Son birkaç yıldır merkezinde Rusya’nın olduğu bir güç oyunu oynanıyor. Enerji, görünürdeki konu olarak söylemlere şekil veren baş faktör. Ama asıl “sorun”un daha kapsamlı olduğunu söylemek mümkündür.
Bir kere karşımızda Arap Baharı’ndan bugüne Akdeniz ve civarında farklı adımlar atan, Ortadoğu’da işlerin daha da karışmasına yol açan bir Batı var. Öte yandan Akdeniz’deki ısınmanın kendi bölgesinde sorunlar yaratacağına inanan ve çevresi üzerindeki baskıyı artıran Rusya var.
Başlangıçta BOP, GOP gibi kısaltmalar üzerinden yorumlanan olayların Ukrayna Krizi ile kuzeye doğru eksen değiştirdiğini söylemek mümkündür. Rusya’nın İran’la güneye doğru yaptığı ataklar bir yerden sonra ters tepti ve sorunun büyüğünü adeta kendi evinin içinde buldu.
Rusya, Gürcistan’da gerçekleştirdiğine benzer bir işgal ile problemi çözebileceğini ve Batı’nın bunu da Gürcistan’da olduğu gibi sineye çekeceğini düşünmüş olmalı ki Ukrayna ile yetinmedi daha güneye, Suriye’ye kadar indi.
RESTE KARŞILIK REST!
Fakat askeri operasyonlar hesaplanamaz maliyetlere gebedir. En önemlisi askeri sahadaki eşsiz başarılar politik ve ekonomik arenada etkisizleştirilebilmektedir. Bunun en iyi örneklerinden birisini Rusya’nın Suriye politikasında görmekteyiz.
Suriye’de duruma müdahale eden Rusya’ya ciddi bir askeri karşılığı kimsenin verebileceğini düşünmüyorum. Rusya, kapasitesine güvenip bütün kontrolü ele almaya kalkışsa bile Rusya’yı askeri anlamda durdurabilecek hiçbir güç yoktur.
Mevcut güçler de olası kayıplar nedeniyle buna girişmez. Rusya yokken bile Suriye’de gerçekçi bir askeri operasyona girişmeyen Batı’dan bunu beklemekse ham hayalden başka bir şey değildir.
RUSYA’NIN PİRUS ZAFERİ
Rusya, Suriye’de başlattığı bu askeri girişiminin Pirus’u olmuştur. Kazandıkça kendini dibe çeken, dünya politikasında gittikçe yalnızlaşan, zaten şüpheli bulunan dostluğuna artık kimsenin kolaylıkla güvenemeyeceği bir ülke Pirus. Türkiye gibi Rusya’nın da artık değerli yalnızlığından başka bir şeyi yoktur.
İran bile Batı ile uzlaşarak muazzam enerji kaynaklarının potansiyel kazancını realize etme yoluna giderken Rusya, enerji satabileceği herkesle kötü olmanın bir yolunu buldu.
Batı sistemi, profesyonel bir şekilde Rusya’nın tek geçim kapısı olan enerji fiyatlarını düşürdü. Birkaç yıl önce varili 100 doların üzerinde satılan petrolün şu anki fiyatı 30-40 dolar aralığında. Rusya’nın bir yandan enerjisini satabileceği ticari ortağı azalırken diğer yandan sattığı ürünün fiyatı akıllı bir şekilde yüzde 60’tan fazla ucuzlatıldı.
Rusya iki yıl önceki geliri elde edebilmek için geçmişte sattığının iki katından fazla enerji mamulleri satmak zorunda. O da satacak birini bulabilirse. Türkiye ile iyice bozulan ilişkiler bu imkanı da tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Geriye bir tek seçenek kalıyor, azalan enerji gelirlerini mantıklı bir şekilde harcamak. Bunun da zaten sınırlı hale gelen kaynakları götürüp Suriye’de çarçur etmemek olduğunu aklı olan herkes bilir.
Rusya, Suriye’deki kısa süreli operasyonu ile bir takım taktik başarılar elde etti zaten. Söylenenlere göre bazı yeni silah teknolojilerini denedi, Suriye’de ömürlük üsler elde etti, imzaladığı anlaşmayla Suriye’nin ebedi garantörü oldu vs. vs. vs.
Önümüzdeki yaz aylarında petrol fiyatındaki düşüşe bağlı olarak doğalgaz fiyatlarının daha da düşeceği konuşulmaktadır. Örneğin iki yıl önce Almanya’ya ihraç edilen Rus doğalgazının birim fiyatı 485 dolar civarında iken şu sıralar 150 dolar seviyeleri konuşulmakta ve bunun daha da düşeceği söylenmektedir.
Para suyunu çekerken Suriye’de ayrı bir masraf kapısı açıp işleri daha da berbat etmenin mantığı nedir ki? Her ne kadar Putin de bizim yöneticiler gibi dış politikayı kişiselliklerle yürütmeye kalksa da Rusya’nın bu durumu kaldıramayacağını gören birilerinin olduğu açık.
Asıl soru şu;
Rusya’nın mevcut gelirleri ve asimetrik ekonomik yapısı daha kaç Pirus Zaferi’ni kaldırabilir?