1. HABERLER

  2. ELEKTRİK

  3. MMO`nun gözünden TR`nin son enerji fotoğrafı

MMO`nun gözünden TR`nin son enerji fotoğrafı

Enerji Günlüğü - TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) ithal kaynaklara dayalı yatırım projesi stokundan vazgeçilerek yerli ve yenilenebilir kaynaklara...

MMO`nun gözünden TR`nin son enerji fotoğrafı

Enerji Günlüğü - TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) ithal kaynaklara dayalı yatırım projesi stokundan vazgeçilerek yerli ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık verilmesini önerdi.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Komisyonu tarafından hazırlanan Türkiye Enerji Görünümü Raporu Ocak 2015, güncel veriler ışığında Türkiye’nin enerjideki son durumunu değerlendirdi.

MMO Enerji Komisyonu Başkanı Oğuz Türkyılmaz’ın başkanlığında bir ekip tarafından hazırlanan Rapor’da yer alan ifadelere göre 2014, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığın devam ettiği bir yıl oldu.

İTHALAT İKİ YILDIR GERİLESE DE...

Rapora göre, Türkiye’nin enerji maddeleri ithalatının 2013 yılında bir önceki yıla göre gerileyerek 60 milyar dolardan 55.9 milyar dolar seviyesine indi. Bu gerileme, geçtiğimiz yıl da devam etti ve enerji ham maddeleri ithalatı 54.9 milyar dolar oldu. Orta Vadeli Program, 2015–2017 dönemi için yıllık ortalama 60 milyar dolar ithalat bedeli öngörmesine rağmen son aylarda düşen petrol fiyatlarının etkisiyle, 2015 yılında bundan daha düşük tutarda bir ithalat bekleniyor.

DIŞA BAĞIMLILIK LİGİNDE ÜST SIRALARDA

Türkiye’nin ithalatında, petrol ve dolayısıyla doğalgazda yaşanan fiyat düşüşlerine rağmen uzun vadede kalıcı bir gerileme ihtimali düşük görünüyor. TMMOB Maden Mühendisleri Odası’ndan Dr. Nejat Tamzok’un derlediği verilere göre tükettiği enerjinin dörtte üçünü ithal eden Türkiye, enerjide dışa bağımlılığın en yüksek olduğu birkaç ülke arasında yer alıyor. Dünya net enerji ithalatı liginde 11’inci sırada bulunan Türkiye, 2013 yılı net ithalat rakamlarına göre doğal gaz ithalatında dünya beşincisi, petrol ithalatında dünya on üçüncüsü, kömür ithalatında dünya sekizincisi, petrol koku ithalatında dünya dördüncüsü durumunda.

TEDARİKÇİ BAĞIMLILIĞI DA YÜKSEK

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının olumsuz etkilerini katlayacak bir başka faktöre daha dikkat çekiliyor. Bu tespitin gerekçesi ise şu: Türkiye birincil enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 64’ünü toplam 10 ülkeden, yüzde 43’ünü sadece 3 ülkeden ve yüzde 27’sini ise tek bir ülkeden tedarik ediyor.

Enerji arz güvenliği açısından ciddi bir sorun teşkil eden bu tablonun her yıl biraz daha kötüleştiğine dikkat çekiliyor. Rapor’da yer verilen ifadelere göre, yerli kaynak üretiminde ciddi bir atılım yapılamadığı takdirde, söz konusu bağımlılığın önümüzdeki dönemlerde hızla yüzde 80’lerin üzerine çıkması son derece muhtemel. (http://enerjigunlugu.net/petrol-dustu-diye-buyur-muyuz_11892.html)

YERLİ KÖMÜR GERİLEMEDE, İTHALAT ARTIYOR

Türkiye 2013’de 57,5 milyon ton düzeyinde linyit üretimi yaptı. Bu rakam 2000 yılı üretimine göre yüzde 5.5 oranında bir gerilemeye karşılık geliyor. Dönem içerisinde linyit rezervlerinin yaklaşık 2 kat arttırıldığı göz önüne alındığında, linyit üretimindeki bu gerileme son derece dikkat çekici. Kömür üretimindeki gerilemeye karşılık tüketim 2013’de, 2000 yılına göre yüzde 38 arttı. Aradaki fark ise ithalat ile karşılandı. Böyle olunca, 2000 yılında yerli üretimin kömür tüketimini karşılama oranı yüzde 56 düzeyindeyken 2013 yılında bu oran yüzde 48’e kadar geriledi. [ Kaynak: Dr. Nejat Tamzok – Enerji Günlüğü (http://enerjigunlugu.net/enerjide-yerli-kaynak-sorunu-1_11123.html) ]

ELEKTRİĞİN %65’İ İTHAL KAYNAKLARDAN

Elektrik üretiminde doğalgazın payı 2013’te yüzde 43.8 iken geçen yıl yüzde 48.7’e ulaştı. Hidrolik enerjinin payı, yaşanan ciddi kuraklık şartlarında yüzde 35.11 oranında azalmayla yüzde 24,8’den yüzde 16,1’e geriledi. İthal kömürün elektrikteki payı ise yüzde 12.2’den yüzde 14.6’ya yükselmiş durumda. Doğal gaz, ithal kömür ve sıvı yakıtlardan oluşan ithal kaynakların elektrik üretimindeki toplam payı ise 65.1 oldu.

ELEKTRİK YATIRIMLARI NEREYE?

MMO Enerji Komisyoun Üyesi Can Özgiresun’un EPDK verileri üzerinde yaptığı incelemeye göre, yatırım gerçekleşme oranı yüzde 35’in üzerindeki santral yatırımlarının toplam içindeki payı yalnızca yüzde 18.73 seviyesinde. Gerçekleşme oranı yüzde10’un altındaki tesislerin payı ise yüzde 43.41 düzeyinde. Bilgi vermeyenlerle birlikte, lisans alan enerji santral yatırımlarının, üçte ikisine yakın kısmı (yüzde 62,97), henüz yatırıma başlamamış durumda. Bu oranlar, yatırımlarda istenilen hıza ulaşmanın zor olduğunu gösteriyor. Bu arada, EPDK’nın önüne gelmiş başvuru aşamasında 691 proje var. Bunların toplam kurulu gücü de yaklaşık 50 bin MW görünüyor.

YERLİ VE YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR NE DURUMDA?

Elektrik üretimi amacıyla kullanılabilecek güneş enerjisi potansiyelinin henüz binde biri-ikisinin değerlendirilebildiğine işaret edilen raporda “Oysa Türkiye’nin güneşe dayalı yıllık 400 milyar kWh elektrik üretim kapasitesi, 2014’te tükettiğimiz elektriğin bir buçuk katından daha fazla” denildi. Rapora göre, jeotermal potansiyelin henüz beşte biri kullanılırken, biyoyakıt potansiyel ise neredeyse tümüyle atıl vaziyette.

DERELERİ YOK ETMEDEN HES MÜMKÜN

Raporda, Doğu Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yerel halkın karşı çıktığı HES’ler “Küçük dereleri borulara hapsederek doğaya, halka ve yaşama kastetme anlamına gelen yanlış projeler” olarak nitelendirildi. Bu tip projeler bir kenara koyulduğunda Türkiye’nin hidrolik potansiyelinin henüz yüzde 60’ının değerlendirildiği de not edildi. Proje ve yatırım sürecindeki HES projeleri devreye girdiğinde, akıllı bir su yönetimiyle, yılda 100 milyar kWh’den fazla elektrik üretmek mümkün.

GÜNEŞ TÜRKİYE'YE HÂLÂ ÇOK UZAK

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu üyesi Şenol Tunç’un Türkiye’nin birçok yöresinde yaptığı fiziki inceleme ve ölçüm çalışmalarına göre, yaklaşık 11.000 km² alana tesis edilecek GES’ler ile 363 TWH elektrik üretmek, çatı uygulamalarıyla bu rakamı 400 TWH’a çıkarmak mümkün. Tunç, böyle büyük kapasitede potansiyel değerlendirmeyi beklerken, 2015’te izin verilecek GES projelerinin toplamının 600 MW, yeni başvurular için verilen tarihin ise 2015 baharı olduğunu hatırlatarak "2019 hedefi ise 3 000 MW ile sınırlı tutulmuştur. Bu tablo, iktidarın güneş enerjisine ne denli uzak olduğunu ortaya koymaktadır" görüşünü savundu.

NÜKLEERE İHTİYAÇ VAR MI?

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Türkiye Enerji Görünümü Raporu’nda yerli ve yenilebilir kaynaklardan azami ölçüde yararlanmanın hedeflenmediği iddiasına da yer verilirken, hükümetin nükleer santral yatırımlarında ısrar etmesinin yanlış bir politika olduğu görüşüne yer verildi. Raporda, doğaya verdiği zararları asgari düzeyde tutmak şartıyla, kükürt giderme tesisleri, baca gazı arıtma cihazları, AB normlarında çalışacak filtrelerle ve hava soğutmalı sistemlerle kurulacak.

İNŞA HALİNDEKİ SANTRALLER

MMO Enerji Komisyonu’na göre, proje ya da inşa halindeki santrallere ilişkin veriler, verilen lisansların çokluğuyla övünmek yerine bu kadar çok projeye ihtiyaç olup olmadığı ve gerçekleşmelerin neden bu denli düşük düzeyde olduğu üzerinde düşünmeyi gerektiriyor. Komisyon, sağlıklı bir planlama yapabilmek için, yatırıma başlamamış, ÇED uygun belgesi alamamış, toplumsal maliyetleri faydalarından daha fazla olan ve bölge halkının istemediği projelerin iptalinin sağlanmasını önerdi.

İLERLEMEYEN YATIRIMLARA LİSANS İPTALİ DOĞRU

Rapor’da, TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın, tamamlanmamış ya da başlanmamış yatırımlara verilen lisansların iptaliyle ilgili resmi yaklaşımı da şöyle özetlendi: “Bu konuda yıllardır vurguladığımız gerçeklerin; EPDK tarafından nihayet farkına varılması ve lisans süreleri içinde yatırıma yönelmeye başlamayan bazı projelerin lisanslarının iptallerine başlanılması olumludur. Ancak kısa bir süre sonra bu uygulama durdurulmuş ve gerekçeleri üzerine kamuoyuna herhangi bir bilgi verilmemiştir."

EPDK'NIN ÖNÜNDE 81 BİN MW'LİK KUYRUK VAR

MMO’nun Türkiye’nin Enerji Görünümü Ocak 2015 Raporu’a göre, 4 Kasım 2014 itibariyle, EPDK’nın önünde başvuru aşamasında olan ve kurulu güç toplamları 49.5 bin MW’ya ulaşan 691 adet santral projesi var. bunlardan 31.6 bin MW kurulu gücündeki 244 adet santral projesi ise inceleme-değerlendirme safhasında. Toplam 81 bin MW kapasitedekki proje elektrik üretim lisansı almak için bekliyor. Hidrolik, rüzgar ve jeotermal kaynaklara dayalı 15 bin MW Kurulu güçte 244 adet projenin başvuruları uygun bulundu ve istenilen belgeleri tamamladıklarında bunlar da lisanslanacak.

PROJE STOKU LİBERAL PİYASADA NEREYE GİDER?

MMO Türkiye’nin Enerji Görünümü Raporu, Türkiye’de elektrik alanındaki mevcut proje stokunun liberal piyasa şartları altında ne ölçüde gerçekleştirilebileceğini de sorguluyor. Rapor’da ETKB Enerji İşleri Eski Genel Müdürü Elektrik-Elektronik yüksek Mühendisi Budak Dilli’nin bu konudaki ayrıntılı değerlendirmelerine yer veriliyor. Dilli’nin değerlendirmelerinin sonuç bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

"... 2015-2020 arasında mevcut proje stokundan ancak 10.000-15.000 MW'lık (yenilenebilirler dahil) bir bölümünün gerçekleştirilebileceği, geri kalan ve miktarı on binlerce MW olarak ifade edilen kısmından büyük ölçüde vazgeçileceği, bir kısmının da erteleneceği söylenebilir."

İZLENEN POLİTİKALAR BAĞIMLILIĞI AZALTIR MI?

MMO Enerji Komisyonu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, ithal kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların bu denli yüksek kullanımının, önümüzdeki yıllarda karbon salımlarına yönelik cezai ekonomik yaptırımlara yol açabileceğine işaret ederken, raporun ilgili bölümünde şöyle denildi: "Siyasi iktidar, bir yandan dış ticaret açığının en büyük sorumlusu olarak enerji girdilerini gösterse de, izlediği politikalarla bu faturayı katlayacak adımlar atarak; enerji girdileri fiyatlarında yaşanabilecek artışların da olumsuz etkisi ile, enerji girdileri ithalatının çok daha artmasına neden olabilecektir."

YERLİ VE YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR NE DURUMDA?

Elektrik üretimi amacıyla kullanılabilecek güneş enerjisi potansiyelinin henüz binde biri-ikisinin değerlendirilebildiğine işaret edilen raporda “Oysa Türkiye’nin güneşe dayalı yıllık 400 milyar kWh elektrik üretim kapasitesi, 2014’te tükettiğimiz elektriğin bir buçuk katından daha fazla” denildi. Türkiye’de devredeki rüzgar santrallarının, kurulabilecek kapasitenin yalnızca yüzde 7.6’sı düzeyinde olduğu vurgulanırken, “Yatırım aşamasındaki tüm projeler devreye girdiğinde bile, rüzgar potansiyelinin dörtte üçü hala atıl ve değerlendirmeyi bekliyor olacaktır” denildi. Raporda, jeotermal potansiyelin henüz beşte birinin kullanıldığı biyoyakıt potansiyelin ise neredeyse tümüyle atıl vaziyette olduğu vurgulandı.

DOĞALGAZIN PAYI AZALTILABİLİR Mİ?

Raporda, yeni doğal gaz santral projelerinin yalnızca yarısının gerçekleşmesi halinde bile, gaz santrallarının toplam kurulu gücünün 30.000 MW’a ulaşılabileceğine dikkat çekiliyor. Bu durumda gaz yakıtlı santralların gereksineceği yıllık gaz ihtiyacının ise yaklaşık 40 milyar m3’ü aşabileceğine işaret ediliyor. Rapor, doğal gaza dayalı hiçbir yeni projeye lisans verilmemesi ve lisanslı projelerin yalnızca gerçekleşme oranı yüzde 10’un üzerinde olanların devreye girmesi halinde bile doğal gaz santrallarının kurulu güçleri toplamının 26.790 MW’a ulaşabileceği aktarılıyor. Bu durumda gazın elektrik üretimindeki payının azaltılamayacağı belirtilirken, "Strateji Belgesinde öngörüldüğü gibi,2019’da on puanlık bir düşüşle, elektrik üretimi içinde doğal gazın payını % 38’e düşürmek, izlenen politikalarla olası görünmemektedir" deniliyor.

ÖNERİLER...

TMMOB Makine Mühendisleri Odası'nın sektöre ilişkin önerileri de yer aldı. Bu önerilerden bazıları özetle şöyle:

- Enerji üretiminde ağırlık; yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmeli.

- Enerji strateji, politika ve önceliklerin tartışılıp yeniden belirleneceği, toplumun tüm kesimlerinin görüşlerini ifade edebileceği, geniş katılımlı bir “Ulusal Enerji Platformu” oluşturulmalı.

- ETKB bünyesinde bir “Ulusal Enerji Strateji Merkezi” kurulmalı. Bu merkezde enerji yatırımlarına yön verecek enerji arz talep projeksiyonları; beş ve on yıllık vadelerle, 5, 10, 20, 30, 40 yıllık dönemler için yapılmalı.

- ETKB güçlendirilmeli, uzman ve liyakatli kadrolar istihdam etmeli. Güçlü bir ETKB’nin, ülke çıkarlarına uygun politikalar geliştirmesi ve uygulaması sağlanmalı.

- Bundan sonra izlenmesi gereken politikanın sloganı “talebin yönetilmesi ve önce enerji verimliliği için yatırım yapılması, bu yatırımlarla sağlanan tasarruflar yeterli olmaz ise, yeni enerji üretim tesisi yatırımı” olmalı.

- Görece düşük katma değerli ama enerji yoğun sanayi sektörleri (çimento, seramik, ark ocaklı demir demir-çelik vb.) yerine enerji tüketimi düşük, yaratacağı katma değeri yüksek ileri teknolojili sanayi dallarının gelişimine ağırlık verilmeli.

- Elektrik üretiminde fosil yakıtların payını arttırmayı öngören politika ve uygulamalardan vazgeçilmeli, stratejik ve kurumsal öncelik ve destekler, yenilenebilir kaynaklara verilmeli.

- ETKB ve EPDK, lisans/ruhsat/izin verecekleri tesislerin topluma faydalarının maliyetlerinden çok olduğundan emin olmalı.

- Doğal ve toplumsal çevreye etkisi kabul edilebilir sınırlardaki, teknik, finansal ve kurumsal açılardan yapılabilir, ülke ekonomisine faydası maliyetinden daha yüksek olan projelere lisans verilmeli.

- Gerze’deki termik santral, Sinop ve Akkuyu’daki nükleer santral, Doğu Karadeniz’deki, Dersim’deki, Alakır’daki projeler; Türkiye’nin dört bir yanındaki birçok HES projesi gibi, plansız, çevre ve toplumla uyumsuz yatırım alanlarında yaşayan halkın istemediği projelerden vazgeçilmeli.

- Kamu kurumlarını küçültme, işlevsizleştirme, serbestleştirme, özelleştirme amaçlı politika ve uygulamalar son bulmalı; mevcut kamu kuruluşları etkinleştirilmeli ve güçlendirilmeli.

- BOTAŞ ve TPAO, Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Kurumu bünyesinde; EÜAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ, TETAŞ, eskiden olduğu gibi Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bünyesinde birleştirilmeli.

- Hane halkı geliri belirli bir düzeyin altında kalan ailelere, ayda 250 kWh, yılda 3000 kWh elektrik ve yılda 1500 m3 doğal gaz bedelsiz sağlanmalı.

- Enerji girdileri ve ürünlerindeki yüksek vergiler düşürülmeli, TRT payı ile artık doğrudan Maliye’ye aktarılan Enerji Fonu kaldırılmalı.