Uluslararası piyasalarda doğalgaz fiyatları rekorlar kırıyor. Hem Avrupa’da, hem de Uzakdoğu’da böyle. Avrupa’daki enerji ticaret merkezlerinde tarihi rekorlar görülüyor. Şu anda ulaşılan doğalgaz fiyatları rasyonel mantıkla, arz talep dengesi ile açıklanabilecek bir seviye değil. Yani fiyatlar üzerinde spekülatif ve maniplatif etkiler söz konusu. Özellikle Kuzey Akım 2 projesinin AB’de karar arifesinde Rus trader’ların da spekülatif manipülatif hareketlerinin etkisinin olabileceğini düşünüyorum. Şu anda geldiği seviyeler mantıklı rasyonel seviyelerde değil.
Bu arada ham petrol fiyatları da dünyada pandemiden çıkılırken, gecikmiş talebin devreye girmesi, büyümenin başlamasıyla 74 dolara kadar yükseldi. ABD’de petrole talep giderek artıyor, gelişmiş diğer ülkelerde de durum aşağı yukarı aynı. Bu gelişmelerin demir çelik başta olmak üzere petrol dışındaki diğer tüm emtialara da belli oranlarda yansımaları var ve bu da kaçınılmaz.
Petrolün geldiği seviyelere bakılırsa, fiyatlar kısa vadede belki en fazla 80-85 dolarlara kadar gidebilir. Doğalgaz fiyatları bir şekilde bu seviyelerden her an geri dönebilir diye düşünsek de bunun zamanını tespit etmek çok zor.
Enerji fiyatlarında yaşanan artışların, Türkiye’ye de büyük etkileri var. Doğalgaz ithalatının yıllık 36 milyar metreküplük kısmı uzun vadeli kontratlarla yapılıyor. Bunlar da petrol ürünlerine endeksli kontratlar. Buradaki fiyatlar, her üç ayda bir geçmiş altı aylık petrol ürünleri fiyatlarını da içeren formüllerle güncelleniyor. Yani petroldeki artış altı ay geriden Türkiye’nin ithal ettiği gazın üçte ikilik kısmının fiyatlarına yansıyor.
Türkiye’nin yürürlükteki doğalgaz kontratlarındaki fiyatların önümüzdeki ilk hesaplama dönemi 1 Ekim, sonraki 1 Ocak 2022’de. Bu yüzden Türkiye’nin gaz alım fiyatlarında yükseliş yaşanacağı kesin. Bu arada özellikle konutlardan gelen kış aylarındaki ilave gaz talebi, hep spot sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ile karşılanıyor. Geçtiğimiz yıllarda spot LNG fiyatları çok düşüktü. Bu sayede Türkiye ilave gaz talebini rahat bir şekilde karşıladı. Ama başta Avrupa piyasaları olmak üzere dünyadaki LNG fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesi, LNG’deki fiyat yapısını da ekkileyecek. Bu nedenle kış döneminde LNG fiyatlarında da artış kaçınılmaz.
Benim tahminin, yakın gelecekte Türkiye’nin gaz ithalatı faturasının ciddi şekilde artacağı yönünde. Gelecek üç dört ayda Türkiye’nin toplam gaz faturasında, nasıl bir kış mevsimi yaşanacağına ve Avrupa’daki mevcut yüksek fiyatların devamına bağlı olarak yüzde 30-35’lik bir artış bekliyorum. Ancak bunun iç piyasaya nasıl yansıtılacağı henüz belli değil. Bunu zamanla göreceğiz.
Bu arada BOTAŞ, Eylül başında sanayi ve elektrik üretimi amaçlı doğalgaz fiyatlarına zam yaptı. Konutlarda ise yapılmadı. Normal şartlar altında yurt içindeki gaz fiyatı artışları kış döneminde devam eder. Ama Türkiye’de seçimlere de çok fazla zaman kalmadığı için gaz fiyatlarındaki artışın konutlara nasıl yansıtılacağı hakkında ne desek spekülatif olur. Ama bu artışlar ister istemez konutlara da bir şekilde yansıyacak. Çünkü ithal fiyatlarındaki artışları sadece BOTAŞ’ın bilançosundan karşılamak, sübvanse etmek artık çok zor. Her ne kadar kamu sermayeli bir KİT olsa da nihayetinde o da ticari bir kuruluş. Dolayısıyla burada uluslararası piyasalardaki yükselişin yol açtığı doğalgaz fiyat artışlarının yükünü karşılamak için Hazine’den bir fon ayrılması gerekecektir.
Bu arada Türkiye’nin ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bir enflasyon hedefi var. Faizlerin düşürülmesi hedefleniyordu. Konutlarda ana tüketim kalemi, sanayide de ana girdi maddesi olan enerji özellikle üretici fiyatları endeksinde de önemli bir kalem. TÜFE’deki elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki yüzde 10 oranındaki bir artışın doğrudan yansımaları sırasıyla 0,30 ve 0,18 puan olurken, bu artışların tüketici fiyatlarına dolaylı etkileri de sırasıyla ortalama 0,20 ve 0,12 puan olarak hesaplanıyor.
Elektrik ve gaz fiyatlarının artışı enflasyonu yükseltici bir faktör. Bu da Merkez Bankasının elini sıkıntıya sokacak. Ezcümle Türkiye’de gelecek üç ayda fiyatlarda zorunlu bir artış kaçınılmaz.
Peki ithalat faturası nasıl ve ne ölçüde kabaracak? Şöyle kaba taslak bir hesap yaparsak, uzun dönemli kontrata bağlı 36 milyar metreküp alım var. Kalan kısım spot piyasadan karşılanacak. Spot fiyatlar böyle devam ederse, toplam ithalatın yüzde 40’lık kısmında ortalama alım fiyatı 2.5 kat artmış demek.
Petrolden gelecek fiyat artışı yansıması uzun vadeli alım kontratlarındaki fiyatlarında da artışa sebep olacak. BOTAŞ’ın ağırlıklı ortalamasının 1 Ocak 2021 tarihinde 340-350 dolar seviyesine ulaşılabileceğini düşünüyorum. Şu anda 260-270 dolar civarında olmalı. Ama 1 Ocak 2021’de konutların talebi de son derece arttığı için pahalı gazın pasta içindeki payı da artmış olacak. Ortalaması 340-350 dolar olur, hatta onu da geçebilir. Buradan da hesaplamak lazım. Bu sadece alım maliyeti. İçinde iletim ve dağıtım maliyetleri var. Vergisi var. Gaz tedarikinde cüzi bir ÖTV var ama KDV yüzde 18, herhalde evlerdeki tüketimin maliyeti, 500 doların üzerinde olur. Bunu telaffuz bile etmek istemiyorum. Hazine’nin bu farkı karşılayacak fonu varsa sorun olmaz. Allah yardımcıları olsun BOTAŞ yöneticilerinin ve enerji bürokratlarının.
Enflasyon rakamı piyasaları çok olumsuz etkileyecek. TCMB’nin faizi nasıl indireceğini çok merak ediyorum. Bunun bir de elektrik kısmı var. Su gelirleri bu yıl son derece düşük. Sezon olarak da bahara kadar su gelirlerinden çok şey beklememek lazım. Yenilenebilirde tahmin de çok zor. İşimiz gaz ve kömür santrallerine kaldı. İthal kömür fiyatları da çok artmış durumda. Yani kısaca hepimizi çok zor bir kış bekliyor.