MEHMET KARA
Türkiye elektrik sektörü, genel ekonomik duruma paralel ama esas olarak kendi dinamiklerinden kaynaklanan nedenlerle çok zorlu bir yılı geride bıraktı.
Önde gelen özel sektör oyuncularının uzun vadeli finansal borçlarının yeniden yapılandırılması için bankacılarla masa başında ciddi mesailer harcadıkları biliniyor.
Bunun nedeni, döviz cinsinden girdi satın alırken, TL cinsinden satış yapan tesislerin bırakın finansal borçlarını ödemeyi, işletme giderlerini karşılamakta bile zorlanmalarıydı.
Neyse ki kurlar gevşedi de oyuncuların sırtındaki ilave yük bir miktar azaldı. Kur artışlarının yol açtığı gelir erozyonu azaltacak bir diğer adım ise elektrik satış tarifelerine getirilen zamlar oldu.
Peki yılbaşında konutlarda elektrik tarifesinin yüzde 10 indirilmesi sektörü bu açıdan etkiler mi? Aslına bakarsanız çok etkilemeyecek. Çünkü mesken elektriğinin toplam içindeki payı yüzde 25’ler mertebesinde.
Peki yüklü finansal borcu bulunan aktörlerin önünün açıldığı söylenebilir mi? Bu sorunun cevabı oyuncudan oyuncuya değişecektir elbette. Ancak genel olarak 2018 yılında yaşananlar, sektörün geleceği açısından kritik sonuçlara yol açmış durumda.
Bunların başında yatırımcılar nezdindeki güven erozyonu geliyor. Çünkü büyümeyi hedeflediğine göre, Türkiye’nin artan enerji talebini karşılayacak ilave tesislerin kurulumuna ihtiyacı olduğunu söylemek yanlış olmaz. İşte güven erozyonunun, bu kurulumlar için gereken yatırımcı iştahını aşağı çektiği kesin.
Peki bu iştahı yeniden yukarı çekecek gelişmeler yaşanır mı? Enerji borsasındaki elektrik piyasasında yaşanan fiyat hareketlerine baktığımızda bunun ipuçlarını görmek belki mümkün. Çünkü megavatsaat başına spot elektrik fiyatları ortalaması 2018 yılında yüzde 41 oranında artmış görünüyor.
Bu hareket, sektördeki oyuncuların sık sık dile getirdiği maliyet bazlı fiyatlandırma ihtiyacının da bir yansıması aslında. Görevli tedarik şirketlerinin uygulayacağı tarifelerde elektrik üreticilerinin arzu ettiği ölçüde artış yaşanmasa bile, spot piyasadaki fiyatlarda yaşanan artış, hayatın boşluk tanımadığına işaret.
Ancak burada bir noktaya daha bakmakta fayda var. Kesinleşmemiş verilere göre 2018 yılında Türkiye’nin elektrik tüketim rakamları yerinde saymış görünüyor. Bu durum, elektrik piyasası oyuncularının kendilerini genel ekonomik büyümeden ayrı düşünmemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Yani her ne kadar fiyatlar, tarifeler, ticaret ortamı ile ilgili çeşitli düzenlemeler, değişiklikler yaşansa da bu yılın ilk yarısında ekonominin gerileyeceği, en iyimser ihtimalle yerinde sayacağı gerçeği, sektörün gözetmesi gereken en önemli faktör gibi duruyor.
Özetle, elektrik sektörünü zorlu bir yıl daha bekliyor.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü