Türkiye`de son zamanlarda lisansız güneş enerjisi alanında adeta yatırım furyası varmış gibi bir algı oluştu.
Ancak bu konuda yaşanan bazı gelişmeler, sektör açısından ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Nedenini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.
Ülkenin pek çok yerinde, güneşten lisanssız elektrik üretimi için gereken, şebekeye bağlanma kapasiteleri dolmuş durumda.
Ancak elektrik üretimine geçirilebilen tesis sayısı hâlen iki elin parmaklarıyla sayılabilecek durumda. Peki, bu dönemde açıklanan tüm bağlanma kapasitesi dolmuşken, neden ortada üretime geçmiş ciddi bir kapasite yok?
İşte en başta sözünü ettiğimiz sektörün önündeki ciddi sorunun ne olduğu, bu soruya vereceğimiz cevapta gizli.
Şu sıralarda, eski tabirle tellalar yine iş başında. Dağıtım şirketlerinden 1 MWp`lik ön onayı alıp kısa vadede para kazanma derdine girenler var.
Ön onaylarını piyasada kiralamak veya üçüncü şâhıslara satmak için piyasada dosyalar dolaşıyor. Ve bunlardan kimileri, daha şimdiden komisyoncuların ellerine bile düşmüşler.
Peki diyelim ki herkes proje geliştirip satabilir ve buna diyecek bir sözümüz olamaz. Öyleyse bu durumda, satılığa çıkarılmış projelerin ne ölçüde sağlıklı olduğuna bakalım.
Sadece bizzat gördüğüm dosyalarda gördüğümüz kadarıyla, ortadaki projelerin çoğunda içine koyulan kârlılık hesapları inandırıcılıktan uzak. Yüzde 100 satış ile 5-6 yılda kâra geçeceği iddiasındalar.
Bize öyle geliyor ki, bu tür hayali rakamlarla bazı uyanıklar, karşısındaki hevesli yatırımcıyı kandırıp kısa vadede para kazanmak istiyor.
Hatta dosyalardan birinde yıllık beklenen üretim 1.9 milyon kWh (hem de tracker sistemiyle değil, standart bir sistemle) olarak gösterilmişti.
Kârlılık hesaplamalarının önemli kalemlerinden biri olan nakil hattı kullanım bedelli, en yakın TEDAŞ hattına kadarki hattın kurulum maliyeti ve personel masrafları bile hesaplamalarda yok.
Gelelim esas konumuza... Güneş enerjisi yatırımı ne kadar kârlı? İlk on yıl devlet kWh başına bu sisteme 13.3 sent (dolar/sent) artı, kurulumdaki payına göre değişecek şekilde yerli katkı payı veriyor.
Yüzde 100 devlete satış yapılması halinde, böyle bir sistem dış finansmansız kendini 7-8 yılda amorti edebiliyor. Yalnız çoğu yatırımcı bunu dış finansmanla yaptığından amortisman süresi 10 yıla kadar çıkabilir. Yani tesisi kurduktan sonraki ilk 10 yılı böyle kapatmış oluyoruz.
Sistemlerin ömrü 25 yıl diye lanse ediliyor ama bunun ne ölçüde doğru olduğunu henüz gören yok. Çünkü ortada bu süreyi doldurmuş tesis yok. Diyelim ki ilk 10 yılda her şey yolunda gitti kazandığımız parayla, sistemin maliyetini ödedik. Daha sonrasında ise kâra dönmeyi hedefliyoruz.
İlk 10 yıl devletten çok güzel, kWh başına 13.3 cent, artı yerli katkı payı aldık. 11`inci yıla gelinçe devlet desteğini çekiyor ve serbest piyasada elektriğimizi satmak mecburiyetinde kalıyoruz.
Halen yürürlükteki mevzuata göre lisansız elektrik üreticileri bunu yapamıyor. Mevcut yasa ve yönetmenlik o yıllar içinde değişmesse o zaman yatırımcılar ayvayı yer. Tabii 10 yıl uzun zaman. Devlet inşallah o 10 yıl içinde lisanssız üretim tesislerinden üçüncü şahıslara elektrik satışına izin verir ve vermeli.
Peki beklediğimiz gibi bu izin verildi. Yatırımın 10`uncu yılından sonra işletmeciler ürettiği elektriği kime satacak? O zaman kurulacak enerji borsasında elektriğimizi satmak için caba göstermemiz gerekecek. Orada karşımıza uçuz elektrik üreten rüzgâr ve hidroelektrikçiler karşımıza çıkacak.
Halen bu tip tesisler ürettiği elektriğe devletten kWh başına 7.3 dolar sent artı yerli katkı payı alıyorlar. Rüzgar ve hidroelektrik santrali işletmecileri, ürettikleri elektriği enerji borsasında kWh başına 6-7 dolar cent seviyesinde rahat rahat satabilirler ve kâr ederler. O zaman güneşçilerin de bu rakiplerle rekabet edebilmek için fiyatlarını en azından bu seviyelere düşürmeleri gerekecek.
Tüm bunları anlattıktan sorna soruyorum: Yüzde 100 satış yapmak isteyen lisansız güneş enerjisi yatırımının, girişimciye finansal olarak ne getirisi olacak? İşletmeci, 10 yıl devletten paramı alırım sonra sistemimi komple başkasına satarım diye düşünüyorsa bunu daha en baştan kafasından silsin.
Peki neden? Bir kere 10 yıl sonra teknoloji o kadar gelişmiş olacak ki, şimdiki paneller çoktan çöplüğü boylamış olacak. Yeni teknmolojiyle kurulacak tesislerle hem daha yüksek üretim yapılabilecek hem de fiyatlar çok aşağıya inmiş olacak.
Yazıya nokta koymadan, iki önemli konuyu da kısaca ifade etmek istiyorum. Birincisi, bu tellaların sayesinde esas yatırım yapmak isteyen işletmecilerin yolları kesilmiş oluyor (hatlar dolduğu için). Bu yüzden, ciddi yatırımcıların yolunu açmak için devletin burada teminat gibi bir mekanizma koyması bana göre yararlı olabilir.
Ve ikincisi... Güneş enerjisinden üreteceği elektriğin çoğunu kendisi kullanacak yatırımcıları, bu yazıda anlattıklarımızın dışında tutuyorum. Onlar zaten en baştan kârlı. Bu tip yatırımcıların ellerinden öperim...
YAZARLAR
Hasan YİĞİT
- Lisansız güneş yatırımı nereye?
Önceki ve Sonraki Yazılar