Konutlarda yenilenebilir enerji kullanımının sanayide, ticari binalarda veya arazide kullanıma göre ciddi farklılığı var. Bu yüzden ilgili mevzuatın bu farklılıklar düşünülerek gayet basit olarak düzenlenmesi gerekiyor.
Konutlarda yaşayan bireyler, ne tesislerinde bu konuda uzman istihdam edebilirler, ne de bu alanda yatırımcı sayılırlar. Dolayısıyla kullandıkları sistemin detayları hakkında çok fazla bilgi sahibi olamayabilirler. Bu nedenle, memleket için zaruri olan yenilenebilir enerjiye geçişin konutlarda da yaygınlaşması için; devletin mevzuatı basitleştirmesi, talep edilen izin ve belgeleri azaltması ve de bu tarz kullanıcılara daha fazla teknik destek vermesi gerekiyor.
Yıllardır bu beklentilerle yaşamamıza rağmen, geldiğimiz noktada küçük kurulumlarla ilgili hâlâ ciddi zorluklar yaşıyoruz. Peki ne gibi zorluklar bunlar? Sırasıyla anlatmaya çalışalım…
YASAL ZORLUKLAR
Önce mevzuata ilişkin sorunlara bakalım. Bir kere, bütün lisanssız elektrik üretim projeleri ciddi belge ve izin süreçlerine tabi tutuluyor. Bu durum, ciddi bir zaman kaybına ve maddi külfete sebep oluyor.
Zaman kaybı, büyük yatırımlar için de ciddi sorun oluşturmasına rağmen, yapılan harcamalar nispeten karşılanabilir düzeydedir - ki bu kadar çok projenin ortaya çıkması da zaten bunun bir göstergesidir.
Çatı tipi evsel projeler başta olmak üzere küçük ölçekli yatırımlarda ise uyulması gereken kurallarla işletilen süreçlerin zaman kaybına yol açmasının yanında, yapılan harcamalar da oldukça yüksek oluyor. Mevzuat içerisinde yer alan TEDAŞ proje maliyeti, özellikle küçük sistemlerde tesis maliyeti kadar tutabiliyor.
Bu sene Ağustos ayında TEDAŞ tarafından alınan bir kararla 30 kW ve altındaki proje başvuruları TEDAŞ Merkez yerine ilgili Bölge Koordinatörlüklerince yapılıyor olsa da, zaman açısından belki (!) faydası olabilecek bu değişikliğin maliyetlere pek katkısı olmayabilir. Ayrıca, ilgili bölgelerde yeterli sayıda uzman bulunup bulunmadığı ve bu uzmanların belli bir süre bu mekanizmaya alışmaları gerektiğini unutmayalım. Bu da yeni bir zaman kaybına yol açabilecektir. Özellikle de başvuruların fazla olduğu bölgelerde!
EPC FİRMALARI
Küçük ölçekli lisanssız elektrik üretimi projeleri için bir diğer sıkıntı da, özellikle yatırım amaçlı 1 MW’lık başvuruların çokluğu nedeniyle lisanssız sektörünün ulaştığı inanılmaz büyüklükten dolayı, ülkemizdeki mevcut EPC firmalarının pek çoğunun küçük projelere artık pek ilgi göstermemesi… Düne kadar 10 kW’lık bir proje bile ülkemizin en büyük EPC firmaları için büyük ve yarışılacak bir proje iken, şimdilerde burun kıvırdıkları bir güç skalası haline geldi. Bu noktada da küçük projeler yerel ve bazen de bilgisiz firmaların odağına girer oldu. Bu da, özellikle konutlarda ileride önemli sorunlar oluşturabilir.
RUHSAT SIKINTISI
Çatılarda yenilenebilir enerjinin önündeki engellerden biri de, ülkemizin genel sıkıntılarından biri olan yapılardaki imar, iskan, ruhsat eksikliğinden dolayı, projelerin yasal izinlerini alamayarak kuruluma geçememeleri olabilir. Kimse izinsiz binalara izin verin demez elbette ama, binaların -doğru ya da yanlış- yasal sıkıntılarının yenilenebilir enerjinin kullanımını sınırlayıcı bir etkisinin olması pek de mantıklı değil…
FİNANSMAN
Benzer şekilde nasıl EPC firmaları küçük projelere ilgi duymuyorsa, finansçılar da küçük projeler yerine büyük projelere ağırlık veriyor. Bu yüzden maliyetli denebilecek enerji üretim sistemleri için kredi olanakları iyice daralıyor. TURSEFF gibi çeşitli finansman mekanizmaları olsa da, görünen o ki halk bazında bilinirlikleri pek fazla değil.
RESMİ SATIN ALMA FİYATI
Pek çok ülkede devletin küçük kurulumlardan üretilen elektriğe vermiş olduğu satın alma fiyatı, büyük sistemlerden üretilene göre daha fazla olsa da, ülkemizde 1 kW ile 1 MW arasında fark yok. Bu da ölçek ekonomisinden dolayı USD/watt kurulum maliyeti daha fazla olan küçük tüketicilerin belini büken bir diğer etken olarak karşımıza çıkıyor.
YAZARLAR
Mürşat ÖZKAYA
- Lisanssız elektrik evlere uğramıyor!
Önceki ve Sonraki Yazılar