bakımından yüzde 10’luk bir ilerleme sağlanması, 13 yıldır binaların ısı yalıtımı konusunda ciddi bir adım atılmadığını göstermektedir” değerlendirmesinde bulundu. 

VERİMLİLİK POTANSİYELİ YÜKSEK 

Türkiye’nin enerji verimliliği alanında önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekilen EMO açıklaması “Bu potansiyel; enerji yoğun sanayi üretimleri yerine katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerinin imalatına geçilmesi, ulaşımda elektrikli-raylı toplu taşıma altyapısının geliştirilmesi, elektrik enerjisi üretimi-tüketimi zincirindeki kayıpların önlenmesi ve birincil kaynak tercihinde yenilenebilir kaynaklara öncelik verilmesi, enerji verimliliğinin ilk enerji kaynağı olarak içselleştirilmesi ile ortaya çıkacaktır. O nedenle enerji politikalarındaki tercihlerin de bu doğrultuda ve toplumsal faydayı öne çıkaran bir anlayışla gecikmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir” ifadeleriyle tamamlandı. 

İlgili Haberler