Yerli kömür üstüne yatırım yapan yatırımcılar, yatırımlarının sonuçlarını bugüne kadar bize anlatmadılar. Başarı hikayeleri ortada yok. Randıman, verimlilik, emreamadelik bilgileri de… Üstelik sızan haberler ise hiç iyi değil.
Bir proje gercekleştirildikten sonra, o proje sonuçları herkesle paylaşılır. Bunları açıklamak, kabul edilebilir bir şirket reklamıdır. Hem hepimiz okur, tebrik ederiz hem de bu tecrübeleri paylaşırız.
Son 10 yılda hayata geçirilen dönüşümlü akışkan yatak (Circulating Fludised Bed - CFB) yerli kömür yatırımları hakkında ortada hiç birşey yok. İthal kömüre dayalı yatırımlar hakkında ise her yerde çok geniş bilgi mevcut. Hatta akademik ve ticari makaleler haberler, sunumlar, paylaşımlar var.
Yerli kömür yakan, çoğu CFB teknolojisine sahip yeni santrallerde ise derin bir sessizlik var. Kimse birşey açıklamıyor. Oysa bu tesislere milyar dolarlar seviyesinde paralar yatırıldı. Ortada bir haber yok, bilgi yok. Devamlı işletme erteleniyor, sonuçlar açıklanmıyor, bilgi verilmiyor.
Peki neden?
Benim naçizane yorumum şöyle:
Çok ıslak, yüzde 50-55-60 oranında su-nem-rutubet ihtiva eden yerli kömür ön ısıtma, nem alma, susuzlaştırma sistemleri olmadan çalıştırılamadı. Aşırı miktarda ilave yakıt (Örneğin fuel oil) kullanmadan çalıştırılamıyor. Yani ortada adı konamayan, saklanan bir çalışmama durumu var.
Uzakdoğu firmaları rafta hazır (off the shelf) CFB tasarımlarını, her yakıta çözüm, her derde deva olarak, kendi Eximbank’larının ucuz finansman desteğiyle bizim pazara soktular. Çok ucuz fiyatların etkisinde kalan yerli yatırımcıyı ikna ettiler.
Ancak uygulanan CFB teknolojisi bizim yerli kömüre uygun değil. Bu yatırım kararını veren üst yönetim karar vericileri de durumun farkındalar. Kendileri emekli olana kadar oyalıyorlar, ses çıkarmıyorlar.
Peki Türkiye'de düşük kalorıfik değerde yerli kömürü yakan, tasarımı kendini uzun işletmede ispatlamış, güvenilir santraller yok mu? Var. İsterseniz sıralayalım…
Soma-B #5-6, Seyitömer #4, Kangal #3, Afşin-B.
Hepsi yerli kömür yakmada çok iyi, kendilerini uzun işletmede ispatladılar. Eksikleri olabilir. Baca gazında toz tutma filtreleri yetersiz, küçük ise daha büyüğünü koyarsınız.
Bacagazı kükürtsüzleştirme yoksa, FGD (flue gas desulphurisation) eklersiniz. Baca gazında NOx istenen limit üstünde ise SCR (selective catalytic reactor) tasarımını yaparsınız.
Bizce yerli kömüre uygun olan Afşin-B "indirect firing" önkurutmalı pülverize kömür yakma teknolojisidir. Bu teknolojiyi üreten, temel tasarımını yapan Alman firma iflas etti, piyasadan çekildi. Ama tasarım duruyor, tasarımı yapanlar hala piyasada çalışıyor.
Projeyi gerçekleştiren Türk firmaları (Gama, Tekfen, Tokar) tasarım resimlerine sahipler. Prokon, Enka, Efor firmalarının da benzer referansları var. Tasarımın yenilenmesini bizim tecrübeli firmalar çok kolay yaparlar.
Çok gerekiyorsa bu tasarımı yapan yabancı tasarımcıları bünyenize alırsınız. Daha önce bu projede çalışmış yerli firmadan, ayrı ayrı 150 veya 350 MWe buhar kazanı teklifleri alırsınız.
Adı geçen firmalar yeterliğe sahipler. Konuyu çok iyi biliyorlar. Ayrı ayrı teklif verebilirler. Yerli mühendislik, yerli müteahhitlik, yerli işçilik çalışır. Binlerce mühendis çalıştıran yabancı firmalar karşısında ezilmeyin, onlarda sizin bizim gibi insanlar, farkları yok.
Yurt dışında yaptığınız proje yönetiminde geçici ve kesin kabulü yaptıktan sonra işi devreder, çıkarsınız. Bırakır gidersiniz. Ondan sonrası mal sahibinin, işletmecinin sorunudur. Ama yerli piyasada işiniz 30 sene devam eder, yerli müşterinizi yıllar boyu devamlı memnun etmek zorundasınız. Her problemi çözmek zorundasınız. Müşteri memnun olmazsa bittiniz. Tüm firmalara, tüm piyasaya kendi projesindeki memnuniyetsizliği öyle bir anlatır ki, bir daha iş alamazsınız.