Enerji Günlüğü - Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü Başkanı Volkan Özdemir, Türkiye’nin gaz piyasalarında uzun dönemli kontratları sürdürmek veya daha liberal bir modeli takip etme konusunda önemli bir karar aşamasında olduğunu söyledi.
Rusya Haberler Ajansı TASS ve Anadolu Ajansı işbirliğiyle İstanbul'da gerçekleştirilen Enerji Uzmanları Toplantısı, İstanbul Ortaköy'de gerçekleştirildi. Rusya ve Türkiye'den uzmanların yer aldığı toplantıda konuşan Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü Başkanı Volkan Özdemir, Türkiye'nin 2020'li yıllarda önemli bir karar aşamasında olduğunu kaydetti. Türkiye’nin LNG kapasitesinin yüzer LNG santralleriyle ciddi derecede arttığına ve bu alandaki yatırımlarla Türkiye’nin gaz piyasalarında dünyanın en büyük altıncı doğal gaz ithalatçısı olarak etkin bir aktör olmaya başladığına dikkati çeken Özdemir, "Burada da temel mesele Türkiye’nin fiyatları nasıl düşüreceği ve 2020’li yıllardan itibaren bitecek uzun dönemli kontratları hangi şartlarda yenileyeceği. Bu da ister istemez bizi şu andaki temel tartışmaya götürüyor ki o da uzun dönemli kontratlar mı sürecek yoksa bunun yerine spot piyasa gaz ticaret merkezlerinde fiyatlanan daha liberal bir model mi takip edilecek? Türkiye’nin konumu açısından burada kendi pozisyonunu belirlerken 2020'li yıllarda önemli bir karar aşamasında olduğunu görüyoruz” ifadesini kullandı.
LNG Mİ BORU HATTI MI?
Doğalgazın dünyadaki birincil enerji tüketim kaynağı olarak arz güvenliğinden muaf tutulamayacağını vurgulayan Özdemir, gaz piyasalarındaki temel trendin artık boru gazı ile LNG projeleri arasındaki rekabetin yansıması olduğunu ifade etti. Özdemir, "Çok fazla LNG projesinden bahsedilmesine rağmen 2020 sonrasında bakıldığında TürkAkım, Kuzey Akım 2 ve Sibirya Gücü boru hattı projeleriyle birlikte aslında Rusya boru gazı konseptine ağırlık veriyor. Bu projelerle birlikte 2020’den sonra 100 milyar metreküp üzerinde bir kapasitenin tekrar piyasaya sunulabileceğini görüyoruz. Yani bir anda LNG projeleri artarken boru gazı hala geçerliliğini ve uluslararası ticarette ağırlığını koruyor” diye konuştu.
UCUZ RUS GAZI İLE REKABET ETMEK ZOR
Uzak mesafeli LNG projelerinin Rus gazıyla rekabet etmesinin çoğu zaman mümkün olmadığının altını çizen Özdemir, "Bu noktada da devreye politika giriyor. Çeşitli ülkeler enerji arz güvenliğini artırmak için bu yola başvuruyorlar, ama özellikle Avrupalı şirketlerle konuştuğunuzda onlar daha ucuz gazı Rusya’dan ithal edebilecekleri için bu ülkeye yöneliyorlar. Nitekim Rus gazının Avrupa piyasasında son 3 yıldır artarak konumunu koruduğunu görüyoruz. Türkiye açısından da bu ikilem biraz daha az, çünkü Türkiye’nin LNG kapasitesi yüzer LNG santralleriyle ciddi derecede arttı." değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKAKIM SADECE TAŞIMACILIĞI KAPSAYAN BİR PROJE
Kamuoyunda gaz ticareti ve taşımacılığının yanlış anlaşıldığını ve bu iki konunun birbirinden ayrılması gerektiğini belirten Özdemir, TürkAkım'ın sadece taşımacılığı kapsayan bir proje olduğunu ve dolayısıyla Türkiye'nin merkez olacağı yönündeki tartışmaların TürkAkım ile ilgisi bulunmadığını vurguladı.
TürkAkım'ın Türkiye'ye ciddi bir stratejik katkısı olduğunu ve Türkiye’nin Ukrayna kaynaklı transit riskinden kurtulduğuna dikkat çeken Özdemir, “TANAP'tan farklı olarak ikinci hattın Bulgaristan üzerinden gideceği görünüyor. Böylece, Türkiye ilk defa Rus gazında nihai kullanıcı konumundan ara kullanıcı konumuna geçecek. Rusya, Türkiye üzerinden azımsanmayacak bir miktarı Avrupa'ya gönderdiğinde iki ülke arasında daha dengeli bir ilişki meydana gelecek." diye konuştu.
TÜRKİYE NE TANAP’I NE DE TÜRKAKIM’I İSTEDİĞİ GİBİ ŞEKİLLENDİREMEDİ
Dolayısıyla projenin Türkiye-Rusya iş birliğini jeostratejik olarak bir üst seviyeye taşıyacağını vurgulayan Özdemir, "Türkiye ne TANAP'ı ne de TürkAkım'ı istediği gibi şekillendiremedi. Burada hem Azerbaycan hem de Rusya ile ortak ticaret şirketi kurarak bir enerji merkezi olmaya çalışmak gerekiyordu ama iyi yönetilemedi." ifadelerini kullandı.
Enerji Günlüğü