Enerji Günlüğü - WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, canlıların hayatını çevreyi tehlikeye atan hava kirliliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarını önceliklendirecek politika ve teşvik mekanizmalarının geliştirilerek önlenebileceğini söyledi.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) 5 Haziran Çevre Günü ile ilgili bir açıklama yaptı. Vakfın Genel Müdürü Aslı Pasinli “Hava kirliliği ile mücadele etmek için öncelikle yenilenebilir enerji kaynaklarını önceliklendirecek politika ve teşvik mekanizmalarının geliştirilerek, daha fazla fosil yakıt kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.
EN TEMEL NEDEN FOSİL YAKITLAR
İnsan faaliyetlerine bağlı hava kirliliğinin en temel sebebi fosil yakıtlar. Sanayi ve santrallerde enerji üretimi ve ulaşım için kullanılan fosil yakıtlara ilaveten, madencilik ve sanayi tesislerinden açığa çıkan salımlar, evlerde ısınma amaçlı kullanılan kömür, inşaat faaliyetleri, yollardan kaynaklanan tozlar, atık ve anızların yakılması ve bazı endüstriyel tarım faaliyetleri de hava kirliliğine neden olabiliyor.
TÜM PAYDAŞLARIN BİRLİKTE HAREKETİ ŞART
Hava kirliliği ile mücadelede toplu taşıma ve bisikletli ulaşımın teşvik edilmesi, motorlu araç trafiğine kapalı alanlar yaratılması, ormanların korunması ve artırılması, araçlardan kaynaklanan kirletici salımları azaltacak yasal değişikliklerin yapılması ve ısınma için fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması gerekiyor. Çevre ve sağlık alanında çalışan kamu ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle hava kirliliğini önlemek mümkün. İnsan faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan hava kirliliğinin azaltılması, çevre ve halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının hayata geçirilebilmesi için tüm paydaşların birlikte hareketi son derece önem taşıyor.
İSTANBUL’DA HAVA KİRLİLİĞİ KABUL EDİLEBİLİR SEVİYENİN 3.3 KATI
Türkiye’de fosil yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirliliği hem sağlık hem de çevre üzerinde ciddi etkiler gösteriyor. Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan “Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor”a göre, 2017’de yaşanan 30 yaş üstü toplam 399 bin 25 ölümün, 51 bin 574’ü hava kirliliğinden kaynaklandı. Bu, ülkemizde trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 7 katı. Yine aynı yılın verilerine göre, hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il İstanbul (5.851), Bursa (3.098) ve Ankara (2.139) oldu. Öte yandan Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, İstanbul’daki hava kirliliği, kabul edilebilir seviyenin 3.3 kat üzerinde.
CANLI ÇEŞİTLİLİĞİ KAYBOLUYOR
Hava kirliliğinin doğamız üzerindeki etkileri de asit yağmurları, ağaç kurumaları, ötrofikasyon, ozon tabakasının zarar görmesi ve iklim değişikliğini tetikleme şeklinde kendini gösteriyor. Sudaki azot, fosfor, vb içerikli besin maddelerinin artması sonucu, plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalması olarak tanımlanan ötrofikasyon, özellikle göllerde balıkların ölümüne ve canlı çeşitliliğinin kaybına neden oluyor. Hava, toprak ya da yüzey sularında biriken toksik kirleticiler, yaban hayatını çeşitli şekillerde etkiliyor. İnsanlar gibi, hayvanlar da zaman içinde havadaki toksik maddelere maruz kaldığında sağlık sorunları yaşayabiliyor, hayatlarını kaybedebiliyor.