Enerji Günlüğü - (Mehmet KARA) Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ), rüzgâra dayalı lisanssız elektrik tesislerinin hızlandırılması için harekete geçti. Lisanssız rüzgâr enerjisi santrallerinin (RES) şebekeye bağlanması için belediye imar izni gerekmeyecek.
Türkiye’de lisanssız elektrik üretimi denilince akla önce güneş santralleri (GES) geliyor. Bugüne kadar 200 MW’nin üzerinde lisanssız GES kurulu gücü devreye alınmış durumda. Su, biyokütle ve rüzgâra dayalı da lisanssız elektrik üretim tesisleri kurmak da mümkün olmasına rağmen, onlardan pek ses yok. GES’lerin yanına katılmaya en uygun kaynak rüzgar görünmesine rağmen bugüne kadar şebekeye bağlanabilen lisanssız rüzgar türbini sayısı sadece 3 (yazı ile üç) ile sınırlı. Bunların toplam kurulu gücü ise yalnızca 0.6 MW (Lisanssız GES 200 MW).
Ancak devlet, lisanssız RES’lerin sayısının ve toplam kurulu güçlerinin hızla artması için harekete geçti. TEDAŞ Genel Müdürü Mükremin Çepni, lisanssız elektrik alanında rüzgâra dayalı yatırımların neden yavaş ilerlediğine ve bunu aşmak için yapılan çalışmalara ilişkin sorularımızı cevapladı.
Lisanssız GES’ler hızlandı ama RES’lerden ses yok, neden?
Şimdi genel olarak rüzgâra dayalı elektrik üretiminin önündeki en büyük engellerden biri, Teknik Etkileşim Alanı (TEA) Raporu alınması zorunluluğu. Bu rapor, türbinin çalışmasının uydu haberleşmesi ve radar sistemlerini olumsuz etkileyip etkilemediğini ortaya koyuyor. Şayet engelliyorsa, bu durumda o projeye izin ya da lisans verilmiyor.
Lisanssızlarda da durum aynı mı?
Evet. Ancak lisanslı lisanssız tüm projeleri kapsayacak şekilde TEA uygulamasının bir istisnası var. Kurulan ya da kurulacak türbinin toplam yüksekliği, kanatların dönüşü sırasında, kanadın ucu en tepedeyken 60 metreyi geçmiyorsa, teknik etkileşim alanı raporu istenmiyor. Sadece yatırımcıdan bir taahhüt alınıyor ve izin veriliyor. Yatırımcı diyor ki “Her ne kadar TEA olumlu raporu almadıysak da, herhangi bir kurum ya da kuruluşun haberleşmesine mani durum teşkil ettiği takdirde türbini durdurmayı hatta sökmeyi taahhüt ediyorum” diyor. Bu taahhütle 60 metrenin altındaki kanat uç yüksekliğine sahip projelere TEA Raporu gerekmeden onay veriyoruz.
Ama TEA Raporu dışında da sıkıntılar olduğunu duyuyoruz…
Evet, rüzgâr santralleri için bir sıkıntı kaynağı da imar mevzuatı. TEA Raporu istenmese bile belediyelerimiz, diğer mevzuatta çok yeri de olmadığından, bu tip tesisleri nasıl ruhsatlandıracaklarını, nasıl imar uygulaması yapacaklarını kestiremiyor. Bu yüzden RES’ler için öteden beri bir imar sorunu yaşanageliyor.
Büyük ölçekli yatırımları bir yana bırakırsak, lisanssız GES’lerin önündeki asıl engel bu o zaman, öyle mi?
Evet, bu imar sorunundan dolayı ülkemizde yıllar önce kurulmuş ama bir türlü şebekeye bağlanmamış çok sayıda rüzgâr türbini var. Hatta bunlardan birini bizzat kendim yerinde ziyaret ettim. Yatırımcı 6 yıl önce kurmuş, 100 kW'lık bir türbin. O türbine bakıyor, türbin ona… Zaten türbin de fabrikasının içinde. İmarı olsa ne olacak, olmasa ne olacak?
Bunu çözmesi gereken yatırımcı değil o halde, siz bir çözüm bulamıyor musunuz?
Haklısınız, yatırımcıyı bu sorunlarla boğuşmaktan kurtarmak lazım. Biz TEDAŞ olarak bir çalışma başlattık. Yakında sonuçlarını açıklayacağız. Böylece bu tip lisanssız RES’lerin önünü açmış olacağız.
Nasıl açılacak? Biraz ayrıntı verir misiniz?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve ilgili birimleriyle, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü ile temasa geçip, onların da görüşünü alarak yaptığımız çalışmayla lisanssız RES’lerin önündeki imar sorununu kaldıracağız. Yüksekliği 60 metrenin altındaki RES’ler için yatırımcı nasıl TEA Raporu yerine, ileride teknik bir sorun ortaya çıkarsa türbini durdurmayı, hatta sökmeyi taahhüt ediyorsa, benzeri bir taahhüdü bu konuda da verebilecek. Belediye imar uygulaması esnasında rüzgâr türbininin bulunduğu alan imara aykırılık teşkil ederse vatandaş bunu sökmeyi taahhüt edecek. Yani aslında TEA taahhüdünün içine bunu da derç ettirerek yatırımcı imar sıkıntısından da kurtarılıyor.
İleride çıkması muhtemel imar sorunları yatırımcıyı caydırmaz mı?
İleride sorun çıkması ne demek? Bu tesisler zaten çoğunlukla ya yatırımcının mevcut fabrikasının bir köşesinde ya da benzin istasyonundaysa, tesisin yanı başında çalışacak. Bunun ciddi bir sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.
Sözünü ettiğiniz düzenleme ne zaman devreye girecek?
Bunu çok yakında yayınlayacağız. Bu vesileyle sizin aracılığınızla kamuoyuna duyurmuş olalım. Bu arada biz 50 kW altı güneş uygulamalarının önünü açmak için prosedürü sadeleştiren bir “tek tip şartname ve uygulama esasları düzenlemesi” yaptık. Bunun bir benzerini küçük ölçekli rüzgâr uygulamalarında da hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Ayrıntıları netleşmedi ama teknik ekip çalışıyor. Taslak ortaya çıkınca yatırımcılar, dağıtım şirketleri, uygulamacılar ve diğer paydaş kuruluşlarımız EPDK ve YEGM’den de görüşlerini alarak güneştekine benzer böyle bir uygulamayı rüzgâr alanında da hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Rüzgârda kaç kW’nın altındaki tesisleri kapsayabilir?
Güneşte çatı ve küçük uygulamalar için 50 kW altı, uygundu. Ama rüzgarda böyle değil. Belki bu güç sınırlaması olmadan, tek türbin şeklinde ve 60 metrenin altındakileri kapsayabilir. O yüzden kW belirtemiyorum. Sadece kW sınırlaması değil, rüzgârda daha farklı olduğu için birçok fonksiyona bakılıyor. Kurulu güç daha yüksek olabilir belki ama ama diğer kriterlerin de tutması şart olmalı...
Bu kolaylaştırıcı adımlardan ne tür sonuçlar bekliyorsunuz?
Bunları yapmaktaki amacımız, güneşte lisanssız yatırımlar oldukça iyi gidiyor. Şu anda 200 MW'nin üzerine çıktı devreye alınan lisanssız güneş kurulumları. Yine yapımı devam eden çok sayıda santral var. Bizim onay verdiğimiz yaklaşık 1700 GES projesi oldu. Ama lisanssız rüzgârda çok az, bugüne kadar sadece üç türbin devreye alabildik. Toplamda 600 kW. Atacağımız adımlarla bu rakamı hızla yukarıya çekebileceğimizi düşünüyoruz. Devreye alınan 200 bin kW’lık GES’e karşılık sadece 600 kW rüzgar var, bu dengesizliği azaltacağız... Zaten imar uygulamasını çıkardığımızda hali hazırda kurulu durumdaki en az 6-7 türbin daha hemen devreye girecek.
Mehmet KARA
....
* Bu röportajın bir özeti, DÜNYA Gazetesi'nde de yayınlanmıştır.