Duymuşsunuzdur, Türkiye`de yürütülen bir Milli Rüzgar Türbini Projesi var, kısa adıyla MİLRES...
Kamu kurum ve kuruluşlarının desteğiyle yürütülüyor, üniversiteler de işin içinde. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık söyledi, 3.5 yıl önce başlamış... Aslına bakarsanız, bu konu 2006 yılından bu yana gündemde. O tarihten bugüne bu konuda çeşitli açıklamalar ve girişimler yapıldı. Yine de Bakan Işık`ın söylediğini kabul ederek ilerleyelim...
Peki hangi aşamada bu MİLRES projesi?
Açıklamalara bakılırsa önümüzdeki günlerde bir kule dikilecek ve tepesine de yerli türbinin bir prototipi monte edilecek.
Ne kadar heyecan verici değil mi? Ama üzülerek söylüyorum, alınan bir arpa boyu yol...
Nedenine gelince...
Şimdi, herhangi bir ürünü geliştirip tasarlayıp prototipini üretmekle bitmiyor iş... Bunu ticarileştirip üretime geçirmelisiniz. Aksi takdirde yaptığınız bütün harcamalar çöpe gidecektir. Verilecek ve verilmiş emeklere de yazık olur...
Nasıl mı? Şöyle...
Hiç bir finansör, hedeflenen miktarda elektriği üreteceğinden emin olmadığı bir rüzgâr santrali projesine para koymaz.
Üretimi kim garanti edecek peki? Türbinin kendisi. İyi de, nasıl? Üretici firmanın sahip olacağı uluslararası sertifikalarla.
Peki MİLRES’in üreteceği prototip rüzgar türbini uluslararası standartları karşılıyor mu? Maalesef hayır.
MİLRES türbininin uluslararası standartta üretildiğini ortaya koyabilmek en az birkaç yıllık bir deneme, test, kontrol ve onay süreci gerektiriyor.
Bu da demektir ki, Türkiye`nin rüzgârı en az 3-4 yıl daha MİLRES olmadan esecek. Harcanan emeği asla küçümseyemem ama maalesef durum bu.
Yine de moral bozmayalım. İyi şeyler de var.
Önce şunu söyleyelim. Türkiye`de son 7-8 yılda yerli türbin geliştirmek için en az 10 firma çalışma yürüttü. Ama çoğu nefesi yetmediği için ya tamamen vazgeçti ya da projeyi askıya aldı.
Ama sonuca ulaşabilenler de var. İşte bunlardan biri de Northel Enerji. Cem Yalçın’ın liderliğindeki ortalama 45 kişilik bir Ar-Ge ekibi 8 yıldan bu yana yerli rüzgâr türbini için faaliyet yürütüyor.
Geldikleri nokta şu: Tasarımıyla, dizaynıyla, yazılımıyla yüzde 100 yerli rüzgar türbini geliştirdiler. Geliştirmekle kalmayıp üretmeyi de başardılar. Hem de Türk Lloydu ile yürütülen 2.5-3 yıllık çalışmalar sonucunda uluslararası standartta olduğunu da belgeleyerek.
Üstelik, bu türbin (Vira) şebekeye bağlanıp elektrik vermeye de başladı. Hatta ABD ve bazı Latin Amerika ülkelerinden sipariş bile aldı.
Ne güzel değil mi? Evet, güzel güzel olmasına da, bundan hepimizin bir ders alması gerekmiyor mu?
Şimdi 55 milyon dolarlık harcamayla henüz prototipi bile ortaya koyulamamış MİLRES türbini milli oluyor da, 20 milyon TL harcamayla üretilen Vira niye milli olmuyor? Bir türbinin milli olması için ille de adının başına MİL koymanız mı gerekiyor?
Ya da şöyle...
Belki de sorun bizim kullandığımız kavramlardadır. Yani biz bu RES`in başına MİL yerine YE koysak daha doğru olur. Projeye de MİLRES yerine yerli rüzgar türbinini ifade eden YERES diyebiliriz.
Tamam, siz istiyorsanız yine de projeye MİLRES demeye devam edin ve tamamlanması için elinizden gelen desteği verin. Ama derdiniz kimin yaptığı değil, ne oranda yerli ve ne ölçüde uluslararası standartları taşıdığı olmalı...
Hani yabancı menşei`li teknolojik ürünlere hayranlığımızı ifade eden bir laf vardır bizde: Adamlar yapmış!
Bu durumda Northel Enerji`nin şöyle desek yanlış olmaz: Cem yapmış!
Sözüm tüm ilgilileredir: Geliştirilen ürüne yerli türbin demek için ille de devletin kasasından milyonlarca dolar nakit para harcaması gerekmiyor. Bu işe heyecanla girip ortaya somut ürün çıkarmış girişimcilerin önünü açın. Yani Cemgiller`in çoğalması için vereceğiniz en iyi destek budur!
Mehmet KARA
YAZARLAR
Mehmet KARA
- Milli RES mi yerli RES mi?
Önceki ve Sonraki Yazılar