1. YAZARLAR

  2. Fatma Ç. ORHUN

  3. KKTC-Türkiye enerji işbirliğinde kritik eşik
Fatma Ç. ORHUN

Fatma Ç. ORHUN

Yazarın Tüm Yazıları >

KKTC-Türkiye enerji işbirliğinde kritik eşik

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerine uluslararası aktörlerin gösterdiği yoğun ilgi son yıllarda giderek daha görünür hale geldi. Bu farkındalık Türkiye kamuoyunda da eskisine oranla daha yüksek. bunda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji faaliyetlerinde kararlı ve aktif bir tutum sergilemesi önemli rol oynuyor. 

Bu çerçevede Ankara, gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni gerekse Türkiye’yi yok sayan bir siyasal pozisyon geliştirme çabası içindeki aktörlere karşı, yeni bir hamle daha yaptı. KKTC ile Türkiye arasında doğalgaz boru hattı yapımı ile ilgili çalışma hazırlıklarının yapıldığı açıklandı. 

Bu adım hem KKTC hem de Türkiye tarafından gönderdiği stratejik mesaj açısından oldukça önemli. Ayrıca bu resmi açıklamanın Türkiye’den önce KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy tarafından yapılması da dikkat çekici ve önemlidir. Çünkü son yıllarda KKTC’de iktidara gelen taraflarla Türkiye’nin çeşitli konularda ayrılığa düştüğü görülüyor. 

Böylesi önemli bir konuda KKTC’nin doğrudan rol üstlenerek açıklama yapması çeşitli konulardaki görüş ayrılıklarının bu konuya etki etmediğini ortaya koyuyor. Ayrıca bu tavır ayrıca, KKTC’nin Doğu Akdeniz kaynakları ile ilgili söz sahibi taraflardan birisi olarak oyuna dahil olduğunu gösteriyor. 

TÜRKİYE’NİN AVANTAJI: TECRÜBE VE ALTYAPI 

Zaten bölgede çalışmaları devam eden hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya transferi noktasında, Türkiye’nin sahip olduğu mevcut alt yapı, alternatif ulaşım güzergahlarının hepsine karşı önemli maliyet avantajları sunuyor. Türkiye’nin enerji geçiş ülkesi olma yolundaki Mavi Akım, Kerkük Ceyhan, BTC gibi tecrübeleri ve sahip olduğu nakil alt yapısı ve sahip olduğu coğrafi konum da eklenince, bölge kaynaklarının özellikle Avrupa pazarlarına ulaştırılmasında Türkiye’yi öne çıkarıyor. 

Daha önce de ‘Asrın Projesi’ olarak isimlendiren çalışmayla birlikte KKTC’ye Türkiye’den, denizin altına döşenen borularla su taşıma projesi hayata geçirilmişti. Böylelikle hem içme suyu hem de tarım alanında kullanılacak suyun Türkiye’den teminiyle hem Kıbrıs Türk halkının ekonomisine katkı sağlanmıştı. 

AB VE ABD’NİN ETKİSİ 

Türkiye ve KKTC halkı, bölgedeki doğalgaz ve petrol faaliyetlerinde oyun dışı bırakılmaya, yok sayılmaya çalışılıyor. Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan öncülüğündeki bu tavırda asıl etken, AB ile ABD’nin Türkiye’yi kendi çıkarlarına göre dizginlemek istemeleri. Çünkü enerjide Rusya’ya bağımlılığını azaltmak isteyen AB, Türkiye’nin etki sahası olan Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin önünü Doğu Akdeniz’e girmek için bir Truva Atı olarak kullanmak istediği Rumlar sayesinde etkili olmak istiyor. 

AB’ye göre üye ülkelerin sınırları ve ulusal çıkarları AB’nin de sınırları ve çıkarlarıdır. Dolayısıyla Brüksel, Doğu Akdeniz’de etkili olmak için kendi ilkelerini çiğneyerek üyeliğe aldığı GKRY üzerinden Türkiye’ye sürekli suçlama yöneltmekte ve Türkiye’nin doğal haklarını bile kullanmasını engellemeye çalışıyor. 

TÜRKİYE-RUSYA YAKINLAŞMASI VE ABD

ABD için de benzeri bir durum söz konusu. Son yıllarda Ortadoğu ve Akdeniz çevresinde ortaya çıkan siyasi karışıklıklar nedeniyle kontrol odağını önemli ölçüde kaybeden ABD, bir çok yerde kontrolü Rusya’ya kaptırmış durumda. Hatta son birkaç yıldır Türkiye ve Rusya arasındaki yakın ilişkiler, nükleer enerji üretiminin yanında S-400 gibi önemli bir konuda da işbirliğine gitmiş olmaları, ABD’nin bölgedeki planları için bir tehdit anlamına geliyor. 

Rusya ile yakın işbirliğine giden Türkiye’yi cezalandırmak isteyen ABD, bunlar ve benzeri sebeplerle Türkiye’nin bölgedeki girişimlerine sıcak bakmıyor ve Rumları cesaretlendiren bir tutum sergiliyor. 

ARAMA VE KEŞFİN ÖTESİNE GEÇMEK

AB ve ABD’nin bu aleni muhalefetinin yanında Rusya’nın da Türkiye’nin bu girişimlerine sıcak bakmadığı biliniyor. Ancak bütün bunlara rağmen KKTC-Türkiye işbirliğinin Doğu Akdeniz’de arama, keşif ve sondaj faaliyetlerinin ötesine taşınması kritik bir eşiğin de aşılması anlamına geliyor. Çünkü bu adım öncelikle TPAO’ya ait gemilerin yürüttüğü keşif ve sondaj faaliyetlerinin göstermelik olmadığını ortaya koyuyor. Ayrıca bu faaliyetler Doğu Akdeniz’deki tüm enerji kaynaklarının kolaylıkla dış piyasalara açılacağı güzergahın şimdiden temellerinin atılmakta olduğunu ortaya koyuyor. 

Sonuç olarak bu gelişme, Türkiye’nin nakliye boyutundaki avantajlarının somut adımlarla gerçekçi temeller üzerinden yeniden inşa edilmesi anlamına geliyor. Bölgedeki psikolojik varlığını somut adımlarla bu şekilde yeniden inşa etmesi ise Türkiye’nin ve bölgedeki enerji oyunundaki dominasyonunu yeni bir boyuta taşıyor. 

[1] https://www.cnnturk.com/ekonomi/kktcden-dogalgaz-boru-hatti-aciklamasi

https://www.cnnturk.com/turkiye/kktcden-ilk-resmi-aciklama-geldi-kritik-hamle?page=2

[2] Kıbrıs ile ilgili hemen her konuda KKTC’den çok Türkiye’nin dominant aktör olması doğal olarak Rumlar karşısında KKTC’nin değil Türkiye’nin bir taraf olarak görülmesine yol açmaktadır. Ancak böylesi önemli bir konuda KKTC’nin sembolik olarak da olsa Türkiye’den önce açıklama yapması bu noktada önem taşımaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar