Enerji Günlüğü - (Mehmet KARA) GE Enerji Türkiye Genel Müdürü Mete Maltepe, saklama teknolojilerinin hızlı geliştiğini, gelecek 5-10 yıl içinde bataryaların şebeke dengeleyici unsurlar arasına gireceğini söyledi.
Dünyanın önde gelen endüstri devi General Electric (GE), geleceği şekillendirme vizyonuyla önce kendisini dönüştürüyor. Dijital endüstri şirketi olma yaklaşımıyla hareket eden GE, makinelerin birbirleriyle konuşacağı bir gelecek hayalini gerçeğe dönüştürmek üzere çoktan harekete geçmiş durumda. Bugüne kadar olduğu gibi, teknoloji geliştirmek için makinelerden veri toplamanın çok daha ötesine geçen GE, şimdi bu verileri anında analiz edip makinelerin kendi çalışma rejimlerini otomatik olarak belirledikleri bir noktaya doğru götürüyor işi. Enerji sektöründe oyunun kurallarının yeniden belirlenmesinde de etkisi olarak bu gelişmeleri ve pek çok şeyi GE Enerji Türkiye Genel Müdürü Mete Maltepe ile konuştuk.
Dünyada enerji trendleri nereye gidiyor?
Yenilenebilir enerji yatırımlarının çoğalarak devam edeceğini düşünüyorum. Özellikle rüzgar ve güneş enerjisinin çok büyük faydası var. Ancak bunlar değişken enerji kaynakları. Değişkenliğin balansını sağlayabilecek şebeke teknolojilerine ihtiyaç duyuluyor. Akıllı şebekelere ihtiyaç duyuluyor.
Bunu biraz açar mısınız?
Şebeke üzerindeki ekipmanların cihazların birbirleriyle konuşabiliyor olması lazım. GE şebeke yönetim birimi bu gibi hizmetler veriyor. Aynı zamanda sistemi destekleyecek daha esnek, istediğiniz zaman yük arttırıp azaltabileceğiniz elektrik santrallerine ihtiyaç var. Bu da özellikle çok verimli ve esnek gaz türbinleri gerektiriyor. GE’nin türbinleri GE-9HA türbinleriyle en son teknoloji kombine çevrimde yüzde 62 üzerinde verimlilik sağlanabiliyor. Bir de fazla enerji çıktısını hızla indirip yükseltebiliyorsunuz. Diyelim ki bir doğal gaz çevrim santrali, 600 MW kapasite ile çalışıyor. Biz bunu emisyon limitlerini aşmadan 200 MW’a indirebiliyoruz Ve yarım saat içinde tekrar 600 MW ya da arasında gerekli olan yüke çıkabiliyor. Hızlıca çıkabiliyor. İşte bu esneklik özelliği sayesinde yenilenebilir enerjinin dalgalanması nedeniyle ortaya çıkan dengesizlikleri absorbe edebilen bir altyapı olarak da kullanılabiliyor.
Depolama imkanları var, buna nasıl bakıyorsunuz?
Evet, sistemin önemli konularından biri de elektriğin üretildiği anda direkt tüketilmesi, kullanılması zorunluluğu... Depolama çözümleri var ama bunlar çok yaygın değil. Örneğin pompajlı HES’ler var. Suyu kullanmayacağınız saatlerde elektrikle rezervuara pompalayıp, ihtiyaç olunca barajı açıp bu sudan elektrik üretirsiniz. Basınçlı hava basılır, depolanır, ihtiyaç duyulduğunda üretime dönüştürülür. Ama tüm bu ve benzerleri henüz çok maliyetli.
Peki elektriği direkt saklama meselesi?
Enerjiyi saklamanın giderek daha öne çıkan modellerinden biri bataryalar. Özellikle otomotiv için düşünülmüş çalışmalar var. Maliyetleri giderek düşse de herkesin kullanabileceği seviyeye inmedi. Ama elektrik depolama için bunlara ihtiyaç var.
Yenilenebilir enerjide durum?
Yenilenebilir enerjide, güneşte kurulum maliyetleri düşüyor. Öngörümüz, batarya teknolojileri önümüzdeki 5-10 yıl içinde elektrik şebekelerinde dengeleme unsuru olarak kullanılmaya başlanacak. Vakit alacaktır ama maliyetlerin düşmeye devam edeceğini de öngörüyoruz.
Bu ve benzeri trendler GE’yi nasıl etkiliyor?
GE’nin uzun vadeli stratejisine bakarsanız, kendisini dijital endüstri şirketine dönüştürmeye çalışıyor. Yazılım ile ilgili çok ciddi yatırımı var. Bu da ”Büyük Veri” ile özellikle makinaların verdiği bilginin kullanılıp, analiz edilip müşterilere yenilikler sunabilmesini içeriyor. Makinalar arasında iletişimi sağlamak da buna dahil.
Ne sağlayacak bu size?
GE’nin avantajı, çeşitli makinaları biliyor, tanıyor olması. Çünkü zaten bu alanlarda teknoloji sahibi. Şimdi ise bilgi teknolojileri ve yazılımla bunları evlendiriyoruz. Amaç GE’nin dünyanın çeşitli yerlerinde kurmuş olduğu makinaların bilgi teknolojisiyle güçlendirilip daha da iyi yönetilebilmesini sağlamak. Tüm bunlar müşterilerimize de avantaj sağlayacaktır.
Ne gibi avantajlar bunlar?
GE’nin daha önce sahada 1000 GW’lik kurulu gücü temsil eden ekipmanları vardı. Alstom’un ilgili kolunun satın alınmasıyla 500 GW daha geldi. Şirketin yeni stratejisi de bu devasa kurulu güce yeni hizmetler sağlamak. 15 yıl önce sattığımız gaz türbininin nasıl çalıştığı zaten sürekli takip ediliyor. Ama şimdi bunlara binlerce sensör ilave edilerek vibrasyon, sıcaklık vs. değerleri yeniden düzenleniyor. Bu sayede sistemlerin verimliliğini ve emre amadeliğinin artırılması müşterilerimize ciddi değer yaratıyor. Yani aynı makinayla ya daha az yakıt harcayacak aynı miktarda elektrik üretebiliyorlar ya da aynı yakıtla daha yüksek elektrik üretebiliyorlar.
Bunu nasıl yapıyorsunuz peki?
GE, PrediX adlı bir platform geliştirdi. Çeşitli sistemlerin birbirleriyle konuşabilmelerini sağlıyoruz. Amaç tek bir komünikasyon sistemi olsun ve bütün yazılımlar onun üzerine otursun. Makinalar bu sistem üzerinden haberleşsin. İşte PrediX de bütün GE ekipmanlarının bağlanabildiği bir iletişim ve bilgi platformu. Orada GE’nin çeşitli birimlerinin ürettiği aplikasyonlar bu sistem üzerinde çalışıyor.
Ya başka makineler? Onlar da bu dili konuşabilecek mi?
Bu platformu başkalarına da açıyoruz. Başka firmalar da GE sistemleri için aplikasyonlar geliştirebiliyorlar. Artı bu yalnızca GE ekipmanı için de değil, Başka ekipmanlar için de kullanılacak bir platform olacak. Bu dünyada yepyeni bir uygulama. Hem başka makina üreten firmaların çalışmaları var hem de bilişim dünyasının bu konuda çalışmaları var.
Nereye doğru evrilecek bu gelişmeler?
Şu anda yeni gelişen bir sektör. Lider olma iddiamız var. Bunu yaratmaya çalışıyoruz. Hep beraber göreceğiz. Vizyonumuz 2020 itibariyle dünyanın en büyük ilk 10 yazılım şirketi arasına girmek. GE aslında form değiştiriyor. Amacımız tesislerde öngörülemeyen kesintilerin azaltılması ve maliyetlerin düşürülmesi. Tüm bu anlattıklarımız enerji sektörüyle sınırlı değil. GE’nin havacılık ve sağlık teknolojileri için de geçerli.
Peki bu sistemin getirdiği katma değer şu anda sunuluyor mu müşterilerinize?
Bu buhar, gaz ve rüzgar türbinlerinde ve jeneratörlerin, üzerlerindeki binlerce sensörden gelen çeşitli bilgilerin bir yazılımla değerlendirilip, varlık sahibine daha fazla değer yaratabilmek için gereken önlemleri ve alınacak aksiyonları gösteren bir sistem. Çok yeni bir sistem. Bugün müşteriye ve sektöre anlattıklarımızın hepsi yeni. Ticari olarak da sunmaya başladığımız bir sistem. Özellikle ABD’de birkaç örneği var, Türkiye’de de bu konu üzerinde müşterilerimizle görüşüyoruz.
Makineler konuşunca etkisi ne olacak, bir örnek verebilir misiniz?
Rüzgar santrali düşünün, büyük bir arazide 40 türbin var. Rüzgar esiyor, dağların etrafından geliyor, türbülans artabilir, hızlı esebilir, yavaş esebilir. Makinalar birbirleriyle haberleşiyorlar. Bana gelen rüzgar böyle, sana gelen rüzgar böyle. Makinaların bu şekilde birbirleriyle haberleşip anlaşmalı çalışması, bütün santralden en fazla elektriği elde etmenizi sağlayacak.
Tüm bunlar siber güvenliği de önemli kılıyor…
Dijitalleşme arttıkça siber güvenlik daha kritik öneme sahip oluyor. GE olarak bizim de en büyük önceliğimiz bilgi güvenliğini sağlamak. Bunu en iyi şekilde yapabilmek adına WurldTech firmasını satın aldık ve müşterilerimizle birlikte çalışarak çözümler geliştiriyoruz. WurldTech bu alanda başka firmalarla işbirlikleri de yapıyor.
Mehmet KARA