- Bunlar size yol, su elektrik olarak geri dönecektir...
Bu cümleyi çoğunuz bilirsiniz.
Devlete ödenen vergi ve harçların karşılığında ondan iyi bir hizmet alınacağını, yani yapılan katkının iyi bir karşılığı olacağını ifade eder.
Ama son yıllarda pek çok kamu hizmeti, kamusal karakterini yitirmese bile özel sektör eliyle verilir oldu.
Enerji ise bu konudaki dönüşümün net şekilde görüldüğü sektörlerin başında geliyor.
Elektrik dağıtımı kamusal bir hizmet. Ama bu hizmeti, 30 yıl gibi uzun sürelerle yetki alan özel sektör oyuncuları sağlıyor.
Peki vatandaş bu hizmet karşılığında vergi ödüyor mu?
Hayır. Ama bedava da değil. Adı vergi olmasa da, bir bedel ödeniyor elbette.
Elektrik faturalarınıza bakın, alt kalemler arasında dağıtım bedelini görürsünüz.
Sizden dağıtım bedeli diye toplanan paralar nereye gidiyor biliyor musunuz?
Tabii ki dağıtım şirketlerine...
Onlar da devletin (burada yetkili kurum Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu - EPDK) belirlediği yatırım programı çerçevesinde harcama yapıyor.
Peki bu harcamaların maliyeti vatandaşa adil şekilde dağıtılıyor mu?
Bu işler çok karmaşık işler. Ayrıntılara girerseniz, öyle olmadığını söylemek için tonla gerekçe bulabilirsiniz.
Ben size önemli gördüğüm bir tanesini söyleyeyim ve oradan ilerleyelim.
Dağıtım şirketlerinin yaptığı yatırımlar esas itibariyle, iletim şebekesinden alınan elektriği tüketim noktalarına kaliteli şekilde ulaştıracak tellerin çekilmesi ile trafolar kurulması.
Peki tüketicinin ne kadar yakınına? Epey yakınına.
İşte tam da burada, yani tüketiciye en yakın noktada bir sorun var...
Çünkü...
Her yıl yapılan milyarlarca liralık dağıtım şebekesi yatırımının aşağı yukarı yüzde 25`lik kısmı, şebekeden evlere bağlantı sağlanmasına dönük işlere harcanıyor.
İyi de bundan bize ne? Yapsınlar işte!
Ama öyle demeyin... Mesele o kadar basit değil.
Şimdi, içinde binlerce dairenin yer aldığı devasa konut sitelerini düşünün. Herhangi bir vatandaş, bu sitelerin içine, sokakta yürür gibi, elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor mu? Hayır!
Kapılarda çakı gibi giyinmiş güvenlik görevlileri, oturanların ceplerinde ya da cüzdanlarında afili giriş kartları, araçlar için otomatik geçiş sistemi stikırları vs.
Yani işin özeti, buralar özel alanlar. Ama işte bu siteleri inşa eden gayrimenkul şirketleri, içerideki her bir konutun, yani tüketim biriminin kapısına kadar elektriğin getirilmesi için harcama yapmıyor.
Ya kim yapıyor bunları? Elektrik dağıtım şirketleri. Parası kimden çıkıyor? Tüm yurttaşlardan. Yani hayatı boyunca o siteye hiç bir zaman giremeyecek insanlar da dahil, ilgili dağıtım bölgesi sınırları içinde yaşayan tüm elektrik tüketicilerinden...
Ayrıca dev alışveriş merkezlerinin içindeki yüzlerce dükkanın, ofisin, rezidansın her birine de elektrik ulaştırmak da aynı şekilde, tüm vatandaşlardan toplanan paralarla sağlanıyor.
Lütfen söyler misiniz? Bu siteler ve AVM`ler, örneğin Esenler ya da Bağcılar`daki gecekondularda ya da gecekondu sonrası apartmanlarda oturanlardan alınan paralarla nasıl elektriğe kavuşturulur?
Hak mı, adalet mi şimdi bu?
Tamam başta da söyledik. Elektrik dağıtımı kamu hizmeti. Ama burada genel vergi gelirlerinden karşılanan bir hizmetten söz etmiyoruz. Kim yararlanıyorsa, onlardan alınan paralarla finanse edilen bir hizmet bu.
Madem öyle, herkes bu hizmetin maliyetine ancak yararlandığı oranda katkıda bulunmalı.
Genel kamu yararı ilkesi deyip de herkese eşit şekilde paylaştırılacak bir maliyetten de söz etmiyoruz.
Eğer öyle olsaydı, bu yatırımların maliyeti elektrik tüketicilerinden alınan paralarla değil, genel bütçeden karşılanırdı.
Bence burada da maliyete kullanan katlansın. Böylece hem adalet sağlanır hem de elektrik dağıtım şirketlerinin kaliteli ve akıllı şebeke yatırımları için elleri daha da rahatlamış olur.
Öyle ya, bu şirketlerin yıllık yatırım tutarlarının yüzde 25`ini sözünü ettiğimiz harcamalar oluşturduğuna göre kasalarında ciddi bir ilave kaynak bulunabilecektir.
Bu işin EDAŞ`lara böylesi bir faydası var ama hissedarları için hava hoş. Ha tüm vatandaşlardan alıp yapmışlar ha sadece ilgili vatandaşlardan...
Ha şu bölgeye harcamışlar, ha bu bölgeye...
Maksat, iş görülsün, şebeke kalitesi artsın...
Bizim derdimiz ise her üçü birden: Hem iş görülsün, hem adalet sağlansın, hem de kalite yükselsin...
...
YAZARLAR
Mehmet KARA
- Elektrik şebeke maliyeti kimin?
Önceki ve Sonraki Yazılar