1. HABERLER

  2. YENİLENEBİLİR

  3. BİYOKÜTLE

  4. Öztürker: Biyogaz tesisleri tarım için de çok önemli

Öztürker: Biyogaz tesisleri tarım için de çok önemli

Enerji Günlüğü - Polres Yenilenebilir Enerji ortağı Ozan Öztürker, biyogaz santrallerinin sadece elektrik üretilen santraller olarak değerlendirilmemesini...

Öztürker: Biyogaz tesisleri tarım için de çok önemli

Enerji Günlüğü - Polres Yenilenebilir Enerji ortağı Ozan Öztürker, biyogaz santrallerinin sadece elektrik üretilen santraller olarak değerlendirilmemesini santrallerin aynı zamanda tarıma katkı sağladığını belirtti.

ICCI 2018’de İşletmeci Bakış Açısı İle Türkiye’de Biyogaz Tesisleri başlıklı sunum yapan Polres Yenilenebilir Enerji ortağı Ozan Öztürker, biyogaz santrallerinin sadece elektrik üretilen santraller olarak değerlendirilmemesini santrallerin aynı zamanda tarıma katkı sağladığını ifade etti ve “Santralin fizibilite raporlarının dikkatle yapılması gerekiyor çünkü kağıt üzerindeki fizibilite raporları tutmayabiliyor” dedi.

“Yatırımcılar, yatırım kararı alırken genel olarak elektrik geliri üzerinden harekete geçiyorlar. Biyogaz baz yükte 8 bin saat çalışıp YEKDEM destekli oldukları için yatırımcılara cazip geliyor. Ayrıca metan gazını engelledikleri için karbondioksit kredilerinden faydalanabiliyor.” diye konuşan Öztürker, “Bu santrallerde 1 MW’lık kurulu güç yılda 8 milyon kilovatsaat elektrik üretebilir. 2 bin saat emre amade yenilenebilir enerji tesisi ile karşılaştırdığımızda aynı üretimi alabilmek için bu tesisin 4 MW kurulu güce sahip olması lazım. Hidro kaynaklı bir tesisin biyogaz tesisinin gelirini yakalaması için 7 MW kurulu güce sahip olması lazım” dedi.

LOJİSTİK MALİYETLERİ DE ÖN PLANDA

Biyogaz tesislerinin sürdürülebilir çevre ve atık yönetimi için son derece önemli olduğunu ifade eden Öztürker şöyle konuştu; “Karbon salımını engelliyor yer altı sularının kirlenmesini ve kokuyu engelliyor. Hammaddemizin kalan kısmından elde ettiğimiz gübreler sürdürülebilir tarım için vazgeçilmez. Her türlü hayvancılık tesisinin biyogaz tesisi ile beraber ele alınması gerekiyor. Türkiye’de sektör hala yeterince büyük değil. Genelde yatırımcının önüne giden fizibilite raporları EPC firmaları tarafından hazırlanıyor. Doğal olarak bu firmaların hazırladığı fizibilite raporları da kendi kapsamları doğrultusunda oluyor ve çok fazla pratikle uyuşmuyor. Atık yönetiminde günlük taşıma işleriçok ciddi bir maliyet oluşturuyor. Hiçbir fizibilite raporunda ben çıktı ile ilgili bir çalışma görmedim. 8 bin saat emre amade çalışma çok güzel görülebiliyor ama 8 bin saat çalışma aynı zamanda ekipman, stok, eleman ve lojistik yönetimi de demek oluyor. Mesela bizim tesisimizden örnek verirsek ben kendimi daha çok lojistik şirketi gibi hissediyorum çünkü şirketimizde hali hazırda 6 kamyon ve 8 adet şoför çalışıyor. Yapılan fizibilite çalışmalarını gerçekçi bulmuyorum çünkü burada hem yatırımı hem de bu yatırımdan geri dönüş alma süreleri daha uzun. Ayrıca gübre senaryosu ilave operasyon ve gider gerektiren bir yatırım. Gübre kalemi yatırımcı açısından çok riskli ve yanıltıcı sonuçlara yol açıyor.”

MEVZUATLAR KONUSUNDA BELİRSİZLİKLER VAR

Mevzuatlar yönünden sorun yaşadıklarını ve yönetmelikler konusunda bakanlıklar arasında bazı belirsizlikler olduğunu söyleyen Öztürker, “Biyogaz santrallerinden Tarım ve Çevre Bakanlıklarının çok ciddi beklentileri var. Yatırımcının izin süreçleri, lisanslama gibi işlemlerde EPDK ve Enerji Bakanlığı’na göre Tarım ve Çevre Bakanlığı işleri daha detaylı ve zor süreçler. Bu süreçlerin ciddi şekilde araştırılması gerekiyor. Tarım ve Çevre Bakanlıklarının üzerinde anlaşamadığı ve ciddi farklar olan yönetmelikler var. Özellikle sıvı biyomnetizasyon tebliği değerlendirmesinde iki bakanlık henüz anlaşabilmiş değil. Aslında burada girdiden sonra dışarıya çıkan sıvı sonuçta petrol ve buna benzer bir ürün değil bu organik bir atık. Biz şu an bunu Ankara Polatlı’da buğday arazilerinde değerlendiriyoruz. Fizibilite raporu ve değerlendirmesi ile teknoloji değerlendirmesinde çok fazla uzman görüşü almak hoşumuza gitmeyebilir ama bu doğru bir metod değil. Danışmanlığı ve uzmanlığı her anlamda devreye sokmakta fayda var. Bunu yapmayan işletmeciler yatırım sonrasında öğrenme sürecinde prosedürlerle karşı karşıya kalıyor. İlk başta ciddiye alınmayan bu gibi konular daha sonra elektrik üretiminizi etkiler hale gelebiliyor bunlara dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Raşit Kırkağaç / Enerji Günlüğü