Türkiye`de acayip şeyler oluyor. Bunlardan biri de bütün bir toplumdan, olmayacak duaya amin demesini istemek.
Konumuz, elektrik faturalarında yer alan kayıp-kaçak bedellerinin kaldırılması, geçmişte alınan bedellerin ise abonelere iadesi yönündeki Yargıtay kararı...
Lafı dolandırmadan söyleyeceğim: Bu, yanlış bir karar! Çünkü hayatın genel akışına aykırı...
Şimdi bunu biraz açalım. Ödediğimiz elektrik faturalarında çeşitli kalemler var. Sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak bedeli, reaktif güç bedeli, tüketim bedeli, TRT payı vs. Ve en altta da ödenecek tutar yazıyor. Aslında tüketiciyi ilgilendiren kısım da bu “ödenecek tutar”dan başka bir şey değil.
Peki sorun nerede o zaman? Tüketici neden diğer kalemlere bakmasa da olur? Ve nedir hayatın akışına ters olan? Faturadaki kalemlere bakarak bunu anlatmak kolay değil.
Daha kolay bir yöntem bulmalıyız... Siz de birer tane bulabilirsiniz ama benimki şu: Portakal hesabı yöntemi.
Manav tezgahındaki "Finike portakalı" ile ilerleyelim. Şimdi, Finike’deki Turunçova kasabasından aldım 100 tane, İstanbul`a getirdim 80 tane. Peki 20`si nereye gitti?
Anlatalım. Turunçova`daki ağaçlardan toplanan 100 portakal Kumluca Hali`nde kamyonlara yüklenirken 3`ü ezilip telef oldu. Kamyon yola çıktı. Afyon ve Kütahya civarında aşırı soğuk yüzünden beş portakal buz tuttu, çöpe gitti. Şoförlerimiz Bilecik Osmaneli yakınlarındaki bir kamyoncu lokantasında yemek yerken, kasalardan birini açan hırsızlar 12 portakalı yürüttü.
Bu durumda, Bayrampaşa Hali`nde satışa sunulan portakalın sayısı 80. Etiketin üzerinde de 2 TL yazıyor.
Şişli’den gelen manav soruyor: Söyle bakalım kabzımal abi, bu 2 TL`nin içinde hırsızın çaldığı 12 portakalın payı ne? Kumluca Hali`nde ezilen yüzde 3`lük bölümün payı kaç lira? Kütahya civarındaki aşırı soğuklardan telef olan yüzde 5`lik kısmın payı ne kadar? Bunları fiyattan düş ve bana son rakamı söyle...
Manavın ya da satın alma müdürünün bunları söyleyebileceğini aklınız kesiyor mu? Kesemez, çünkü böylesi bir ihtimal, hayatın akışına ters!
Bir manav olsa olsa şöyle düşünebilir: Kabzımala ödeyeceğim parayı, 80 portakalı mahallede tanesi ya da kilosu kaçtan satarsam çıkarabilirim? Yani, bu manav Antalya’dan kamyona yüklenen 100 portakalı bilmez. Elinde 80 portakal vardır ve ödeyeceği bedeli, İstanbul’da satacağı 80 portakalın parasıyla karşılayacak, üstüne bir de para kazanacak manav.
Manava gelen Hatice Teyze ya da Ali Amca da portakalın Turunçova’dan Şişli’ye kadarki macerasıyla ilgilenmez, adet ya da kilo başına ne ödeyeceğine bakar, bütçesini sarsmayacaksa alır.
Şimdi gelelim bunun elektrikteki kayıp kaçakla ilgisine…
Keban Barajı’ndaki santralde üretilen elektrik, İstanbul`a gelinceye kadar yüzde 5-6 iletim kaybına uğruyor. Şebekeniz kalitesizse bunun yüzde 10`a kadar yolu var. Dağıtım şebekesinde de bir miktar kayıp yaşanıyor. Bu arada gerek iletim gerekse dağıtım şebekesinden elektrik çalanlar da çıkabiliyor.
Yani Elazığ’dan şebekeye giren 100 kilovatlık (kW) elektrik, İstanbul`daki tüketicinin sayacına 80 kW olarak giriyor. Şimdi satıcının, bu 80’lik kısmın fiyatını belirlerken, Elazığ`da şebekeye verilen 100 kW`nın maliyetini hesaba katmasından daha doğal ne olabilir?
Ama Yargıtay kararı "Faturalardaki elektrik fiyatını oluşturan kayıp-kaçak kısmı tüketiciyi ilgilendirmez, alınmamalı, bugüne kadar alınmış tutarlar da geri ödenmeli" diyor.
Yargıtay’ın kararı herkesi bağlayacağına göre ne olacak şimdi? İşte olmayacak dua dediğimiz bu. Kayıp kaçak bedeli iade edilecek beklentisine kapılanlar için üzücü olacak ama bu pratikte mümkün değil. Bir kere herkesin tek tek gidip mahkemelere başvurması gerekir. Yaklaşık 34 milyon elektrik abonesinin adliyelere hücum ettiğini düşünün...
Kaldı ki hükümet parlamentoya bu konuya açıklık getirecek bir yasa tasarısı sevk etmeye hazırlanıyor. Görünen o ki, ilgili mevzuata koyulacak "elektrikte kayıp-kaçak payı fiyata dahildir" kabilinden bir cümle ile hayatın akışına ters bir yargı kararı parlamento eliyle düzeltilecek.
Son söz niyetine: Vatandaşa olmayacak duaya amin dedirtmeye çalışmayalım. Yoksa gerçekten tutabilecek dualarınıza da amin demezler sonra.
Dar gelirlinin elektrik faturasının düşmesini talep etmek için bir sürü haklı gerekçe bulunabilir. Örneğin; sosyal tarife talebini yükseltin!
YAZARLAR
Mehmet KARA
- Kayıp kaçak duası
Önceki ve Sonraki Yazılar