MEHMET KARA
Türkiye elektrik piyasasında ciddi sıkıntılar var.
Ama bunlar pek bilinmiyor çünkü gün yüzüne çıkmıyor.
Niye çıkmıyor?
İşte iki muhtemel neden:
Birincisi, sıkıntının ortaya çıkması istenmiyor.
İkincisi, hiç kimse konunun ciddiyetinden haberdar değil.
Hangi ihtimale yüzde kaç vereceğimi bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var: İkinci ihtimal daha önemli.
Çünkü, birileri konunun ciddiyetinden haberdarsa gerçek er ya da geç kendini gösterir.
Belli bir kişiyi, kurumu ya da kesimi suçlamak istemem.
Ama sektördeki sıkıntıyı ortaya koymak şart.
Sevgili okuyucular, Türkiye elektrik piyasasında teorik olarak rekabetin arttırılması isteniyor. Amaç, tüketicinin daha düşük fiyatlarla elektrik satın alabilmesinin sağlanması…
Hatta bunun teoriden pratiğe uygulanması için çalışıldığı da kesin.
Ama olmuyor. Bir türlü rekabetçi piyasa şartları oluşturulamıyor.
Peki neden?
Şurdan başlayalım isterseniz.
Toptan elektrik tedarik şirketlerinden 93’ünün yetkileri askıya alındı.
Yani bu kadar firmaya şu söylendi:
“Siz rekabetçi bir piyasa oluşturmaya yönelik mevzuat çerçevesinde faaliyet gösteriyorsunuz ama bunu yaparken tüketiciyi mağdur ettiniz. Ucuz elektrik tedarik etme sözünü yerine getiremediniz. Altına imza attığınız sözleşmenin gereğini yerine getirmediniz. O halde ben de sizi cezalandırıyorum.”
Normal şartlar altında bu cezalandırma olağan karşılanabilirdi.
Ancak durum pek öyle görünmüyor.
Çünkü birincisi sözü edilen toptan elektrik tedarik firması sayısı yaklaşık 200.
Yani cezalandırılan firma sayısı, toplam oyuncu sayısının yaklaşık yarısı.
Eğer 200 oyuncunun olduğu bir piyasada, bu aktörlerin yarısı cezalandırılıyorsa ya uygulanan sistem yanlıştır ya da bunu uygulayan yetkili kurum ya da kuruluş bir hata yapmıştır veya yapmaya devam ediyordur.
Yani bir maç sırasında sahadaki oyuncuların yarısı kırmızı kart görüyorsa ya kurallarda bir sorun vardır ya da maçı yöneten hakem hatalıdır.
O halde toptan elektrik tedarikçilerinden 93’üne ceza verilmesi kararının irdelenmesinde yarar var.
İrdelersek sorun çözülür mü?
Bu soruya kesin bir “evet” cevabı veremeyiz.
Ama emin olduğumuz bir şey var:
İrdelemezsek hiç çözemeyiz!
Peki bu sorun nasıl çözülür?
Önümüzdeki yazılarda bunları ele alalım…