Enerji Günlüğü - Deloitte, bankaların daha iyi rekabet edebilecekleri alanlara odaklanmasıyla elde edecekleri kazanım ve riskleri konu aldığı raporunu yayımladı.
“Bankaların Uzmanlaşması: Yeni Stratejiler, Yeni Riskler Neler?” başlıklı rapora göre, uzmanlaşma eğer doğru odak noktaları belirlenir ve dikkatli planlanır ise bankaların performansını artırıyor. Ancak beraberinde önemli riskler getirdiği için risk yönetiminin yepyeni bir bakış açısıyla yapılması zorunluluğunu getiriyor.
Deloitte’un raporuna göre, büyüme ve performans hedeflerinin yanı sıra Basel III prensiplerinin sermaye yeterliliği ve risk ağırlıklandırmasına getirdiği yenilikler gibi regülasyonlardaki değişimler de bankaları rekabet edecekleri alanları daraltma ve uzmanlaşmaya iten en önemli etkenler. Küresel oyuncular bu duruma, rekabet ettikleri coğrafyaları, müşteri segmentlerini, iş alanlarını (ürün ve hizmetleri) daraltarak yanıt veriyorlar. Uzmanlaşma ölçek verimliliği, stratejik netlik, daha iyi getiri ve daha yalın ve verimli çalışan organizasyonel yapıların kurulmasına olanak verirken, bazı riskleri de içinde barındırıyor. Deloitte bankacılık uzmanları, uzmanlaşmaya giden bankaların dört alandaki riskleri yönetmesi gerektiğini vurguluyorlar: 1) Portföy konsantrasyonu 2) Operasyonel değişim 3) Marka algısı ve itibarı 4) Yatırımcı ilişkileri.
ARTAN REKABET, BANKALARI UZMANLAŞMAYA YÖNELTİRKEN RİSK YÖNETİMİNDE YEPYENİ BAKIŞ AÇILARINI DA ZORUNLU KILIYOR
Raporla ilgili değerlendirmede bulunan Deloitte Türkiye Finansal Hizmetler Endüstrisi Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Yücel Ersöz; “Giderek artan rekabet, bankaları uzmanlaşmaya yöneltirken risk yönetiminde yepyeni bakış açılarını da zorunlu kılıyor. Ancak bu geçiş çok dikkatli planlanmalı. Tehlike yalnızca kredi portföyünün konsantrasyonu ile ilgili değil. Operasyonel verimliliğin elde edilebilmesi, bankanın tüm çalışma biçimini yeniden gözden geçirmesini, operasyonel kompleksitenin azaltılmasını gerektiriyor. Oysa operasyonlar yalınlaşırken sürekli yenilikleri denemek isteyen, asla bir alana odaklı olmak istemeyen Y kuşağının en parlak temsilcilerini kaybetme tehlikesi doğuyor. Dolayısıyla uzmanlaşma çok boyutlu düşünülmesi, çok iyi planlanması ve yürütülmesi gereken bir geçiş olmalıdır” diyor.
Raporda uzmanlaşan bankalardan oluşan bir bankacılık sisteminin ülkelerde yaratabileceği sistemik riske de değinilerek denetleyici ve düzenleyici otoriterlerin de süreç boyunca dikkatli olması gerektiğinin altı çiziliyor.
Süreç boyunca risklerin iyi yönetilebilmesi için Deloitte bankacılık uzmanları raporda birkaç önemli konuya dikkat çekiyorlar:
- Müşteri segmentlerinin ve rekabetin gerçekçi ve sistematik bir yöntemle değerlendirilmesi, doğru odak noktalarının belirlenmesi
- Çalışanlar ve hissedarlar başta olmak üzere tüm paydaşlara stratejinin çok net ve yalın bir biçimde anlatılması
- Operasyonel modelin tümüyle gözden geçirilmesi
- Organizasyon ve süreçlerin doğru yapılandırılması
Uzmanlaşmanın getireceği portföy konsantrasyonu bankaların risk profilini değiştiriyor ve doğru kurgulanmış bir risk yönetim sistemini gerektiriyor. Konsantrasyon bankaların maruz kaldıkları risk çeşidini azaltırken, bankalar seçtikleri uzmanlık alanındaki değişim ve olaylara daha duyarlı hale geliyorlar. Burada basit bir prensibin devreye girmesi gerekli; operasyonel verimlilikten beklenen getirinin konsantrasyon risklerini bertaraf etmesine olanak verecek politikaların geliştirilmesi gerekiyor.
Uzmanlaşmanın arkasındaki temel faktör olan büyüme beklentisinin gerçekleşmesi ve performans hedeflerine ulaşılması ancak stratejinin iyi planlanabildiği ve risklerin yönetilebildiği takdirde mümkün.