Bir önceki yazımızın konusu, gecenin geç saatlerinde gelen bir telefon görüşmesine dayanıyordu. “Enerjide Insider Trading” başlıklı yazı üzerine telefon ve e-posta yoluyla çok sayıda mesaj aldık. Yüz yüze görüşmelerde de bu konu hemen gündeme geldi. Yazı, başka yayın organlarındaki bazı meslektaşlarımızın da dikkatini çekmiş olmalıydı. Zira onlardan da daha ayrıntılı bilgi ve değerlendirme talepleri geldi.
Özetle hatırlatmak gerekirse, o yazının konusu şuydu: Özellikle küçük ve orta ölçekli elektrik üretim yatırımı yapmak isteyenler ve bu tür yatırımcılara hizmet sunan anahtar teslim mühendislik ve danışmanlık hizmetleri sunan firmaların ciddi bir sorunu var.
Nerede, hangi ölçekte, hangi takvim çerçevesinde ve yaklaşık ne kadarlık bir üretim hedefiyle yatırım yapacağınızı belirlemek üzere çalışmaya başlıyorsunuz ama önemli olan kuracağınız tesisin elektrik şebekesine bağlanabilmesi.
Siz o çalışmaları yaparken, birileri sizin çalışmalarınızla ilgili bilgilere çeşitli kanallar üzerinden ulaşıp şebeke bağlantı hakkı konusunda önünüze geçiveriyor. Yaptığınız tüm hazırlıklar, harcadığınız onca emek ve para boşa gidiyor. Sorun da, belli bir aşamaya kadar gizli kalması gereken çalışmalarınızın, hiç de ahlaki olmayan yollarla başkalarının eline ulaşması.
Bu sorun bugüne dek pek çok proje geliştirici, uygulayıcı ve yatırımcının canını zaten yakmış durumda. İlgililerin bundan sonra böylesi bir korku ya da ürkeklikle davranmak zorunda kalmaması için yapılacak bir şeyler olmalı demiş, yazımızı öyle tamamlamıştık. Peki ne yapılabilir gerçekten? Bir tür Insider Trading de denilen bu içeriden bilgi ticaretinin önüne nasıl geçilir?
Aklıma gelen birkaç öneriyi sıralayabilirim. Ama öncelikle genel bir çerçeve ortaya koymakta yarar var. Her şeyden önce, bir ekonomide işlerin sağlıklı yürüyebilmesi için emeğe ve bilgiye saygı duymayı öğrenmek, öğretmek şart. İkincisi, bilgiye herkes aynı anda ve aynı maliyetle rahatlıkla erişebilmeli.
Bakın, örneğin borsa ve finansal piyasalarla ilgili verilere ihtiyaç duyan kişiler bunları Merkez Bankası, Hazine, Rekabet Kurumu, Borsa İstanbul, Kamu Aydınlatma Platformu ve Türkiye İstatistik Kurumu gibi yerlerden rahatlıkla, aynı anda ve aynı maliyetle edinebiliyor. Hatta pek çok bilgi de parasızdır.
Bilgiye erişimdeki bu “adalet” sayesinde, hangi sektöre, hangi hisse senedine, hangi tahvile, hangi döviz türüne, hangi tasarruf aracına hangi vadede ne kadarlık yatırım yapacağına karar vermek isteyenler arasında göreceli bir eşitlik durumu söz konusudur.
Peki enerji sektörüne üretime dönük yatırım yapmak isteyen insanların da bilgiye erişim konusunda böylesine bir bilgi altyapısına ihtiyacı yok mu?
Var tabii ki… Hem de nasıl?
Bu durumda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ciddi bir görev düşüyor. Kurum, yarından tezi yok, herhangi bir enerji yatırımı yapmaya niyetlenen kişilerin, gerekli bilgileri rahatlıkla bulabileceği bir altyapı kurmalı.
Bu altyapı üzerinden, arazi arayana araziyi, iletim şebekesine uzaklık bilgisi isteyene mesafeyi, güneşe dayalı yatırım yapmak isteyene ülkedeki tüm bölgelerin ortalama yıllık ışıma sürelerini, basınç ve sıcaklık değerlerini, enerji yatırımına uygun marjinal arazilerin nerelerde bulunduğuna dair koordinat bilgilerini sunmalı.
Evet farkındayım, böylesi bir bilgi altyapısı çok uzun bir zaman ve ciddi bir maliyet gerektirebilir. Ama lazım…
Peki böylesi bir sistem yokken acilen ne yapılabilir?
Bir kere, elektrik üretim yatırımcıları için en kritik nokta, şebeke bağlantısı olduğuna göre, yatırıma dair attıkları ilk hazırlık adımı bile ilgili kişilere, şebeke bağlantısı önceliği kazandırmalı.
Ne kadar mümkün bilemiyorum ama bu konu, Enerji Bakanlığı ya da EPDK’nın öncülüğünde Tapu Kadastro, Tarım Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman Bakanlığı gibi tüm ilgili kurumlar arasında bir protokole bağlanabilir.
Başka önerisi olan?
YAZARLAR
Mehmet KARA
- Enerjide Insider Trading`e karşı...
Önceki ve Sonraki Yazılar