HALUK DİRESKENELİ
Değerli Üyeler
Bir değerli Hocam, Ankara Ostim'de ve genelde bütün Türkiye’de AR-GE yapılmadığından, sadece kopyalama yapıldığından bahsetti. Kimse bir pafta teknik resim yapmıyor ama önlerine gelen bir ekipmanı kopyalamayı ve çoğaltmayı marifet sayıyor serzenişinde bulundu.
Toplantıda bulunan diğer hocalarım da bu fikre katıldılar. Genelde bu piyasa değerlendirmesine ben de katılıyorum. Ancak 1980lerde bizim ister istemez zorunlu bir tecrübemiz oldu, onu anlatayım.
Bir kamu makina üretim fabrikasında 10 seneden fazla imalat hollerinde imalat takipciliği yaptım. Sonra beni tasarım (proje) bölümüne aldılar. O sıralar alman vkw (ve etv) firmalarından 50 tph kömürlü ve 100 tph fueloil yakan buhar kazanı lisansını almışız, ikişer adet kazanı bize yüzde 100 malzemeyle göndermişler, bunları yerinde kurduk.
Bize, eksik teknik resimlerin yeniden üretilmesi görevini verdiler. Az sayıda genel görünüş resmi göndermişler ama malzemeler, borular, ızgaralar fiziki olarak gönderilmiş. Biz bunların hepsinin aydınger resimlerini çizdik, sonra bu kazanları ürettik. Bu kazanları yerinde monte ettik, işlettik, yıllar boyu da çalıştırdık.
İlerleyen zamanda bana doğrudan yeni bir görev verdiler. Kopyalama öğrendin, atölyedeki, vals, giyotin, planpunta torna ve saç kumlama tezgahlarını da kopyala dediler. Bitmedi, yatay çamur presi, şeker santrifuju, kireç ocağını da kopyalamamı istediler.
Teknik ressamları topladım. Herbirine bir tezgahın kopyalama çalışması için görev verdim. Anlamadıkları yerlerde ben devreye girip açınım çıkarıyorum. Uzun bir uğraştan sonra teknik resimler hazırlandı.
Merkezden bütçe çıkarıldı, tezgahlar diğer makina fabrikaları için üretildi. Şeker ekipmanları kapasiteleri büyütülerek yeniden yapıldı. Yıllar boyu bu işlem böyle devam etti.
Bu arada imalat atölyesinden resimler yok olmaya başladı. İmalat istediler, biz ozalit çekip verdik. Ozalitler bozuldu dediler, yeniden çektik verdik. Hiç durmadan yeni ozalit çektik imalat atölyesine verdik.
1984 yılında fabrikadan ayrıldım. Aradan zaman geçti, OSTİM’de dolaşırken baktım atölyelerde bizim saç bükme valsi, giyotin, planpunta torna, santrifüj aynı tasarımla üretiliyor. Teknik resimler bizim resimler, ancak antet yeri değiştirilmiş. Autocad tasarıma geçilmiş, kataloglara girilmiş.
Bu işten biz mühendis, ressam, teknik personel olarak para kazanmadık. Ama kamu fabrikasında üretilen teknik resimler OSTİM piyasasında bedava kullanılmaya başlandı.
Benim bir itirazım yok, iyi oldu. Piyasa bu resimlerle üretim yaptı. En azından bir başlangıç oldu. Yani arge yapıldı ama olması gereken şekilde yapılmadı. “Piyasa” şartlarına uygun şekilde masrafsızca yapıldı. İşte bu da bizim oyunun kuralı!
Bizim buhar kazanlarına da rastladım. Resimler bir şekilde piyasaya aktarılmış. Buna da itirazım yok. Ama keşke daha büyük termik santrallerin tasarımlarını da yapabilseydik, onları da piyasaya aktarabilseydik.
Haluk DİRESKENELİ