Malawi... Afrika’nın Güneydoğusu’nda kişi başına düşen 320 USD yıllık gelirle varolmaya çalışan, denize kıyısı bulunmayan bir ülke.
Malawi’nin 118.484 km²'lik topraklarının yüzde 31’i ormanlardan, yüzde 25'i sulak alanlardan, yüzde 20'si tarım alanlarından ve yüzde 15'i ise meralardan oluşuyor. Kuzey kesimleri diğer bölgelere göre daha dağlık. Dağlar deniz seviyesinden 3.000 metre yüksekliğe kadar çıkabiliyor.
Malawi’nin en yüksek dağı Sapitwa, 3.002 metre yüksekliğe uzanıyor.
Ülkenin doğu kısmının neredeyse tamamını Malawi gölü kaplıyor. Gölün büyük bölümü Malawi egemenliği altında kalıyor. Toplam 29.600 kilometrekare yüz ölçümüne, 570 kilometre uzunluğa ve 80 kilometre genişliğe sahip Malawi Gölü aynı zamanda ülkenin en büyük gölü. Malawi Gölü, Afrika kıtasının da en büyük üçüncü gölü konumunda.
Ülkenin en uzun akarsuyunu 402 kilometrelik uzunluğu ile Shire nehri oluşturuyor. Ülkede, 2016 tahmini verilerine göre 18,570,321 kişi yaşıyor.
Bu verilerden yola çıkarak Malawi’de büyük ekonomik faaliyetlerin olmadığını söyleyebiliriz. Ülkenin ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık yaptığını, sanayileşmesinin çok düşük olduğunu söyleyebiliriz. Hatta tarım ve hayvancılığın da pazara yönelik değil daha çok evsel ihtiyaçların karşılanması temelinde yapıldığını tahmin etmek de zor değil.
Böyle yoksul bir ülkeyi kuraklık vurursa ne olur?
Ülke 2005 yılında uluslararası acil yardım çağrılarına konu büyük bir kuraklık yaşamıştı. El Nino doğa olayından sonra yaşanan büyük sel baskınlarının ardından tarım alanlarının verimli tabakalarının nehirlere ve göllere taşınmasıyla tetiklenen toprak verimsizliği kuraklıkla birleşince Malawi ve komşu ülkelerinde birkaç milyon kişinin etklilendiği az da olsa bir kısımının hayatını kaybettiği bu büyük felaket tablosu ortaya çıkmıştı.
Kuraklığın ve peşi sıra gelen açlığın sadece ekonomiyi değil, kamu düzenini de darmadağın ettiği Malawi’de insanlar, bir avuç buğday için birbirleriyle çatışmaya başlamışlardı. Ülkede oluşan büyük gıda kıtlığından ötürü, açlık başlamış, yardım olarak dağıtılan buğday ve mısır da kamu görevlileri tarafından iltimas yahut rüşvet karşılığında yüksek bedellerle verilmeye başlamıştı. Bu durum, zaten yoksul olan Malawi’de kamu düzeninin çökmesine neden olmuştu.
Öykümüz, The Boy Who Harnessed the Wind (Rüzgarları Dizginleyen Çocuk) 2005 büyük kuraklık döneminde geçen, Malawili’de yaşayan, 13 yaşındaki bir çocuğun William Kamkwamba’nın öyküsüdür.
Zeki ve çalışkan bir öğrenci olan William, ülkesindeki büyük kuraklığın etkisiyle aniden yoksullaşan ailesinin yaşadığı maddi zorluklar yüzünden eğitim gördüğü özel okuldan atılır.
Fakat bu William’ın çalışma isteğine engel olmaz. William, kimsenin haberi olmadan kaçak olarak geceleri girdiği okulun kütüphanesinde rüzgar gülü aracılığıyla elektrik üretmeyi öğrenir.
William, yaptığı çalışmaların sonunda babasına ait olan eski bir bisikletini parçalarını kullanarak bir rüzgar jeneratörü yapar. Bu yolla derin su pompalarına gerekli enerji üretir. Derin su pompalarını çalıştıran köylüler çıkardıkları su yardımıyla yeniden tarım yapmaya başlarlar ve 2005 büyük kuraklığının olumsuz etkierini bir parça azaltmayı başarırlar.
William Kamkwamba ve Bryan Mealer’ın 2011 yılında Türkçe’ye çevrilen bu romanının film haklarıda da Netflix tarafından alındı ve aynı isimle filmin başına yönetmen Chiwetel Ejiofor oturuyor. Tarafından filme çekildi.
Roman ve film, bir çocuğun başarı hikayesini üzerinden ilerlese de arka planında iklim değişikliğinin doğrudan sonucu olan El Nino doğa olayının yarattığı acı sonuçları da izlememize izin veriyor. Aynı zamanda da dünya üzerindeki hayatımızı korumamızın da çok basit yolları olduğunu, rüzgar enerjisinin üretiminin basit bir versiyonu üzerinden nasıl büyük olumlu sonuçlar üretilebileceği gerçeğini de vurgulayarak...
Matematik, edebiyat ve sinema birbirine çok bezer: Matematikte önümüzdeki problemi, nasıl daha önce çozdüğümüz problemleri hatırlayarak ve onların bu problemle ilgili parçalarını birleştirerek çözersek. Hayatta da karşılaşılan problemleri çözme konusunda edebiyatın ve sinemanın ilhamından önemli ölçüde faydalanabiliriz. Bu roman da okuyanlarına böylesi bir ilham verenlerden. Naçizane önmerim zaman bulursanız, okuyun ve hem romanda anlatılanlar hem de gezegendeki hayatımız üzerine düşünün.