Değerli Okurlar,
2022’yi bitirip 2023’e giriyoruz. 2022, pandemi döneminde ortaya çıkan sorunlara Rusya-Ukrayna çatışmasının eklenmesiyle, daha da zor bir yıl haline geldi ve tedarik zincirinde önemli aksamalara neden oldu. Rusya ile Batı arasında tampon bölge konumunda olan Ukrayna aynı zamanda Rusya’nın Avrupa’ya enerji naklettiği bir koridor görevi görüyor.
Yaşanan gelişmeler Avrupa’nın enerjideki dışa bağımlılığını ve bu bağımlılığın ekonomilerini nasıl etkilediğini de gözler önüne serdi. Bu savaş aynı zamanda, kömürle çalışan santralların yeniden devreye sokulmasına da neden oldu ve insanlık bir anda iklim krizi, yenilenebilir enerji vb. konuları bir kenara koydu. Demek ki aslında iklim krizi, hiç de söylenildiği gibi, tüm dünyanın üzerinde mutabık kaldığı bir konu değilmiş.
Yaşananlardan ne kadar ders alınır, bilmiyorum ama 2023 ve sonrasında insanlığı bekleyen tehlikelere/sorunlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bazı sorunlar, her ne kadar bölgesel gibi ele alınabilirse de dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir sorun, çok kısa bir süre içerisinde tüm dünyayı etkileyen bir sorun haline gelebiliyor. Aşağıda, başlıklar halinde bu tehlikeleri ya da sorunları yazmaya çalıştım. Şüphesiz bizi bekleyen başka tehlikeler de var ve hep olacak.
KÜRESEL ISINMA
Dünyayı ve ülkemizi çok yakından ilgilendiriyor. Dünya haritasının çok yakın bir gelecekte değişme ihtimali bile söz konusu. Halen pek çok kritik eşiği geçmiş bulunuyoruz. Ortalama hava sıcaklığı bir dereceden fazla artmış durumda. Yakın gelecekte Batı Antarktika’daki buz tabakalarının çökmesi ve Grönland buz tabakasının erimesi, tropikal mercan resiflerinin yok olması, kuzey yarımküredeki donmuş toprakların eriyip çözülmesi ve buna bağlı olarak sera gazlarının yoğun salımı ve bazı mikro organizmaların canlanıp yeni tip salgın hastalıkların ortaya çıkma ihtimali bizleri bekliyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişiklikleri tüm dünyayı etkiliyor. Seller, aşırı yağmurlar ya da kimi bölgelerde yağışların kuraklık derecesinde azalması iklim değişikliklerinin en önemli görünümleri. Bunlara çok geniş bölgeleri etkileyen vahşi orman yangınlarını da eklemek yanlış olmayacak. Savaşların ve çatışmaların, politik unsurların neden olduğu göçlere bir de iklim değişikliğinden kaynaklanan göçler ekleniyor. Dünyamız birçok ekonomik, sosyal, vb. sorunla baş etmek durumunda kalıyor. Dünyamız, Paris iklim anlaşmasında ortaya konan hedeflere ulaşmaktan oldukça uzak görünüyor. Hatta yüzyılın sonunda, değil iki derecelik sıcaklık artışının altında kalma, bunu aşıp üç derecelik artışa bile ulaşma ihtimali var. Bunların büyük göçlere ve gıda problemlerine neden olacağını söylemeye gerek yok sanırım. İklim değişikliğinin artık bölgesel olmaktan çıktığının ve küresel bir sorun haline gelmiş olduğunun altını bir kez daha çizmekte yarar var. Özetle, insanlık için yeni gezegenler dışında kaçacak bir yer pek gözükmüyor.
SAĞLIK
Kuraklık, açlık, savaş, göç vb. nedenlerle karşı karşıya kalınan sağlık sorunları ise bir başka önemli tehlike. Ayrıca, kirli havanın tetiklediği kanser, kalp krizi ve kalp hastalıkları, akciğer rahatsızlıkları; grip, CoVID ve benzeri bulaşıcı ya da tansiyon, şeker vb. bulaşıcı olmayan hastalıklar, ebola ve benzeri bir anda ortaya çıkan salgın hastalıklar, bağışıklık sistemini çökerten HIV vb., tropikal bölgelerde etkili olan ateşli hastalıklar yetersiz beslenmenin neden olduğu hastalıklar; temel sağlık hizmetlerinden yararlanamama ve yetersiz sağlık koşulları, ilaçların mikroplara karşı direncinin azalması, dünya ölçeğinde yeterli aşı üretiminin olmaması ve saklama koşullarının bulunmaması sağlık açısından insanlığı bekleyen en önemli tehlikeler olarak sıralanabilir. Bu arada her yıl milyonlarca insanın, antibiyotiklere dirençli bakteriler nedeniyle öldüğünü de belirtmekte yarar var.
SAVAŞLAR VE NÜKLEER TEKNOLOJİ
Asla kazananının olmadığı, belki de dünyanın sonunu getirecek olası Nükleer Savaşlar ülkemiz, bölgemiz ve dünya için önemli bir tehlike arz ediyor ve insanlığı küresel ölçekte tehdit ediyor. Ayrıca nükleer santral kurma yarışı da devam ediyor.
Ukrayna-Rusya çatışması nedeniyle enerji piyasalarında yaşanan gelişmeler sonucu, nükleer enerji alanında da bazı yeni girişimleri görmekteyiz. Ülkemizde de maalesef bunun yansımalarını mevcut. Bu kapsamda milli güvenlik ve enerji talebi gerekçe gösterilerek milli güvenliğimizi tehlikeye atabilecek, enerji bağımlılığını arttıracak ve enerji talebine maalesef çare olamayacak nükleer santral projelerine hız verildiğine şahit oluyoruz.
Oysa uygulanan yanlış enerji politikalarının çözüm yolunun nükleer santrallar olmadığı, Çernobil çevresine atılan bombalarla, ortaya çıkabilecek güvenlik sorunları net bir biçimde görüldü. Maalesef bu konuda ısrar edilmekte, Sinop ve Kırklareli gibi illerimizde yeni nükleer santralların yolda olduğu ifade edilmektedir. Burada iklim krizine çare olarak, nükleer santralları öngören nükleer lobilerinin gücünü/etkisini de not etmekte yarar var.
TEKNOLOJİK GELİŞMELER
Geliştirilen her teknolojinin çok sayıda faydasının yanı sıra bazı zararlarının olduğu bilinen bir gerçek. Ancak bu, teknolojik gelişmeleri engellenmek için bir gerekçe olamaz. Örneğin yapay zekanın bir tehlikesi bulunmuyor ancak bu olmayacak anlamına da gelmiyor. Özellikle kötü amaçlara sahip kişi ve kuruluşlarca veya şirketlerce yeni tehditlerin yaratılması yüksek ihtimal dahilinde. Tehlike boyutu açısından, sürücüsüz araç teknolojisi şu anda ilk sıralarda yer alıyor. Her ne kadar ABD hükümeti 2016 yılında sürücüsüz araçlar için bir dizi kurallar koymuş olsa da bu araçların çok basit tekniklerle çalışamaz ya da yanlış çalışır hale getirilmesi mümkün. Bunu, şu anda askeri ve sivil amaçla havacılık sektöründe kullanılmakta olan insansız hava araçları; drone’lar vb. için de söylemek yanlış olmayacak. Benzer durum robotlar için de söz konusu. Her ne kadar robotların insanlığı yok etme ihtimalinden çok uzak olsak da bir robotun insana zarar vermesi durumunda suçlu kim olacak? Robotu üreten şirket mi, yazılımcı mı, tasarımcı mı? Sigorta şirketleri şimdiden bu konuya kafa yormaya başlamış bulunuyor. Teknolojik gelişmeler açısından üzerinde en çok düşünülmesi gereken husus, bildiğimiz mesleklerin birçoğunun yakın zamanda ortadan kalkacak olması. Bu gelişmeler sonucu dünya, yüksek oranlarda işsizlikle karşı karıya kalınabilir; kıtlık, göç, sosyal problemler vb. tetiklenebilir.
SİBER TEHLİKELER
Gelecekte büyük risk taşıyan konuların en başında ise siber saldırılar geliyor. Özellikle enerji sektörü bu açıdan pek çok konuda önemli riskleri barındırıyor. Siber saldırılar yalnızca enerji sektörü için değil, diğer sektörler için de büyük bir tehdit oluşturuyor, finans, sanayi, perakende, kritik alt yapılar vb. Bu arada saldırıların arkasında, kimi zaman doğrudan devletlerin veya devlet dışı bazı örgütlerin olduğunu da ekleyelim.
UZAY SAVAŞLARI/ÇATIŞMALARI
Son yıllarda özel sektörün de uzay yarışına katılması ile uydu sayısında önemli bir artış meydana geldi. Bunun yanı sıra devletlerin güç politikaları, ekonomik rekabet, bölgesel askeri çatışmalarda uzayın öneminin artması ve kritik hale gelmesi uzayı daha çekişmeli bir alan haline getirmiş bulunuyor. Yalnızca uzayın askeri bir ortam haline gelmesi değil, uzay çöplüğünün hızla büyümesi de potansiyel riskleri ve çatışma olasılığını arttırıyor.
Öte yandan, uzay teknolojileri ve alt yapısı gerek kamu gerekse özel sektör oyuncuları için önemli kar fırsatları sunuyor; ancak beraberinde uzayı, tartışma ve uyuşmazlık alanı haline getiriyor. Birçok devlet Uzay Kuvvetleri oluşturmaya çalışıyor ve uzay giderek askeri ortam haline geliyor. Bu kuvvetler arasında çıkacak bir çatışma ise insanlığın sivil uçuşlar, internet, mobil telefonlar, GPS vb. açıdan günlük yaşam için büyük ölçüde uzaya bağımlı hale gelmesi nedeniyle büyük bir tehlike arz ediyor.
Değerli okurlar,
Bütün bu yaşadığımız sıkıntılara, karşı karşıya kaldığımız ve kalacağımız tehlikelere rağmen hayat yine de güzel. Hepinizin yeni yılını içtenlikle kutluyor; sağlık, huzur, neşe ve esenlikler diliyorum.
Saygılarımla