Geçtiğimiz günlerde, Van`da kurulması düşünülen bir Fotovoltaik Panel Üretim tesisine ilişkin haberle, Antalya ve Van arasında güneş enerjisinden yararlanabilme kapasitesi açısından bir karşılaştırma yapılmıştı. Haberde, Van`daki güneşin, Antalya`dakinden daha verimli olduğu ifade ediliyordu.
Bu yazıdan sonra bize konuyla ilgili çok sayıda soru geldi. Bunun bir kısmı güneş enerjisi teknolojileriyle yakından ilgilendiğimi, daha da ötesi, konunun bizzat içinde olduğumu bilenlerden gelen sorulardı. Bazıları ise hem güneşle ilgilenmem hem de Antalyalı olmamdan ötürü soru soranlardı.
Doğru verilmiş bir bilgiyi hiçbir zaman kötüleyemem. Antalya’nın güneşinin verimli olmadığını hep söyleyenlerdenim. 23 Ekim 2010 tarihinde Hürriyet Akdeniz Ekinde yer alan bir haberde, o tarihlerde Almanya`dan gelen güneş enerjisiyle ilgili bir heyetin Burdur’u ziyaretini anlatıyordu. O haberde de yer alacağı gibi benden görüş alınmış, ben de Antalya’nın güneş enerjisi için çok uygun olmadığını söylemiştim.
Şimdi tekrar söylüyoruum. Burdur, Konya, Karaman, Niğde ve Van gibi illerimiz güneş enerjisinden yararlanma açısından, Antalya`dan daha verimlidir. Üstelik, Antalya`da pekçok ilden daha yüksek, 3000 saati aşkın bir güneşleme süresi olduğu halde... Bu yüzden, Antalya`da bu konuyla ilgilenen kime rastlasam, "Antalya da güneş yok" diyorum ve herkes şaşırıyor.
İyi de nasıl oluyor bu? Nedenini anlatmaya çalışayım. Aslında mesele zannedildiği kadar da karmaşık değil. Fotovoltaik sistem, bildiğimiz günısı (Antalya`daki binaların çatılarında bolca gördüğümüz su ısıtma amaçlı düzenekler) sisteminden biraz farklıdır.
Günısı sisteminde hem güneş hem de ısı amaca hizmet ediyor. Oysa fotovoltaik sistemlerde ısıya değil, ışımaya ihiyaç var. Bu sistemlerde ısı, negatif bir faktördür. Her 10 derecelik artı çalışma sıcaklığında fotovoltaik sistemde yüzde 5’e yakın bir enerji kaybı oluşur. Ortam sıcaklığı 50 dereceyi aşınca bu kayıplar daha da artar.
Şimdi ortam sıcaklığıırı fotovoltaik sistemlerde neden eksi faktör olduğunu biraz daha açalım. Fotovoltaik panelerin ham maddesi silisyumdur. Silisyum sıcağın etkisiyle kolaylıkla esneyen bir maddedir.
Fotovoltaik sistemlerde, panelin üst tarafına gelen gün ışığı atomların hareketlenmesi ve sürtünmesi sonucu elektrik üretilir. Çalışma sıcaklığı yükselince silisyum da esner ve atomlar birbirinden uzaklaşır, sürtünmeler de azalır. Böylece elektrik üretimi de aşağıya doğru iner.
Meselenin daha kolay anlaşılması için çok bilinen bir örnekle anlatalım. Hepimizin evinde bilgisayar var. Yaz aylarında klimasız ortamlarda bilgisayarlarımız kapanıyor veya yavaş çalışıyor. Bunun nedeni de silisyum. Çünkü bilgisayardaki anakartın ham maddesi de silisyumdur.
Anakarttaki data transferi, oradaki atomların sürtünmesiyle gerçekleşiyor. Fotovoltaikte ise bu sürtünmeyle enerji üretiliyor. Sıcak havada atomlar birbirinden uzaklaştığı için data transferleri yavaşlıyor.
Bir de fotovoltaik panellerin tarihcesine kısaca değinelim. Bu sayede de olay iyice netleşir. Fotovoltaik paneller esasında uzay teknolojisiyle ilgili çalışmalar sonucu geliştirilmiştir. Bu paneller, uyduların haberleşmesinde ihtiyaç duyulan enerjiyi karşılamak üzere tasarlanmıştı. İlk kullanımı da 1958 yılında ABD`liler gerçekleştirmişti. Uzay boşluğunda ısı sıfırın altındaki derecelerde ve gün ışığı da panellerin üzerine tam olarak vurduğu için, uydular açısından bu mükemmel bir sistemdi.
Yani fotovoltaik panellerin tarihcesinden de görüleceği gibi, bu sistem başlangıçta daha çok sıcak olmayan ortamlar için tasarlanmıştır. Bugün güneş enerjisi üretmek amacıyla kullanılan fotovoltaik panellerin broşürlerindeki verilere bakarsanız, orada +25 derece çalışma sıcaklığında test yapılmıştır ifadesine rastlarsınız.
Tüm bu anlattıklarımızdan sonra, yazının başında sözünü ettiğimiz Van-Antalya karşılaştırması haberinde yer alan Antalya aleyhine yüzde 15’lik fark daha iyi anlaşılmıştır sanırım...
YAZARLAR
Hasan YİĞİT
- Güneş enerjisi için Van mı Antalya mı?
Önceki ve Sonraki Yazılar