1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. İklim panayırı!
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

İklim panayırı!

Bana sorarsanız, tam bir panayır yeri derim.

Binlerce insan fuar merkezinin mekânları arasında bir oraya bir buraya koşturmakta: Hemen her ülkeden resmi temsilciler, irili ufaklı yüzlerce şirketten kalabalık ekipler, sayısız lobi elemanı, bir kısmı kazanç peşinde koşan çok sayıda sivil toplum örgütü, iklim casusları…

Her tür göz boyama, kandırmaca, kurnazlık, cambazlık orada…

Ha bu arada samimi olarak yerkürenin geleceğini düşünenler de var ama onların bu toplantılara ne amaçla katıldıklarını gerçekten bilemiyorum.

Geçtiğimiz hafta Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’ndan bahsediyorum.

İlki 1995 yılında yapılmıştı, bu yirmi yedinci olacak.

Bu toplantılar, büyük oranda fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan küresel sıcaklık artışlarını sınırlayarak yerküre için yıkıcı olabilecek bir iklim değişikliğinin önüne geçebilmek amacıyla düzenlenmekte. Ana hedef, küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme kıyasla 2 derecenin altında tutmak, mümkünse 1,5 dereceyle sınırlandırmak. Çünkü sıcaklık artışı 1,5 dereceyi bulursa yerküre ciddi sorunlar yaşayacak; seller, şiddetli kuraklıklar, aşırı sıcak hava dalgaları, tarımsal verimlilikte gerilemeler ortaya çıkacak, 2 derecenin geçilmesi halinde ise sonuçlar çok daha yıkıcı olacak.

Bu toplantıların artık rutin haline gelen bir programı var: Öncesinde Dünya Meteoroloji Örgütü sahne alıyor ve o yılki “Küresel İklim Durumu” raporunu açıklıyor. Yayınlanan hemen her raporda; iklim krizinin derinleştiği, önlem alınmazsa kısa sürede insanlık için geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş olacağı duyuruluyor ve o yılın gerçekleşen felaket örnekleri sıralanıyor.

Ardından Birleşmiş Milletler genel sekreteri bir basın açıklaması yapıp iklim kriziyle mücadelede insanlığın başarı sağlayamadığını ve çok karanlık bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu tekrarlıyor.

Sonra herkes, yerkürenin felaketler çağına girmemesi için son şansımız olan o yılki toplantıyı beklemeye başlıyor.

Toplantının başında bir liderler zirvesi yapılıyor. Bu zirveye katılan liderler ya da yerlerine gelen temsilcileri, genellikle kalemi kuvvetli kişiler tarafından hazırlanan birer konuşma yapıp tumturaklı laflar ediyorlar.

Bu konuşmalarda, daha zengin olan ve iklim krizinin asıl sorumlusu olan ülkelerin liderleri “insanlığın varoluşsal krizinin üstesinden geleceğiz”, “kararlıyız”, “insan ve doğa için harekete geçelim” benzeri ifadeleri kullanmayı seviyorlar. Avrupa Birliği liderleri ise bunlara ilave olarak “yeşil finans”, “yeşil tahvil”, “emisyon ticareti” gibi duygusal ifadelere yer vermeyi daha çok tercih ediyorlar.

Daha fakir ülkeler ise zengin ülkelerin kasanın ağzını açıp kendilerine para vermelerini ya da en azından borçlarını silmeleri gerektiğini ısrarla her toplantıda tekrarlıyorlar. Ama doğrusunu isterseniz, bu konuda pek de sonuç alabildiklerini söyleyemeyiz. Bu ikinci grup; ”iklim adaleti” ya da “artık yeter” gibi ifadeleri kullanmaktan daha çok hoşlanıyor.

Sonra liderler gidiyor ama toplantılar devam ediyor; iklim değişikliğiyle bağlantılı farklı konularda sayısız oturumlar düzenleniyor. En sonunda çok sayıda sonuç bildirgesi yayınlanıyor, temenniler dile getiriliyor.

Genel çerçeve ana hatlarıyla böyle.

Peki, bu toplantılardan istenilen sonuçlar alınıyor mu?

Ne yazık ki hayır.

Zaten alınamadığını Birleşmiş Milletler genel sekreterleri her yıl bıkmadan tekrarlıyor. Bilim insanlarına kalırsa, küresel sıcaklıklar kararlı bir şekilde 1,5 dereceye doğru ilerliyor ve bundan sonra buralarda ne kararlar alınırsa alınsın bunun altına inmek mümkün olamayacak.

Çünkü tüm bu panayır gösterilerine karşın, sorunun kaynağı olan devletler aslında bildiklerini okumaya devam ediyor ve fosil yakıt tüketimlerini aynı hızda sürdürüyorlar.

Aslına bakarsanız, bugün toplam 9 ülke ve Avrupa Birliği küresel fosil yakıt tüketiminin ve dolayısıyla emisyonların dörtte üçünden sorumlu. Bu profilin en azından yirmi yıldır fazla değişmediğini de biliyoruz. Ve her ne kadar bu toplantılara neredeyse bütün ülkeler ve binlerce insan katılıyorsa da aslında kararlar büyük ölçüde bu az sayıdaki fosil yakıt bağımlısı ülke tarafından belirlenmekte. Sonuç olarak, bu toplantıların, insanlığı bir iklim krizinden kurtarmasını beklemenin fazla iyimserlik olacağını düşünüyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar