Kısaca YEKDEM denilen, yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması iki haftadır gündemde. Çünkü bir kısım sanayi abonesi elektrik tüketicisi, resmin tamamını göstermeden YEKDEM’e savaş açmış durumda. Yani bulanık suda balık avlama peşinde.
YEKDEM, rüzgâr, güneş, su, biyokütle ve jeotermal gibi, yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim yatırımlarını cazip kılmayı hedefliyor. Bu tür santral kuranlara işletmenin ilk 10 yılında belli fiyattan alım garantisi veriliyor. Bu çerçevede YEKDEM kapsamındaki santrallere yapılan ödemeler, tüketime sunulan elektriğin maliyetine yansıtılıyor. Buna da YEKDEM maliyeti deniliyor.
Sanayiciler ise tüketecekleri elektriği Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen megavatsaat (MWh) başına 486 TL’lik tarife fiyatından kullanmak yerine daha düşük fiyattan satan tedarikçilerden alıyor. Burada üzerinde anlaşılan satış fiyatı ise enerji borsasında oluşan Piyasa Takas Fiyatı’nın (PTF) üzerine YEKDEM maliyetinin eklenmesiyle oluşuyor.
Bugüne kadar elektrik üretip satanlarla bunu tüketenler, söz konusu işleyiş kapsamında bir şekilde al takke ver külah anlaşıp gidiyordu. Ama ne olduysa Nisan ayında oldu. Covid-19 salgınının etkisiyle spot elektrik fiyatları dibe çakıldı. Bu gelişme üzerine sanayiciler PTF’deki düşüşü, hadi kâr demeyelim ama maliyet düşürme hanesine hemen yazıvermişti. Ancak iş YEKDEM maliyetinin yükselmesine gelince kimi sanayiciler su koyvermişti. Çünkü Nisan ayı YEKDEM maliyeti, tahminlerin çok üzerinde çıkmıştı.
Oysa PTF+YEKDEM’den oluşan toplam tutar öyle Elon Musk’ın insanlı uydusu Dragon’u yörüngeye taşıyacak SpaceX roketi gibi fırlamış falan değildi nihayetinde...
İşte resmin tamamını göstermeden YEKDEM’e savaş açmak ya da bulanık suda balık avlamak tam da burada ortaya çıkıyor. PTF’deki düşüşü gösteren grafikleri arkasına saklayıp, YEKDEM’deki yükselişi gözümüze sokarcasına “YEKDEM maliyeti EPDK’nın yukarı revize edilmiş tahmininin bile üstüne çıktı, biz faturalarımızda düşüş beklerken, daha da arttığını gördük. Aman yandık, bittik, bu YEKDEM maliyetini biz ödemeyelim” demek de nedir?
Daha önce de söyledik. Ortada ülkeyi enerjide dışa bağımlılıktan kurtarmaya hizmet edecek bir mekanizmayı bozmayı gerektirecek bir durum yok. O yüzden, “mekanizma bana çalışırsa ne ala, benim maliyetimi yükseltirse tu kaka” diye özetlenebilecek sakat bir piyasacı anlayışla karşı karşıyayız.
Tamam, maliyetiniz yüksek olabilir. Ama bunu düşürmenin yolu, uzun dönemde başta sanayiciler olmak üzere ülkenin dinamik, üretici unsurlarının çıkarına hizmet eden YEKDEM mekanizmasını yıkmak olamaz, olmamalı. Kanıtlayın maliyetinizin hak etmediğiniz şekilde arttığını, Hazine’nin kapısına dayanın, doğrudan iade isteyin, ben de sizi destekleyeyim.