Upton Sinclair, geçtiğimiz yüzyılın (20. Asır), yani 1900’lerin en etkili romancılarından biridir. Sinclair’in Şikago Mezbahaları adıyla Türkçe’ye çevrilen Jungle adlı romanı yayınlandığında o kadar büyük bir fırtına koparmıştı ki, ABD yönetimi altı ay içinde gıda kanununda reforma gitmek zorunda kalmıştı.
Bu büyük yazarın diğer bir önemli romanı ise Petrol. Kitap, petrolcü bir baba ve oğlu üzerinden ABD petrol sektörünün ve petrolden üretilen enerjiye bağımlı Amerikan tüketim toplumunun tüm yönlerini gözler önüne serer.
Pulitzer ödüllü yazar, Petrol romanında dünya tarihinin gördüğü en büyük finans skandallarından Teapot-Dome Skandalı etrafında petrol endüstrisinin temellerinin atıldığı dönem ile “fırsatlar çağı” makyajıyla gizlenen ve tüketim tutkusu ve aç gözlülüğün hayatın merkezine oturmaya başladığı tüketim toplumunun kuruluş dönemini birlikte anlatır.
Petrol, hem Birinci Dünya Savaşı sonrasında hızla gelişen otomotiv sektörünün biricik yakıt kaynağı olarak, hem de hem savaş sırasında keşfedilen petro-kimya kökenli suni kauçuğun temel girdisi olarak, o tarihten bu yana dünya ekonomisinin refah ve büyüme iddialarının tam merkezinde yer alıyor.
Bir fosil yakıt türü olarak petrolün iklim değişikliğine olumsuz katkıları yüzünden kullanımına ilişkin sınırlandırmalar gündeme gelse de dünya üzerindeki önemi, ürettiği dünyadaki insan yaşamının tehlikeye girmesi riskine paralel olarak henüz azalmadı.
Petrol, dünyanın hem ekonomi hem de siyaset eksenlerinin ana hammaddelerinden birisi olarak dünya politikasındaki yerini koruyor.
Petrolün son aylarda görülen fiyat oynaklıkları ve buna bağlı ABD ve OPEC+ arasında yaşanan günlük üretim kotasını artırma konusundaki gerginliklerin arka planında hep yukarıda özetlemeye çalıştığım durum var.
Büyüme ve endüstriyel üretimin artmasında petrol temel hammaddelerden biri. Böyle olduğu için de fiyatındaki hareketler, hem toplam talebi göstermesi açısından, hem de maliyet enflasyonu riski doğurması açısından dikkatle izleniyor.
Bilindiği gibi petrol, az sayıda ülke tarafından üretilmekte ve toplam petrol talebinin büyük bir kısmı yine az sayıda ülke tarafından yapılmaktadır. Daha açık bir ifadeyle petrol fiyatındaki yükselme büyük ekonomilerde enflasyonda artış tehlikesini doğurmaktadır.
Bundan yaklaşık üç hafta önce İngiltere’den gelen ve 6 Afrika ülkesini kapsayan seyahat yasağıyla petrol fiyatlarının düşmesinin arka planında benzer saikler var.
Güney Afrika’da ortaya çıkan omicron mutant virüsünün yarattığı, dünyanın yeni bir kapanma dönemine gireceği ve toplam talebin yeniden sert bir şekilde düşeceği yönündeki tedirginlik petrol fiyatlarında düşüşe yol açtı.
Okuduğunuz yazının kaleme alındığı gün itibariyle de omicron adı verilen mutasyon geçirmiş Covid-19 virüsünün hızla yayılması ve kullanılan aşıların ve/veya uygulanan dozların yetersiz kalacağı görüşünün ağırlık kazanmasıyla
petrol fiyatlarında yeniden aşağıya yönlü bir hareket izlenmekte…
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) salı günü yayınlanan son aylık raporunda omicron dahil olmak üzere yeni Covid 19 vakalarındaki artışın son günlerini yaşadığımız bu yıl ve 2022 de petrol talebinde beklenen toparlanmayı yavaşlatabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Kasım ayının sonunda FED Başkanı Powell’in ABD senatosunda yaptığı konuşmada Covid-19 vakalarında artışın ve yeni varyantın insanların çalışma isteğini azaltabileceğini dile getirdi. Powell konuşmasının devamında, yeni varyantın, son aylarda görülen iş gücü piyasasındaki iyileşmeyi yavaşlatacağı, istihdamda oluşacak bu durumun ekonomik faaliyetler üzerinde daraltıcı riskler oluşturacağı uyarısında bulundu.
Bir yandan Covid-19 salgınında görülen yeni alevlenme dünya ekonomisinde başlayan toparlanmayı sekteye uğratacak gibi görünür ve bu durumun petrol talebinde bir düşüşe yol açacağı öngörüsüyle petrol fiyatları düşerken, diğer yandan da OPEC+ ülkeleri petrol üretimini kısarak fiyat seviyesini korumaya çalışıyor.
Bu iki eksen, yani pandemi ve arz kısıtları, aralık ayı itibariyle petrol fiyatları üzerinde iki büyük belirleyici etken olarak görünüyor. Dahası yeni yılın ilk aylarında da bu belirleyiciliklerini sürdürecekler gibi duruyor. İçinde bulunduğumuz pandemi konjonktürü de petrolün endüstrisinin kurulduğu zamandan bu yana ilk kez yaşandığı için fiyat analizleri konusunda bir zaafa ve öngörülemezliğe neden oluyor.
Upton Sinclair Petrol romanının başlarında, sanki bu günleri, bu piyasa belirsizliklerini ön görerek söylemiş:
“Asla geriye bakmıyordunuz. Çünkü saatte seksen kilometreyle giderken, sizin için bir tek önünüzdeki şeyler önemliydi ve geçmiş geçmişti. Ya da belki geçenler geçmişti demek daha doğru olur.”
Sanırım 2021 yılını bitirip yeni bir yıla başlamaya hazırlanırken, petrol fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar için bundan daha iyi bir cümle olamazdı.