Çevreyi ve soluduğumuz havayı kirleten enerji yatırımları yerine alternatifleri dünyada olduğu gibi bizde de giderek daha çok öne çıkıyor.
Bu çerçevede 2017 yılında yapılan 1000’er MW’lik rüzgar ve güneş yenilenebilir kaynak alanı (YEKA) ihalelerinin devamı da gelecekti. Ama sektörden gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda bu kez 1000’er MW yerine küçük ölçekli, mini YEKA ihaleleri açılması görüşü benimsendi.
Sektör şimdi bu ihalelerin açılmasını bekliyor.
Ancak ihaleler için resmen açıklanmış ya da sektörün görüş ve önerilerine açılmış bir şartname örneği yok.
Niye? Bilmiyoruz.
Ama kulislerde dolaşan örnekler var.
Bizce şartname meselesini resmen tartışmaya ve önerilere açmadan ilerlemek çok sağlıklı bir yaklaşımın ürünü değil.
Yani şimdi ihaleyi açacak kamu otoritesi şunu mu demek istiyor:
Biz sektörün ihtiyacını ve nasıl bir şartname ile yürümek gerektiğini iyi biliyoruz. Yüksek talep gelecek zaten.
Eğer böyle düşünülüyorsa gerçekten sağlıklı ilerlemek kolay olmaz.
Neden mi? Anlatmaya çalışalım.
Hadi diyelim ihaleye girmeyi düşünebilecek hevesli yatırımcı adaylarına ya da sektördeki ekipman ve proje geliştirici/uygulayıcılara sormadınız, bari bankalara bir sorsaydınız fena mı olurdu?
Şimdi siz ihaleyi kazanıp lisans verilecek oyuncuların bu yatırımları finanse ettirmek için bankaların kapısına gittiğinde neyle karşılaşacaklarını biliyor musunuz?
Basit bir örnek verelim.
İhaleyi alacak oyuncuya EPDK’nın vereceği ön lisansın süresi 24 ay. Diyelim ki bu dönemde inşaat tamamlanamadı, lisans süresi uzatılabilir ama ihale şartnamesindeki süreyi uzatamazsınız. Ve şartnamede inşaatın geciktiği her bir gün için binlerce dolarlık ceza işleyecek.
Üç ayda 500-600 bin dolarlık ceza demektir bu.
Yani yatırımı kredilendirenler açısından bu riskin teminat altına alınmasısı şart. Yani ya faiz yükselecek ya da ek teminatlar istenecek yatırımcıdan. Aksi takdirde bankalar bu ihaleleri kazanan projeleri finanse etmeye yanaşmaz.
Bu durumda al başına belayı. Onlarca proje sahibi ile tek tek şartnamelerin gözden geçirilmesi için yeniden masa başına oturmayı göze mi alıyor kamu otoritesi?
Zor bu işler zor. Yürünecek yola daha şimdiden bariyer koymak değil de nedir bu?