Enerji Günlüğü - Tarımsal bitkilerden veya bitkisel atık yağlardan üretilen biyodizel yakıt, suya bırakıldığında 28 günde yüzde 95 oranında çözülüyor.
Bu yılın başında uygulamaya giren motorine en az binde 5 biyodizel katılması uygulaması, fosil yakıtların çevreye verdikleri zararı bir nebze de olsa azaltacak. Akaryakıt piyasasında satılan her 200 litre motorinde en az 1 litre biyodizel bulunacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü'nün sitesinde, biyodizelin çevresel özelliklerine ilişkin derlediğimiz bilgilere göre, dizel yakıtlara göre biyodizel kullanımlarındaki karbonmonoksit salınımı yüzde 48 daha az gerçekleşiyor. Tükettiğimiz biyodizelden atmosfere verilen CO2 , biyodizel üretiminde kullanılacak olan yağ bitkisi tarafından en fazla bir yıl içinde geri alınıyor, bu açıdan bakıldığında: biyodizel üretimi, CO2 emisyonları için doğal bir yutak olarak nitelendiriliyor ve sera etkisi oluşturmuyor.
Suya bırakıldığında 28 günlük bir sürecin sonunda biyodizelin yüzde 95'i çözülürken, dizelde bu oran yüzde 40 mertebelerine kadar düşüyor. Bu nedenle, özellikle ABD'nde birçok eyalette, göller ve nehirler gibi sucul alanlarda kullanılan ulaşım araçlarında ve teknelerde saf biyodizel kullanımı zorunlu kılınıyor.
ASİT YAĞMURU GİBİ OLUMSUZ ÇEVRESEL ETKİLERİN OLUŞMASINI ÖNLÜYOR
Bakteriler tarafından kolayca ayrıştırabildiği için çevre dostu olarak kabul edilen biyodizelin içerdiği kükürt miktarı, dizele oranla çok daha düşük. Bu da dizel yerine biyodizelin kullanılması durumunda, asit yağmuru gibi olumsuz çevresel etkilerin oluşmasını önlüyor ayrıca CO emisyonları düşüyor, partikül madde ve yanmamış hidrokarbonlar (HC) da daha az salınıyor.
Sülfür emisyonu saf biyodizel kullanımında tamamen bertaraf edilebiliyor, dizel yakıtla kıyaslandığında biyodizel kullanımıyla birlikte sülfür oksit ve sülfat emisyonuyla oluşan kirlilik temizleniyor ve yok oluyor. Dizel yakıtlara göre biyodizel kullanımlarındaki karbon monoksit salınımı yüzde 48, açığa çıkan partikül miktarı da yüzde 47 daha az.
KANSER RİSKİ YÜZDE 90'A VARAN ORANLARDA DÜŞÜYOR
Biyodizel, kükürt içermediğinden kükürt dioksit emisyonu oluşturmuyor. Bu emisyon özellikleri ile kanser yapıcı etkenler azalmakta ve kanser riski yüzde 90'a varan oranlarda düşmekte. Biyodizel, dizel yakıt kullanımından kaynaklanan ve insan sağlığını tehdit eden bir çok çevresel faktörü ortadan kaldırıyor. Biyodizel emisyonlarında, potansiyel kanser nedeni olan polisiklik aromatik hidrokarbon ve türevlerinden (PAH) kaynaklanan emisyonlarda yüzde 80-90 oranlarda azalmalar var.
Biyodizel yakıtın kırsal kesimin sosyo-ekonomik yapısında iyileşme ve yerel iş imkanı, göçün önlenmesine katkı, yeni iş imkanları yaratması gibi toplumsal faydaları da var. Türkiye'de biyodizel, çok soğuk bölgelerin dışında dizelin kullanıldığı her alanda kullanılabiliyor. Ayrıca yeraltı madenciliğinde, sanayide (gıda işleme sanayii de dahil) kullanımı öneriliyor.