1. HABERLER

  2. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

  3. Shell Eco-marathon heyecanı: Boğaziçi ekibi yarışta iddialı!

Shell Eco-marathon heyecanı: Boğaziçi ekibi yarışta iddialı!

Enerji Günlüğü - ÖZEL RÖPORTAJ / BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SHELL ECO-MARATHON EKİBİ BUALERTGizem ÇINAR / Aslı DEDE 1985 yılından bu yana her...

Shell Eco-marathon heyecanı: Boğaziçi ekibi yarışta iddialı!

Enerji Günlüğü - ÖZEL RÖPORTAJ / BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SHELL ECO-MARATHON EKİBİ BUALERT

Gizem ÇINAR / Aslı DEDE 

1985 yılından bu yana her yıl farklı ülkelerden 16-25 yaş arası binlerce genç, “en az enerjiyle en uzun mesafeyi kat edecek araçlar” tasarlayıp üretiyor. Ve üniversite ya da lise öğrencilerinden oluşan bu ekipler, geliştirdikleri araçlarla kendi aralarında yarışıyor. Yani, birim yakıtla en uzun mesafeyi kat etme yarışı...

Arkasında küresel enerji devi Shell’in yer aldığı Shell Eco-marathon, dünyanın en uzun soluklu ve ilgi çekici öğrenci inovasyon yarışmalarından biri kabul ediliyor. Yarışmalar yılda bir defa Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarında gerçekleştiriliyor.

YARATICILIK TEŞVİK EDİLİYOR

Bu etkinlikler gençleri geleceğe hazırladığı gibi, ortaya çıkardığı deneyimleri de insanlığın ortak birikimine ekliyor. Yaratıcılık, ekip ruhu oluşturma, teorik bilgileri pratiğe dönüştürme, hayata hazırlık gibi faydaları da, yarışmacı ekiplerin genç üyeleri için sağladığı diğer bazı kazançlar.

Yarışmalar, insanoğlunun artan enerji ihtiyacına yönelik sürdürülebilir çözümler geliştirme tutkunu gençleri bir araya getiriyor. Prototip veya Şehir Konsepti kategorisinde üretilen araçlarda petrol, dizel, etanol, CNG (sıkıştırılmış doğal gaz), GTL yakıtı (doğal gazdan elde edilmiş yakıt), hidrojen yakıt/pili ve elektrik olmak üzere 7 farklı enerji kaynağı kullanılabiliyor.

TÜRKİYE’DE DE YAPILIYOR

Shell Eco-marathon yarışmalarında 2005 yılından bu yana Türkiye’den lise ve üniversite öğrencileri de sahne alıyor. O tarihten bu yana Shell Eco-marathon etkinliklerinde Türkiye’den 120’nin üzerinde takım ve 1500’e yakın öğrenci yer aldı.

Yarışma son iki yıldır Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği ortaklığıyla Türkiye’de de düzenleniyor. 7-9 Ekim 2016’da düzenlenen Shell Eco-marathon Türkiye’yi kazanan takımlara ödülleri Türkiye İnovasyon Haftası’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından verilmişti. Başarılı takımlar, Avrupa düzeyinde düzenlenen Shell Eco-marathon Londra’da Türkiye’yi temsil edecekler.

GENÇLİK ENERJİSİ!

Enerji Günlüğü ekibi olarak, Türkiye’yi temsil etmeye hak kazanan takımları tanımak istedik. Çıktığımız yolculuktaki en önemli motivasyon kaynağımız, bu ekiplerin enerjisi oldu. Yıl boyu enerjinin çeşitli alanlarıyla içli dışlı bir ekip olsak da, görüşmelerimiz sırasında aldığımız pozitif elektrik Shell Eco-marathon ekiplerinin enerjisini paylaşma heyecanı yarattı. Her şey bir yana, tüm bu takımların kullandığı ortak bir enerji kaynağı var: Meraklı, araştıran, keşfeden, yaratıcı, inovatif gençlik enerjisi...

HER BİR TAKIM BİR BAŞARI HİKAYESİ

2016 Shell Eco-marathon Türkiye katılımcılarından biri Boğaziçi Üniversitesi’nde faaliyet gösteren BUALERT Takımı. Ekip 30 kişiden oluşuyor. BUALERT ekibini, üniversiteye de adını veren Boğaziçi’nin eşsiz yamaçlarında yer alan Güney Kampüsü’ndeki atölyelerinde bulduk.

Önce Boğaziçi Üniversitesi BUALERT takımının tarihini öğrenmek istedik. Ekip üyelerinden Doruk Aksoy’a kulak veriyoruz:

“Takımın geçmişi 2005 yılına uzanıyor. O yıl Boğaziçi Üniversitesi Alternatif Enerjili Araçlar Takımı kuruldu. Takımda güneş enerjisi ve hidrojen yakıtıyla çalışan araç üreten iki ayrı ekip vardı. Ancak güneş enerjili aracın akü maliyeti çok yüksekti. Bu yüzden BUHAR adlı ilk takımımız, 2007 yılından itibaren hidrojen yakıtlı Electrotype1 adlı araçla yoluna devam etmeyi tercih etmiş. İşte 2009 yılından bu yana Shell Eco-Marathon Avrupa’da yine bu araçla yarışıyoruz.”

TÜRKİYE REKORU ONLARDAN!

Doruk Aksoy, bugüne kadar ne tür başarılar elde ettikleri sorumuza “Electrotype1, Shell Eco-Marathon yarışlarında hidrojen kategorisinde en verimli araç olarak Türkiye rekoru kırdı. Avrupa’da Türkiye’dekine benzer bir başarı elde edemedik” karşılığını veriyor.

Hemen araya girip soruyoruz? Peki neden? İşte Doruk Aksoy’un cevabı:

“Yeterli mali kaynağımız yoktu. Başarılı olmak için sponsorluk gerekiyordu. Ama sponsor adayları da başarıyı kriter alıyordu. Bu kısır döngü içerisinde takım maddi kaynaklarını yitirmeye başladı ve 2014 yılında neredeyse durma noktasına geldi.”

E takım bugün de ayakta olduğuna göre yeniden kalkışa geçmiş demek ki. Peki nasıl? Aksoy devam ediyor:

“2014 yılındaki yarışın ardından, hem nakliyede yaşadığımız talihsizlikler, hem de mühendislik zekasının ve yeteneğinin daha ön planda tutulduğuna inandığımız için elektrik kategorisine geçmeye karar verdik. Boğaziçi Üniversitesi yenilenebilir enerji kaynaklı araçlar takımı olarak BUALERT adıyla devam ediyoruz.”

MÜNİH ZİYARETİ ATÖLYE KAZANDIRDI

BUALERT Takımı, başlangıçta düzenli bir atölye imkanından yoksundu. Takım üyelerinden bir grup 2014 yarışından sonra Münih Teknik Üniversitesi ekibini ziyaret etti. Münih ekibi BUALERT ekibine hangarlarını gezdirdi ve her şeyi göstererek anlattı. BUALERT Ekibi, kendileriyle aynı kategoride yarışan rakiplerinden gördükleri bu centilmenlik örneğinden çok etkilendi. Dönüşte soluğu Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu’nun kapısında alan Ekip, Münih’teki atölyeyi örnek göstererek destek talep etti. Yurt dışındaki yarışlarda dereceye girebilmek için kendilerine ait bir alana ihtiyaçları olduğunu anlattı. Ve istediklerini elde ettiler. Finansman ihtiyacını üniversitenin karşılaması sayesinde bir yıl içinde mevcut atölyeye kavuştular.

KARİYER HEDEFLERİYLE UYUMLU BİR ETKİNLİK

Peki BUALERT Takımı üyeleri bu ekibe nasıl katıldı? Tamamına yakını makine mühendisliği okuyan ekip üyelerinden her birinin farklı hikayesi var. Birinci sınıftayken ekibe katılan Doruk Aksoy, Takım’ın varlığından kampüsteki panolara asılan tanıtım afişleri sayesinde haberdar olmuş. Sonra tanışma toplantısına katılmış ve gerisi gelmiş. Doruk Aksoy “Makine Mühendisliği bölümünü otomotiv sektöründe çalışmayı düşünerek seçtim. Bu proje hedefime ulaşmak için çok iyi bir deneyim oluyor” diyor.

Arif Ertuğ Cebeci ise bir e-posta yoluyla ulaşan duyuru sayesinde haberdar olduğu takıma hemen katılıp katkı sunmak istemiş. Önce bazı problemleri çözmek için destek sunan Cebeci, ikinci sınıfta takımın asli üyeleri arasına katılmış.

Makine Mühendisliği öğrencisi Fatih Doğu da mesleğine daha öğrencilik döneminden hazırlanmayı istiyormuş. Halen ikinci sınıfta okuyan Fatih Doğu ekibe katılarak bu isteğini erkenden gerçekleştirmiş görünüyor. Doğu “Çok iyi işler yapılıyordu hemen katılmak istedim” diyor.

Bir başka Makine Mühendisliği öğrencisi Rüya Karagülle de otomotiv sektöründe çalışma hayaliyle bu bölümü tercih etmiş. Karagülle bu ekibin bir parçası olmaktan çok memnun: “Takımın afişini gördüğümde katılmaya karar verdim. Birinci sınıfta takıma katıldım, bu yıl ikinci sınıf öğrencisiyim ve daha aktif olarak ilerliyorum.”

YARIŞMA FİKRİ ÇOK EĞLENCELİ

Takımın varlığından birinci sınıfta haberdar olan Kemal Bektaş “Bir atölyeleri olduğunu bilmiyordum. İkinci sınıftayken tanışma toplantısıyla ekibe katıldım. İlk yarış deneyimimi bu yıl yaşadım” diyor.

Boran Kanargı da takıma henüz birinci sınıftayken katılanlardan. O da makine mühendisliğini isteyerek seçmiş hatta otomotiv alanında çalışma hedefiyle hareket etmiş. Önce Makine ve Teknoloji Kulübü’ne üye olmuş. Bu dönemde BUALERT’ü duyunca seve seve bu ekibe katılmış. Kanargı “Hem yapılan işi sevdim, hem de yarışma fikrini çok eğlenceli buldum. Yarışta çok eğlendiğimi söyleyebilirim” diyor.

Okuldaki ilk yılını Kariyer kulüplerine katılma fikriyle geçiren Çağatay Alıcı ise makine derslerinde öğrendiklerini hayata geçirmekten keyif almaya başlamış. Sonrasını şöyle özetliyor Alıcı:

“Çizim ve kodlama dersleri aldık, çok basit de olsa bir ürün ortaya koyduk. Bu projede üretilen araçların çok daha profesyonel olduğunu gördüm ve takıma dahil olmaya karar verdim” diyor.

GERÇEK YAŞAMA TAM DAHİL OLMAK

BUALERT Takımı üyelerine, Shell Eco-marathon sürecinin kendilerine öğrettiği en önemli 3 şeyin ne olduğu sorusunu da yönelttik. İşte aldığımız cevaplar:

Doruk Aksoy: Birliktelik ve aidiyet duygusu, asla pes etmemek, işleri asla son dakikaya bırakmamak.

Arif Ertuğ Cebeci: Proje yönetimi, malzemelerle yeni şeyler üretmek, etkin görev dağılımı.

Fatih Doğu: Eğitim, takım çalışmasının önemi, teoriyi pratiğe dökmek.

Rüya Karagülle: Gerçek yaşama tam anlamıyla dahil olmak, takım ruhu, sorumluluk.

Kemal Bektaş: Araç tasarımı, takım ruhu.

Boran Kanargı: Zaman yönetimi, teoriyi pratiğe dökmek, beraberlik.

Çağatay Alıcı: Zaman yönetimi, fedakarlık, teoriyi pratiğe dökmenin keyfi.

GEREKİRSE GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORLAR

BUALERT Takımı üyelerine, Londra’daki yarışlara nasıl hazırlandıklarına dair sorular da yönelttik. Hangi periyotlarla ve ne kadar süreyle çalıştıklarını anlamaya çalıştık. Ekip üyeleri normal şartlarda bu işe haftada 5-6 saat vakit ayırabiliyor. Ancak yoğun zamanlarda hafta boyunca atölyede kalabiliyorlar. Gece gündüz demeden bir şeyler üretmek için emek veriyorlar.

FİNANSMAN DESTEĞİ KİMDEN?

Ekip üyeleri, resmi sponsoru bulunmayan BUALERT’ün ürün ve hizmet destekçileri olduğunu söylüyor. İşte anlattıkları:

Finansmanımız üniversite tarafından sağlanıyor, çok fazla firma ve insanın desteği var araç üzerinde. Bilgi desteği de bizim için çok değerli. Okuldaki hocalarımızdan destek alıyoruz. TUSAŞ’tan bilgi anlamında çok destek aldık. Malzemelerimizi firmalardan indirimli ya da ücretsiz alabiliyoruz. Firmalarla pazarlık yapıp ortak çözümler arıyoruz.

SPONSOR OLSAYDI 300 DEĞİL 500 KM GİDERDİK

Avrupa’da daha iyi derece alabilmek için nelere ihtiyaç duyduklarını da soruyoruz BUALERT ekibine. Aslında cevap tek kelimeyle özetlenebilir: Finansman! Ama bunu biraz eşelemekte yarar var. İşte duyduklarımız: “Bazen okulun sağladığı maddi desteğin sınırına yaklaşıyoruz. Sponsor arayışı içerisindeyiz. Mevcut 300 km’lik dereceyi, daha fazla finansman desteği ile 500 km’ye çıkarabilirdik.

Gerekli bazı malzemeleri maddi imkansızlık sebebiyle alamıyor ve aracımızı daha iyi hale getiremiyoruz. Elbette destekçilerimiz var ancak sadece malzeme desteği yetmiyor. Finansman desteği de önemli bir etken.”

EN BÜYÜK RAKİP: UNUTMAK!

Aslında, Shell Eco-marathon yarışmasına katılan tüm ekipler için geçerli bir başarı kriteri daha var. Sözü BUALERT Ekibi’nden Doruk Aksoy’a bırakalım:

“Eğer Avrupa’da iyi derece alamıyorsak en önemli etkenlerden biri de, diğer ülke takımlarında bulunan ama bizim yoksun olduğumuz bir şey. O da bilginin devamlılığı. Bu işi çok uzun süredir yapıyor olmaları bizim önümüze geçmelerini sağlıyor. Onların farkı bu uzun süreyi unutmadan, ara vermeden değerlendirmiş olmaları. Biz aradaki süreçlerde yaptıklarımızı unutuyor ve yeniden hatırlamaya çalışarak aslında çok büyük zaman kaybediyorduk.”

Hemen araya girip soruyoruz. Şimdi kaybetmiyor musunuz? İşte cevap:

“Örneğin 2009 yılından beri bu atölyeye sahip olsaydık, eminiz ki çok daha ileride olurduk. Maddiyatımız olmasa da, emek ve uzun süreli çalışmalarla maddiyatın yerine çok şey koyabiliyoruz. Bilgi birikimimizle Avrupa’da daha iyi derece alabiliriz. Bunu sağlayınca maddi desteğimiz de artacak. Bu sistem döngü şeklinde veya zincirleme olarak ilerliyor. Kısacası bilgi birikimini sürekli şekilde ilerletmek en önemlisi. Biz de şu anda bunu yapıyoruz.”

SHELL ECO-MARATHON YENİLİĞİ TEŞVİK EDİYOR

BUALERT Takımı üyeleri için Shell Eco-marathon yarışlarının önemini anlamak istiyoruz. Bu yöndeki sorumuza Ekip adına yine Doruk Aksoy cevap veriyor:

“Öncelikle bir fosil yakıt firmasının alternatif enerji kaynaklarını desteklemesi, enerjiyi daha verimli kullanmayı teşvik etmesi sevindirici. Shell bu yarışmayla öğrencileri, henüz lise ve üniversitedeyken uluslararası arenaya çıkarıp, yeni şeyler üretmeye ve denemeye teşvik ediyor. Bizce en önemlisi bu. Öğrenciler daha 23-24 yaşına bile gelmeden Avrupa’ya gidiyor ve 3-4 bin öğrenciyle iletişim kuruyor. İnovatif bir yarışma olduğu için de hep daha iyiye ve daha verimliye yöneltiyor insanları. Yarışta ulaştığımız sonuçlar, aslında gerçek hayatta enerji verimliliği konusunda daha çok yol kat etmemiz gerektiğini de bize gösteriyor. Çünkü yarışta elde ettiğimiz verimliliğe baktığımızda, normal bir otomobilin bunun binde birini bile sağlayamadığını görüyoruz.”

ELEKTRİKLİ ARAÇLAR ÇOĞUNLUĞU YAKALAR

Ve Shell Eco-Marathon yarışçılarına 2050 yılında trafikte daha çok ne tür araçlar, daha doğrusu hangi enerjiyle çalışan araçlar görmeyi hayal ettiklerini öğrenmek istiyoruz. İşte cevaplardan bir özet:

“Elektrikli araçları görebiliriz. Çünkü bunlar büyük oranda özendirileceği için fosil yakıtlı araçlar azalmış olacak. 2050 yılında fosil yakıtlı araçların oranı dörtte bire düşer. Verimli araçlar için teşvikler de artacak. Elektrikli araçlarda kullanılacak enerji, ağırlıklı olarak güneş ve rüzgardan elde edilebilir. Nükleer enerji de devreye girebilir.”

ELECTROTYPE1: HAFİF, İLERİ GÖRÜŞLÜ, SADE

BUALERT Takımı üyelerinden, Shell Eco-Marathon’da kendileri adına yarışacak Electrotype1 adlı aracın özelliklerini anlatmalarını istedik. Aracınızı üç kelimeyle nasıl anlatırsınız sorusuna “Hafiflik, ileri görüşlü tasarım ve sadelik” cevabını aldık.

Ve sonra eklediler: “Aracı üretirken ilk amacımız daha önce üretilen araçların önüne geçmekti. Bunun için ileri görüşlü ve esnek bir tasarımla arabanın arkasındaki şaseyi, sürekli değiştirilebilir şekilde dizayn ettik. Bu esneklik maliyetleri de inanılmaz ölçüde değiştiriyor. Bu tasarımla arka tarafa iki kat fazla malzeme sığdırmış olduk. Yarıştaki araçlar şaseli ve şasesiz olarak ayrılıyor. Biz hem tasarım özgürlüğü elde edip hem de aracın hafif olmasını öngördüğümüz için aracı yarı monokok yarı şaseli hale getirdik.

Ağırlığı 34 kg ama daha da azaltmayı hedefliyoruz. 200 watt’lık elektrikli motor kullanıyoruz. Araç aerodinamik olarak dizayn edildi, bir kanoya benziyor. Amacımız rüzgarın yanlardan ve yukarıdan akmasını sağlamaktı.” 

Gizem ÇINAR - Aslı DEDE / Enerji Günlüğü