1. YAZARLAR

  2. Hasan YİĞİT

  3. Solar dedikoduları - Hasan YİĞİT
Hasan YİĞİT

Hasan YİĞİT

Yazarın Tüm Yazıları >

Solar dedikoduları - Hasan YİĞİT

HASAN YİĞİT 

Bu ayın ilk haftasında Solarex İstanbul, 11. Güneş Enerjisi ve Teknolojileri Fuarı gerçekleştirildi. Bazı katılımcılardan hayal kırıklığı sesleri yükselirken, yeni döneme hazırlıklı gelen katılımcılardan ise beklentilerin üzerinde ilgi gördükleri mesajları aldım. 

2017 yılı Türkiye güneş enerjisi pazarındaki aktörlerin ağırlıklı bölümü için altın yıldı. Projeler adeta altın tepsi üzerinde kendilerine sunuldu. Yalnız 2018’in ilk günlerinden itibaren “Vahşi Orman” savaşı başladı. Ormanda yaşamak isteyen üreticilerin yeni döneme hazır olması gerekiyor. Bu da durmadan kendini yenileme ihtiyacını doğuruyor. Yoksa vahşi ormanda gibi yırtıcı rakipler tarafından sahadan atılmak, yutulmak ya da tümüyle oyun dışı bırakılmak kaçınılmaz olur.

Peki fuar bizim açımızdan nasıldı, ona değineyim. Ama önce şunu belirteyim, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Dr. Oğuz Can’ın fuarı ziyareti, hükümetin güneş enerjisine verdiği desteği gösteriyor. Hatta çoğu etkinlikte olduğu gibi açılış konuşması yapıp, en fazla bir iki saat kalıp çekip giden bürokrat havası çizmemesi de Dr. Can’ın samimiyetini ortaya koyan bir başka noktaydı. 

Fuarda stantları gezerek katılımcılarla sohbet eden Dr. Oğuz Can ayrıca, Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü GÜNDER’in standında Türkiye’deki fotovoltaik modül üreticileriyle bir araya geldi. Dr. Can, panel üreticilerinin istek ve önerilerini dinleyip notlar aldı. Hatta sektöre katkı sunacak önerilerini netleştirip GÜNDER üzerinden kendilerine ulaştırmalarını istedi. 

Gelelim kulislerde neler konuşulduğuna... 

Yaşanan diyaloglardan, sektör açısından en kritik meselenin, sıkıntı kaynağının 10 kW altı, çatı tipi güneş sistemlerine ilişkin belirsizlikler olduğu anlaşılıyor. Hem de alınan onca yeni karara, getirilen onca yeni düzenlemeye rağmen... 

Peki neden? Burada prosedür kolaylaştırılsa bile, yoldaki taşlar daha yerine oturmamış ve önümüzde daha uzun bir rampa mevcut. Örneğin, ipotekten dolayı tapusunda şerh bulunan bir konuta GES kurma talebine “ret” cevabı verilmesi. Türkiye’de müstakil evlerin birçoğu krediyle alındığı için tapusunda otomatik ipotek mevcut. Bu durumda, söz konusu engel kalkmazsa 10 kW altı bireysel çatı pazarını başlamadan bitirebiliriz. Burada mevzuatta hızlıca bir değişiklik yapılması gerekiyor. 

Mesele tapu ipoteğiyle bitse yine iyi. Villa sitesinde bulunan müstakil evlerin çatılarına GES kurmak için sitedeki bütün mülk sahiplerinden ve yönetimden onay almak gerekiyor. Burada her müstakil evin çatısı apartman dairelerindeki gibi nasıl ortak alan olarak kabul edilir? Kanunen doğru görünse bile bu sorun yola koyulmuş saçma sapan bir taş değil mi? 

Konuşulan konulardan biri de marka ve kalite ile ilgiliydi. Ben buna kısaca Almanya sorunu demek istiyorum. Ekipmanların üzerindeki “Almanya / Germany / Deutschland” etiketleri çoğu son tüketiciye çekici geliyor. Bazı ürünlerin üzerinde German Brand, Alman Kalitesi vs. yazıyor. 

İlk başta şunu diyebilirim ki, bildiğimiz eski Alman kalitesi kalmadı. Ve biliyor musunuz, aslında çok az Alman fotovoltaik modül üreticisi bu kaliteyi yakalıyor. İkinci olarak bu ürünlerin çoğu Almanya’da değil, Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinde üretiliyor. 

Almanya dışında üretilse bile o şirketler “Alman Kalitesi”, “German Brand” gibi ibareleri kullanarak son tüketici nezdinde güven telkin etme ihtiyacı hissetiyor. Hatta bir Alman fotovoltaik üreticisinin yurt dışından laminasyonu yapılmış olarak Almanya’ya modül getirip orada çerçeveleyip “Made in Germany” ibaresiyle piyasaya soktuğu dedikoduları bile konuşuldu. Bir de Almanya ile yakından ve uzaktan ilgisi olmayan “Designed in Germany” etiketi ile modüller piyasadaymış. Hatta bunların bazılarının Türkiye’de merdiven altı üretildiği iddia ediliyor. 

Fuar dedikodularına devam ediyoruz. EPDK ile bir gelişme ya da beklenti kulağıma geldi. Ne kadar doğru ve yanlış onu bilemem. Ama eğer doğruysa, bu rekabete aykırı bir davranış olur. EPDK, bağlantı anlaşmasından sonra 24 ay içinde hala bitirilemeyen projelere (daha başlamayanlar da dahil) ekstra erteleme verecekmiş. Böyle bir gelişme varsa ve yapılacaksa, o zaman geriye dönük olarak 24 ayı çoktan bitmiş projelere de af çıkması gerekir. Yoksa bu yolun sonu mahkemelerde devam eder. 

Bir de dernekler, STK’lar meselesi var ki bu özellikle bana sıkça soruldu. Eleştirenler, kızanlar, merak edenler dahil. Sektörde, ticari amaçlı göstermelik dernekler ve kendisini dernek olarak gösteren kuruluşlar meselesi. Bu da üzerine gidilmesi gereken hassas bir konu. İnsanların güveniyle oynanmasının önüne geçilmeli. Şikayet halinde tabii ki müdahale edebilirler ama bunu İdari tedbirler yerine sektörün bilinçli davranarak kendi içinde çözmesi en sağlıklısı olur. 

Güven meselesi demişken, burada işini öyle ya da böyle hakkıyla yapan, yapmaya çalışan STK’ları sıralamak isterim. Güneş enerjisi ile ilgili burada benim güvendiğim derneklerin başında GÜNDER, GENSED, GÜYAD, Çevreci Enerji Derneği gelmekte. Bir de yurt içinde enerji ekipmanı üretenleri çatısı altında toplayan ENSİA. 

Bu arada bende şok etkisi yaratan bir dedikodu daha. Buna göre üzerinde monte edilmiş modül bile bulunmayan bazı GES projelerine 31 Aralık 2017’den önce ön kabul verilmiş. Kimi tesislerde geçici kabul almak için “seyyar” kiralık modüller kullanılmış. Hatta hiç modülsüz geçici kabulünü almış satılık GES projeleri olduğu bile konuşuluyor. Bu dedikodular gerçekse, benim TEDAŞ ve EDAŞ’lara güvenim kalmamıştır. 

Bu sefer yazımı bir kötü kullanım senaryosuyla kapatmak istiyorum. Önümüzdeki dönemde enerji kooperatifleri inşallah çoğalacak. Benim korkum, kötü niyetli insanların buraya da burnunu sokmaları. Karşınıza şüpheli böyle bir kooperatif gelirse ve sizi üye yapmak istiyorsa benden bir tavsiye. İlk olarak ilinizdeki Ticaret İl Müdürlüğüne gidip o kooperatif hakkında bilgi alın. Enerji Kooperatifleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlıdır. Bakanlıkta Kooperatif Genel Müdürlüğü’ne bağlı Enerji Kooperatif uzmanları mevcuttur. Buradan da yardım talep edebilirsiniz. Her duyduğunuz pembe söz aslında pembe değildir, bunu hiçbir zaman unutmayınız.

Hasan YİĞİT - Enerji Günlüğü / ANTALYA

Önceki ve Sonraki Yazılar