Enerji Günlüğü - (Güneş Enerjisinin Önünü Açacak 21 Öneri - 19 / Ateş Uğurel) Güneş enerjisinin önünü açmak için sektörün kötü adamlarına karşı önlem alınsın.
Bazen bizim de yaptığımız gibi, Türkiye'de kötü giden bir şey olduğu zaman devlet suçlanır, herşey iyi gittiği zaman da bu sektörün, bizlerin başarısıdır hep.
Güneş enerjisi sektörünün bugünkü durumunu iyi analiz ettiğimizde en büyük suçlunun sektör oyuncuları olduğunu görmekteyiz halbuki. Neden mi? Gelin örneklerle anlatalım:
Öncelikle mevcut sivil toplum örgütlerinde kaotik bir durum yaşanıyor. Her nedense yönetim kurulu üyeliği, başkan vs. gibi ünvanlar verilen kişiler bir daha asla o koltuktan kalkmak istemiyorlar. Ve gerçekten güneş enerjisi konusunda elini taşın altına sokmuş birey ve şirketlere yol açmıyorlar.
Halbuki bir sektörün hakkını, en çok o sektöre zaman-para harcamış kişiler korur doğal olarak. Neredeyse hobi olarak güneş enerjisiyle ilgilenen kişiler ne kadar sahiplenebilir ki sektörü?
Buna bir de artık gerçekten traji-komik hale gelmiş olan garip "tek kişilik" dernekleri eklediğimizde tablo çok iç açıcı değil. Ankara'nın artık bu tip dernekleri çok kaale almamasında fayda var diye düşünüyoruz.
Güneş enerjisi yatırımlarının hızla arttığı ülkelere baktığımızda mutlaka güçlü bir sivil toplum örgütüyle karşılaşıyoruz. Bizde ise birçok şirket 15-20MW'lık ufacık bir pazarı büyüterek 15-20GW'lık lokomotif bir pazar haline getirmek yerine, birbiri ile didişmeyi tercih ediyor.
Bunun yanısıra fiyatların düşmesi ve mevzuatların yayınlanmasıyla birlikte, dört işlem yapmayı bilmeyen ve pırıl pırıl jelatinli kataloglarıyla kendilerini hemen belli eden kişiler peydah oldu. Ve kimsenin bilmediği garip markalarla neredeyse elle yazılmış teklifler sunmaya başladılar potansiyel müşterilere.
Örneğin hala 3-4 yıllık amortisman süresi öneren oldukça fazla sayıda "güneşçi" var piyasada.
Hâlâ güneş panelinin fotokopisini çekerek yerli üretim Ar-Ge desteği alma peşinde olan "güneşçi" var piyasada.
Hâlâ hiç bilinmedik bir güneş panelinin arka tarafındaki etiketi çok bilindik bir markanın etiketiyle değiştirerek ürünü yüksek fiyata satmaya çalışan "güneşçi" var piyasada.
Hâlâ ilk kuvvetli rüzgarda güneş panelleri uçan "güneşçi" var piyasada.
Hâlâ "En az 2.000 kWh/kW üretiriz abi sen merak etme"diyen güneşçi var piyasada.
Hâlâ bankaları dolaşıp "Ben 500 tane 1MW proje yapacağım bana kredi verin" diyen güneşçi var piyasada.
Hala ölçüm cihazı satacağı için "Güneş ölçümü son derece gereklidir" diyen "güneşçi" var piyasada.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz ama yakın zamanda başlatacağımız Solarbaba sohbet günlerinde bunları paylaşmak sanırım daha keyifli olacak (aynı zamanda üzücü tabii).
Potansiyel müşteriyi bilgilendirmenin yanı sıra, işletmeye alınmış sistemlerle ilgili müşteri şikayetlerinin objektif bir şekilde okunabildiği ve değerlendirildiği bir online ortam da yaratmak son derece faydalı olacaktır.
Aynı şehirde, yan yana iki fabrikanın çatısında kurulan aynı güçte, aynı eğimdeki iki sistemin biri diğerinden yüzde 30 daha az elektrik üretiyorsa, bunun gizli kalmaması gerektiği düşüncesindeyiz.
Dernekler de bu tip üyeleri mutlaka bünyelerinden en kısa zamanda çıkartmalıdır. "Ne yapalım, aidatını ödüyor" demek yakışık alan bir yaklaşım değildir.
Sadece ticaret hayatında değil, siyasette ve hatta akademik yaşamda yıllardır hakim olan "Küçük Olsun Benim Olsun" yaklaşımını nasıl "Büyük Olsun Bizim Olsun" şeklinde değiştirebiliriz, bunu düşünmemiz lazım.
Sektördeki tüm oyuncuların öncelikli TEK hedefi, pazarın sürdürülebilir ve hakettiği hızda büyümesi olmalıdır.