Enerji Günlüğü - Türkiye elektrik üretim sektörü, son 20 yılda özel girişimcilerin ağırlığını koyduğu bir iş kolu haline geldi. Devletin bu alandaki oyuncusu Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) hala bir numaralı oyuncu olsa da, sektörün dinamizmini görmek için özel sektördeki aktörlere bakmak gerekiyor.
Enerji Günlüğü tarafından yayınlanan MW100 Türkiye’nin En Büyük Elektrik Üreticileri Raporu’na göre sahip olduğu kurulu güç bakımından sektörün üç numaralı oyuncusu Türk-Alman ortaklığı Enerjisa Üretim. Şirketin bir diğer özelliği ise elektrik üretimindeki kaynak dağılımının, Türkiye’nin genel ortalamasını da temsil etmesi… Dolayısıyla bu şirketin, Türkiye elektrik üretim sektörünün küresel trendlerle etkileşimini görmek için bir laboratuvar niteliği taşıdığını söylemek de mümkün. Nitekim şirket, bir yandan Alman hissedarı E.ON’un birikimini ülke içine taşırken, bir yandan da bölgesinin en hızlı büyüyen enerji pazarı konumundaki Türkiye’de geliştirdiği çözümleri dünya enerji sahnesine taşıyan bir aktör konumunda.
Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, Enerji Günlüğü ile Ekonomi gazetesini, Şirketin İstanbul Anadolu Yakası’nda bulunan ve 23 tesisten oluşan santral filosunu yönettiği Senkron adını verdikleri merkezde ağırladı ve soruları cevapladı.
Meraklıları biliyor ama yine de soralım, Enerjisa Üretim ne iş yapar?
Bu şirket elektrik üretir, toptan ticaretini yapar. 23 santralden oluşan filomuz Türkiye’nin elektrik üretiminin ortalama yüzde 5’ini karşılıyor. İçinde hidroelektrik, rüzgâr, doğal gaz, linyit, güneş ve rüzgar santralleri var. Bunların her biri farklı dinamiklere, farklı karakteristiklere sahip. Elektrik fiyatı da sürekli farklı dinamiklerden etkileniyor. Biz de en optimum yönetimi yapmaya çalışıyoruz.
Nasıl?
Enerjisa Üretim aynı zamanda dijital bir aktördür. Konvansiyonel şirketlerde işi yönetmek için bir yerlerden rapor istersiniz. Raporu hazırlayanlar da işin ana sorumluları olur genelde. Yani aslında bir rapor hazırlatmak için elemanınızı meşgul ediyorsunuz demektir bu.
Sizde nasıl yürüyor işler?
Şu anda ben önümdeki ekrandan bizim bütün filomuzu ve ticari pozisyonlarımızı görebiliyorum. Bu ekran sayesinde hiç kimseyi aramıyorum, hiç kimseyi rahatsız etmiyorum, hiç kimsenin vaktinden çalmıyorum. Hangi santralimiz hangi kapasitede çalışıyor, istediğimiz randımanda üretim yapıyor mu, bir teknik arıza sinyali veriyor mu, görebiliyoruz. Örneğin şu anda kırmızı renkli linyit santralimizin (Tufanbeyli Kömür Santrali - Mehmet KARA) bir ünitesinde bir hat tıkanıklığı var. O tıkanıklığın açılması için de hatlardaki basıncın artırıldığını görüyoruz.
Ama şu anda üç ünite teorik kapasitelerinin üzerinde mi elektrik üretip gönderiyor şebekeye?
Evet, doğru, aynı santralin hedeflediğimizin de üzerinde üretim yapabildiğini görüyoruz. Normalde Tufanbeyli’deki her bir ünitemizde, kurulu gücünün yaklaşık 10 MW üzerinde bir performansla üretim yapabiliyoruz.
Başka ne görüyoruz, şu kırmızı ne söylüyor?
Şu anda santraldeki yakıt besleme hattı istediğimiz randımanda çalışmıyor. Ona müdahale edildiğini gösteriyor. İşletme ekibi şu an bunun için aksiyon almış durumda. Yani şu üretim seviyesi korunsun diye bir müdahale var.
Diğer santraller ne durumda?
Rüzgâr santrallerimiz ne kadar üretim yapıyor diye bakalım, şu an çok rüzgârı düşük bir gün yaşıyoruz tüm Türkiye’de. Bizim filomuz da cevabı vermiş zaten. 20 MW kadar rüzgâr üretimimiz var. Halbuki bizim rüzgâr kapasitemiz 330 MW’ın üzerinde. Toplam 3727 MW’lık bir kurulu güç var bizde ve an itibariyle 2201 MW çalışıyor.
Çalışmayanlar hangileri, çalışan kim?
Hidroelektrik santraller için şu mevsimler çok ideal mevsimler değil. Yağış için dua ettiğimiz günlerdeyiz. Türkiye’de su yılı kurak başladı. Onun yansımasını da burada görüyoruz. Kendimizi Devlet Su İşleri’yle beraber genel havza yönetim planına hazırlıyoruz.
Barajdaki suyu istediğiniz an elektriğe çeviremiyor musunuz?
Devlet Su İşleri (DSİ) geçmiş 30 yılın hidroloji verilerine bakarak havzanın bir planlamasını çıkartıyor ve hidroelektrik santralleri için Ekim, Kasım, Aralık diye aylık minimum-maksimum su seviyelerini tanımlıyor. Biz o koridorun içerisinde optimizasyon yapmaya çalışıyoruz. Yani hidroelektrik santrallerinin rezervlerindeki suyu kafamıza göre hadi bu ay kullanalım diye kullanamıyoruz. Devlet Su İşleri’yle koordinasyon halinde yürütüyoruz. Elektrik fiyatları çok yüksek olsa bile biz o suyu kullanmayız, kullanamayız.
Önümüzdeki ekranla bu iş çok kolay görünüyor peki siz ne iş yapıyorsunuz?
Çok güzel soru aslında. Biz burada doğru filo yapısını ve onu doğru çalıştırmak için gereken stratejinin ana hatlarını tanımlamaya çalışıyoruz. Arkadaşlar o uzun vadeli tanıma göre saatlik, günlük hatta dakikalık pozisyonlar alıyorlar. Burada sadece elektriğin arz ve talep eşleşmesi değil, eşleştikten sonra şebekedeki 50 hertz frekans seviyesinin korunması da önemli. Mesela az önce 2 MW’lik güç devre dışı kaldı, ama Türkiye’nin tüketimi 2 MW azalmadı. Birinin bu boşluğu doldurması lazım. Peki termik santral mi doldursun, başka bir santral mi doldursun? Anlık optimizasyonu kararını bizim Enerjisa Üretim’deki arkadaşlar sırtlanıyorlar, TEİAŞ’la koordinasyon halinde. Bu 2 MW’a biz talip olalım mı kararını bizim arkadaşlar veriyorlar. Talip olacaklarsa da onun tanımlamasını bizim sistemlerde yapmış oluyorlar.
Peki siz buradaki sistemi ne olarak tanımlıyorsunuz?
Biz Enerjisa Üretim’in kendi içinde ürettiği dijital çözümler diye tanımlıyoruz. Bizim için bunlar içerideki ekibimizle geliştirdiğimiz ana verimlilik unsurları, araçları. Enerjisa Üretim’in içindeki bütün veri setlerinden, veri tabanlarından besleniyor. Veri tabanı içerisinde bir ekipmanın arıza yapma sıklığı da var, bir ekipmanın güvenirliği de var. Tüm verilerin şu anki yaşanan mevcut sıcaklık değerleri de var, rüzgâr değerleri de var. Bütün o veri setinden bu tarz karar vermeyi sağlayacak olan analiz sonuçlarını oluşturuyoruz.
Bu sistem sadece Enerjisa Üretim için mi geliştirildi?
Aslında biz kendi kullanımımız için geliştirmiştik ama Türkiye’deki birçok oyuncunun 1-2 santrali var ve bu tarz yatırımlar onlar için ağır. Enerjisa Üretim akıllı telefon uygulamaları gibi sürekli geliştirip güncel tuttuğu yazılımıyla dış dünyaya dijital hizmetler de sunuyor. Yani diğer oyunculara da dijitalleşme kapısını açıyoruz.
Bu hizmetleri kullanmaya başlayanlar var mı?
Evet var. Hatta hem Türkiye’de hem de yurt dışında. Bizim bu kabiliyetlerimizi yerinde gören, hem içeriden hem dışarıdan irtibat kurduğumuz şirketler, kullandığımız araçların aynısını almak istediklerini söylüyor. IT ve dijitalleşme ekibimiz o hizmeti de veriyor.
Bu hizmetleri dışarıya satarak ihracat geliri mi sağlıyorsunuz?
Kesinlikle. Şu anda yüksek meblağlara ulaşmadı ama ana hedeflerimizden bir tanesi o. Yani Enerjisa Üretim’in bu hizmetleri de veren ve bu yolla büyük ölçekli gelir yaratan bir ihracat oyuncusuna dönüşmesinden söz ediyorum.
Peki Enerjisa Üretim’in kendi altyapısı dışında yönetimini üstlendiği santraller var mı?
İkili anlaşmalarla tedarikini yönettiğimiz santraller var. Şu anda 15-20 bin MW’a hizmet veriyoruz. 20.000 MW’ın üzerine servis verdiğimiz yıllar da oldu. Yani 3727 MW’lik kendi kurulu gücümüzün epey üzerinde santrale dengeleme hizmeti veriyoruz. Çünkü tek bir kaynağa bağlıysanız dengelemeyi yönetmeniz zor. Bizdeki gibi çeşitlendirilmiş bir portföy bazı maliyetleri ortadan kaldırıyor.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Biz bu ekranda (Senkron) elektrik sisteminin ana unsurlarını, piyasadaki diğer oyuncuları da görebiliyoruz. Enerjisa Üretim sizin için de bir altyapı kurabilir, siz de dijitalleşin diyoruz. Çünkü Enerjisa Üretim, sektör ilerledikçe daha ileri noktalara doğru yol almaya devam edebilecek. Dolayısıyla burada gizlediğimiz, sakladığımız hiçbir şey yok.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü