Enerji Günlüğü - Ankara Üniversitesi Emekli Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Bilsay Kuruç, enerjinin bir insan hakkı ve toplumsal hak olduğunu ve rant getirecek projeler yerine ulusal ölçekte bir planlama yapılması gerektiğini söyledi.
Ankara Üniversitesi Emekli Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Bilsay Kuruç, hazırlıkları ve organizasyonu Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından yapılan Adana’daki TMMOB 11. Enerji Sempozyumu kapsamındaki “Enerjide Planlama Uygulama ve Sonuçları” başlıklı oturumda konuştu.
Kuruç, “Bugünkü ekonomik ve siyasal model bir bütünlüğe sahiptir ve bir planlama yoktur. Projeler vardır ve bunlar rant getirir. Yarın öbür gün rant getiren bu kez yenilenebilir enerji projeleri olabilir. O noktaya geldiğinizde cıvıl cıvıl ortam fakat cari açığınız yüksek, dış borcunuz arttıkça artıyor. Neyle karşılayacaksınız? Ülke topraklarınızın bazı kısımlarını vereceksiniz. Eğer bunu öğrenmemişsek, burada planlamayı bırakalım. Enerji sağlık ve barında gibi bir insan hakkı. Ancak enerji aynı zamanda toplumsal bir hak. Planlama ise yerel ölçekte yapılamaz, ülke çapında yapılmalı. Bunun fiyatlandırması da mutlaka bir toplum kararı ve kabulü olması gereken planlamaya göre olacaktır. Plan bir kenarda birtakım aklıevvellerin yaptığı bir iş olarak algılanamaz. 21. yüzyıla taşımak istiyorsak bu planlama kolay değildir. Planlama zor bir çözümdür.” İfadesini kullandı.
“ÖZELLEŞTİRMENİN BEDELİNİ TOPLUM OLARAK ÖDÜYORUZ”
Meselenin rantlar meselesi olduğunu ve özel sektörün bugün sahip oldukları enerji tesislerinden sonra bu alanı kolay kolay bırakmak istemeyeceklerini kaydeden Kuruç, “Kömür santrallerini niye seviyorlar? Maliyet ve karı siz benden iyi biliyorsunuz. Özel sektör toplum için bir optimizasyon yapmaz, şirket kendisi için optimizasyon yapar. Daima kar marjinal maliyetten daima yüksek olacaktır. Fiyatın içinde rantlar vardır. Rantlar siyaset kanalıyla dağıtılıyor. Bütün ihalelerde açık veya kapalı rantlardan bahsediyoruz. Özelleştirmenin bedelini toplum olarak ödüyoruz. Buradan çıktık. Bütün gecede enerji kaynakları değişti. Bütün termik santraller sıfıra indi, yarın tamamen yenilenebilir kaynaklarla enerji üretmeye başladık. Bunun yüzde kaçı yerli? Makina ekipmanın yüzde kaçı yerli üretiliyor. Bu bir gecelik tabloyu 10 yıla yayalım. Sonuç ne olacak, yüzde 99 dışa bağımlı olacak. Bunun bedeli ne? Ne kötülüğü var? Cari açığımız yüzde 10’dan aşağıya düşmeyecek. Dış borcumuz sistemi özel sektörün tayin edici ağırlığına emanet ettiğiniz için arttıkça artacak. Çünkü içinde bulunduğumuz model mutlaka dış borçla işler. Kapitalizm borçlandırarak çalışır. Siz yenilenebilir enerjinin argesini yapabileceğinize inanabiliyor musunuz? Var mı tasarımınız? Verirler mi size. Size dışarıdan tasarım veren, bugüne kadar ekipmanlarını satmış olanlar size verirler mi? Size sattıkları rüzgar türbinlerinin teknolojisini verirler mi?” dedi.
Enerji Günlüğü