1. HABERLER

  2. ELEKTRİK

  3. Frost & Sullivan: Türkiye enerji yatırımlarını hızlandırıyor

Frost & Sullivan: Türkiye enerji yatırımlarını hızlandırıyor

Enerji Günlüğü - 2010 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başlayan araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan, Türkiye’de yaptığı...

Frost & Sullivan: Türkiye enerji yatırımlarını hızlandırıyor

Enerji Günlüğü - 2010 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başlayan araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan, Türkiye’de yaptığı değerlendirme ile başta enerji, otomotiv, savunma ve sağlık olmak üzere çeşitli sektörlerde uzun vadeli pazar öngörülerini açıkladı.
Türkiye’de artan nüfus, hızlı kentleşme, artan GSYİH ve sanayileşme, elektrik talebindeki artışı tetikleyen makro ekonomik dinamiklerin başında geliyor.
2001 yılında ‘Elektrik Piyasası’ Kanunu’nun çıkması ve sonrasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) kurulmasıyla yeniden yapılanma sürecine giren Türkiye’de tasarlanan enerji reformlarına ilişkin aksayan süreçler ve gecikmeler yaşansa da özel sektörün enerji piyasasındaki varlığı giderek artan boyutlarda.
Hedef doğalgazda bağımlılığı azaltmak
Frost & Sullivan analistlerine göre, strateji belgesinde özellikle doğal gaz bağımlılığını 2023 itibariyle 30% ‘un altına çekme hedefi açıkca belirtilmiş olmasına rağmen, santrallerin yılda ortalama 6000 saat kapasiteyle çalışabilmesi ve diğer yakıt tipleriyle çalışan santrallere kıyasla daha hızlı devreye girebilmesiyle yatırımın geri dönüşü açısından hala yatırımcı için önemli olma durumu söz konusu.
Kömür hala önemli bir kaynak
Doğalgazın yanı sıra, ülke içerisinde bulunan ana yük kaynağı olması sebebiyle kömür de enerji politikasının şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. Kömür, ülke toplam kurulu gücünün yüzde 24’üne denk geliyor. Bunun yüzde 16.6’sında başta linyit olmak üzere yerli kömür kullanılırken, kalan yüzde 7.7’lik kısımda ithal kömür kullanıyor.
Değerlendirmeyi yapan yetkililere göre yerli kömürün ısıl değeri düşük ve salınımlar hususunda en son temiz kömür teknolojilerinin kullanılması gerekliliği dolayısı ile ithal kömürün pazar payının gelecekte artacağı tahmin ediliyor.
Yenilenebilir enerjide önemli gelişmeler yaşanıyor
Analizi gerçekleştirenlerin belirttiği üzere 2012 ve önceki yıllardaki gelişmeler ışığında, Türkiye yenilenebilir enerji alanında ciddi bir ilerleme kaydedilmiş bulunuyor. Hükümet, 2009 Strateji Belgesi hedefleri çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla önem veriyor. Ancak analistler, yenilenebilir enerjinin kurulu kapasitesine yönelik hedeflerin yalnızca pazar reformunun vaktinde tamamlanması ile gerçekleştirilebilecek gibi göründüğünü belirtiyorlar. Fakat aksi durumda dahi, önemli bir gelişme kaydedilmiş olacağı ifade ediliyor. Bununla birlikte, Frost & Sullivan analistleri yenilenebilir enerji kaynaklarında güneş enerjisinin hala piyasa gelişiminin en başında olan sektör olarak ön plana çıktığını vurguluyorlar. Ancak yakın gelecekte daha önemli bir potansiyele sahip olacağına da vurgu yapıyorlar.
Yabancı yatırımcının gözü Türkiye'de
Yabancı ilgisine de işaret eden analistler şu görüşü ileri sürüyor: " Şu ana kadar kurulu kapasiteye ilişkin net veriler olmadığı için, kurulu güneş enerjisi kapasitesinin 5-6 MW aralığında olduğu tahmin ediliyor. Ülkenin attığı önemli adımlarla birlikte yurtdışından ülkenin güneş enerjisi potansiyeline yönelik artan bir ilgi söz konusu. Belli yönetmelikler gibi bu adımlar sektör oyuncularının uzun bir süredir beklediği ve pazarı canlandıracak adımlardır. Ancak, orman arazisine kurulumu kısıtlayan en son yönetmelik orman olarak kaydedilen bazı çorak arazilerden dolayı önemli bir engel teşkil edebilir. "
Türkiye’de düşük veya cazip olmayan tarifeler ve teşvikler olumsuzluk yaratabilir. Diğer taraftan, pazarın potansiyeli parlak bir geleceğe işaret ediyor ve pazarı çekici kılıyor."
Rüzgar durağan esiyor
Rüzgardan elektrik üretiminde ise yavaşlama gözleniyor. Analistlere göre rüzgar enerjisinin kullanımına yönelik iki zorluk bulunmakta. Bunlardan ilki daha önce hizmete koyulan projelere kıyasla daha düşük verimliliğe sahip projelerin finansmanı, ikincisi ise yatırımcıların proje geliştirme aşamasında aldığı çok sayıdaki izin, bu durum üst düzey bürokrasiyi proje geliştirme sürecine katmasının yatırım onay sürecini yavaşlatması.
Jeotermalde sondaj maliyeti, biyokütlede farkındalık sorunu
Rapora göre jeotermal enerji ise baz yük kaynağı olma koşullarını fosil yakıta dayalı üretimle benzer şekilde karşılayabilmesi ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından ayrılıyor. Uzmanlar bu konuda şu saptamalarda bulunuyor: “Yüksek sondaj maliyetleri ve ilk teşebbüste rezerve ulaşabilmek en büyük zorluklardan. Aynı zamanda rezerv tahminlerin ötesinde beklenmedik bir sapma gösterebiliyor, bu durum da yatırımcıların zorlanmasına sebep oluyor.”
Diğer yandan biyokütle pazarı da gelişme aşamasında bulunuyor. Pazarın çoğunluğu biyogaz tesislerinden oluşuyor, bu tesislerin büyük kısmı ise çöp gazı kullanıyor.