Ukrayna`daki siyasi istikrarsızlıkta yeni bir aşamaya geçilince enerji konusunda alternatifler masaya yatırıldı.
Çokça konuşulan Kuzey Akım ve Güney Akım doğaglaz boru hatlarıyla ilgili senaryolar tekrar hararetle tartışılır hale geldi. Güney Koridoru`nda Türkiye`nin önemi vurgulandı.
Böyle konular gündeme gelince Türkiye`nin doğudaki kaynakların batıya aktarılmasındaki stratejik konumuna dikkat çekilir. Ama bu konuşmaların odağında önce hep doğal gaz ardından da petrol yer alır.
Halbuki Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarının batıya transferi konusunda da önemli bir noktada.
Geçen günlerde Siemens Enerji Sektörü Proje Yönetim Direktörü Sedef Karagöz ile konuşma fırsatı bulduk. Karagöz`ün bahsettiği konular arasında en ilgimi çeken konu çok büyük mesafelerde elektriğin kayıpsız taşınmasını sağlayan teknolojiler oldu.
Bu teknolojiler doğudaki güneş gibi büyük potansiyele sahip yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin batıya kayıpsız taşınmasına olanak sağlıyor.
Bu kapsamda Kuzey Afrika ile Ortadoğu ülkelerindeki güneş enerjisinin Avrupa`ya taşınmasını öngören ve Avrupa Komisyonu`nun da desteklediği Desertec vizyonu yeniden önem kazanıyor. Çünkü o vizyon ortaya çıktığından bu yana Karagöz`ün bahsettiği teknolojiler hızla gelişti.
Desertec vizyonu ortaya konduğunda bazı gözlemciler bu enerji aktarım projesini ütopya olarak değerlendirmişti. Karagöz, teknolojide yaşanan yeni gelişmelerle bu projenin bir ütopya olmaktan çıktığını ifade ediyor.
Kısacası başlıktaki sorunun cevabı olumlu. O iki şehri birbirine bağlayacak ana transfer güzergahı neresi olur sorusuna cevaplar da bulunacak.
Tabii bu cevabın içindeki seçeneklerde Türkiye de coğrafi konumu nedeniyle elbette ki öne çıkacak. Ancak tek ihtiyaç duyulan şey, bölgenin barış ortamı içerisinde istikrarlı bir şekilde yaşıyor olması.
YAZARLAR
Selçuk OKTAY
- Trablus`tan Edinburgh`a elektrik taşınabilir mi?
Önceki ve Sonraki Yazılar