Enerji Günlüğü - SPD’nin HES’lerin üretim verimlilikleriyle ilgili çalışmasına göre HES’lerin işletme verimliliği, planlananın çok altında kaldı.
Su Politikaları Derneği (SPD) tarafından 06 Temmuz 2019 günü gerçekleştirilen “HES’lerin Üretim Verimliliklerinin Teknik Analizi ve Öneriler” başlıklı yuvarlak masa toplantısının sonuç raporu yayımlandı. Rapor, HES’lerin üretim verimliliği açısından, potansiyelin çok altında kaldığını ortaya koyuyor.
Raporda, teşvik yasaları ve devletin sabit fiyatla bir süre ödeme garantisi vermesiyle, son 10 yılda nehir ve kanal tipi ve rezervuarlı HES sayısının hızlı bir artışa neden olduğu kaydediliyor. Rapor, son 4 yıldaki üretim gerçekleşme oranları ve kapasite faktörlerinin çok düşük kaldığını; HES sayısında ve kurulu güçteki artışın yarattığı potansiyelin; gerek nehir ve kanal tipinde, gerekse rezervuarlı HES’lerde enerji üretimine yeterince yansımadığını ortaya koyuyor.
TESPİTLER
- SPD’nin çalışmasında incelenen 259 nehir ve kanal tipi santralin son 4 yıllık ağırlıklı ortalama kapasite faktörü %29 oldu.
- İncelenen 41 adet rezervuarlı HES’in son 4 yıllık ortalama kapasite faktörü ise %27 olarak gerçekleşti.
- 2018 yılında tüm Türkiye’deki akarsu HES’leri ortalama 2450 saat çalıştı, kapasite faktörü % 28 oldu; barajlı HES’ler ise ortalama 2000 saat çalıştı ve kapasite faktörü %23 oldu.
- Bu nehir ve kanal tipi HES’lerde planlanan üretimin gerçekleşme oranı son 4 yılda ortalama %60 oldu.
- İncelenen rezervuarlı HES’ler ise son 3 yılda planladıkları üretimin ortalama %75’ini gerçekleştirdi.
- Kurulu gücü yaklaşık 750 MW olan yaklaşık 50 adet HES, son 4 yılda; planladıklarının ancak yarısına kadar bir üretim gerçekleştirdi.
- İncelenen nehir ve kanal tipi ve rezervuarlı HES’lerin ortalama %25 olan ağırlıklı üretim verimliliği değerleri (ağırlıklı ortalama kapasite faktörleri) dünya ortalamasına göre %50 daha düşük kaldı.
- İncelenen HES’lerin planlanan yıllık üretimlerindeki gerçekleşme oranlarının Akdeniz ve Ege bölgelerinde daha düşük olduğu görüldü.
- Son dönemde termik santrallerde üretime verilen alım garantisi baz enerji ihtiyacının bu santrallerle karşılanmasını; barajlı HES’lerin ise üretimlerini pik saatlerde yapmalarını teşvik etmiştir. Barajlı HES’lerdeki üretim gerçekleşme oranında ve kapasite faktöründeki düşüklüğün bu nedenden kaynaklanabileceği değerlendirildi.
- Son dönemde termik santrallerdeki üretime verilen alım garantisi enerji piyasasında hidrolik ve termik santrallerin ikisine de sahip olan şirketlerin baz enerji ihtiyacının doğalgaz ve/veya yerli kömür santralleriyle karşılamalarını, barajlı HES’lerin üretimlerini ise pik saatlerde yapmalarını teşvik etti. Barajlı HES’lerdeki üretim gerçekleşme oranında ve kapasite faktöründeki düşüklüğün bu nedenden kaynaklanabileceği değerlendirildi.
- Son 10 yılda gerçekleştirilen HES projelerinde planlamadan başlayan ve işletme verimsizliğine dönüşen sorunlar için ardışık HES’lerden başlayarak, alt havza ve havza ölçeğinde “Doğal Çevreyi Koruyarak Optimum İşletme Planları” hazırlanmalıdır. HES’lerimizdeki üretimin gerçekleşme oranının düşüklüğünde daha çok hidrolojik faktörler ve işletme faktörlerinin etkili olduğu değerlendirildi. Bu faktörler şöyle sıralandı:
- Planlama aşamasında hidrolojik esaslara yeterince uyulmaması ve mühendislik hidrolojisi çalışmalarının yetersiz kalması.
- Proje kesitinde yeterli sayıda akım ölçümleriyle akış rejiminin olabildiğince kapsamlı olarak tespit edilmemesi.
- Debinin yıl içinde ve uzun yıllar içindeki değişiminin sağlıklı incelenmemiş olması.
- Akımın zamansal değişiminin santralin yer aldığı nehir havzası bütünü içinde değerlendirilmemiş olması.
- HES’ler planlanırken ardışık HES’lerde senkronize işletme planlaması yapılmamış olması.
- Enerji üretimi optimizasyonu planının havza ölçeğinde yapılmamış olması.
- İklim değişiminin su kaynakları üzerindeki etkisinin fizibilite raporlarında yeterince dikkate alınmamış olması.
ÖNERİLER
- Ülke olarak planlama, yönetim ve denetleme konularındaki kopuklukların, faaliyetlerin sürdürülebilirliğine engel olmayacak şekilde giderilmesi gerekir.
- Havza bazında yapılacak geliştirme faaliyetlerinin, havzanın içinde yer aldığı bir Bölge Planı kapsamında ele alınması ve çalışmaların çevre düzeni planına uyumlu olması gerekir.
- 2015 yılındaki kurak dönemde nehir ve kanal tipi HES’lerin yanısıra rezervuarlı HES’lerin de yıllık üretiminde gerçekleşme oranları %50’nin altında kaldı. Sektörel ihtiyaçların çatışmasından kaynaklandığı değerlendirilen bu durum, sektörel su tahsisi konusunun önümüzdeki dönemde daha gerçekçi şekilde ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
- HES’lerin kapasite faktöründe ve üretimlerinin gerçekleşme oranındaki farklılıkların bölgelere göre detaylı olarak incelenmesi faydalı olacaktır. Üretim gerçekleşme oranı sürekli düşük olan HES’ler o bölgedeki ileriye yönelik iklim değişimi etkisi de dikkate alınarak yeniden incelenmeli ve alternatif öneriler geliştirilmelidir.
- Havza ölçeğinde hazırlanacak “Havzalarda HES İşletme ve Enerji Optimizasyonu Planlama” çalışmasında, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlatılmış İklim Değişiminin Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri Raporu’ndan yararlanılması uygun olacaktır.
- HES’lerin ortalama üretim verimliliklerindeki düşüklük nedeniyle, özellikle Akdeniz ve Ege bölgesindeki santrallerden doğal hayat için bırakılması gereken su miktarının daha dikkatli denetlenmesi faydalı olacaktır.
- Doğal hayatı koruyarak havzalarımızın gerçek enerji potansiyelinin değerlendirilebilmesi amacıyla mevcut santraller için havza ölçeğinde “İşletme ve Enerji Optimizasyonu Planları” hazırlanmalıdır.