Enerji Günlüğü - Nevada Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel, Türkiye’de jeotermal enerjiye ilişkin yanlış ve eksik bilgilendirme ve bazı yanlış uygulamalar nedeniyle çok önemli fırsatların kaçırıldığını söyledi.
Nevada Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel, jeotermal enerji alanında büyük bir bilgi kirliliği olduğuna dikkat çekerek, Dünyanın en büyük jeotermal rezervine sahip ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de jeotermal enerjiye ilişkin yanlış ve eksik bilgilendirme ve bazı yanlış uygulamalar nedeniyle çok önemli fırsatların kaçırıldığını kaydetti. Çengel, “Doğru bir şekilde kullanılan jeotermal enerji, çevreye ve halk sağlığına zarar vermeyen en temiz ve güvenilir enerji türlerinden biri. Kulaktan dolma edinilen ve doğruluğu araştırılmayan bilgiler yalnızca ülkemize zarar verir. Bu nedenle jeotermal enerji hakkında doğru bilgi edinmek önemli” dedi.
JEOTERMAL ÜLKEMİZ İÇİN BÜYÜK VE BULUNMAZ BİR NİMET
Türkiye’de özellikle jeotermal kaynakların %78’inin bulunduğu Ege Bölgesi’nde potansiyelin verimli kullanılması gerektiğinin altını çizen Proj. Dr. Çengel, “yer altındaki güneş” olarak da bilinen jeotermal enerjinin ülkemiz için büyük ve bulunmaz bir nimet olduğunu ve bu kaynağı verimli ve etkin değerlendirmek gerektiğini vurguladı.
Çengel, “Ülkemizde bolca bulunan jeotermal kaynak, gerekli hassasiyet gösterildiği ve en iyi uygulamalar örnek alındığı takdirde dünyada en çevre dostu enerji türlerinden biri olarak biliniyor. Yerli ve yenilenebilir bir enerji olan jeotermal enerji, aynı zamanda üretilen birim elektrik enerjisi başına çevreye ve sağlığa en az zarar veren enerji türleri arasında yer alıyor. Ancak jeotermal enerji ile ilgili de çok sayıda doğru bilinen yanlış bulunuyor. Kulaktan dolma ve kim tarafından üretildiği bilinmeyen bilgilere kesinlikle itibar etmemek gerekiyor. Bu yanlışların önüne geçmek için bilimsel makaleleri referans almak şart” açıklamasında bulundu.
AYDIN’DA ŞEFFAFLIK ŞART
Jeotermal enerji hakkında uzlaşmacı bir yaklaşımla ortak bir zemin oluşturup birlik olmanın, ancak bilimsel veriler ışığında bilimin birleştirici gücü ile gerçekleştirilebileceğine dikkat çeken Çengel, Özellikle Aydın Bölgesi’ndeki jeotermal rezervlerinin, incir ve zeytin gibi doğal bir zenginlik olarak görülmesi gerektiğini ve kamuoyundaki bilgi kirliliğinin aksine, resmi verilerin jeotermal enerjinin incir ve zeytin üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığını ortaya koyduğunu kaydetti. Çengel, “Bu da Aydın’da hava, su, toprak ve tarım ürünlerinde düzenli ölçümler yaparak ve bilimsel verilere dayanarak halkın bilgilendirilmesi ile mümkün. Aynı zamanda sorunlara cevap bulmak için gerekli Ar-Ge’nin yapılması, yapılan çalışmaların da kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılması Aydın’daki jeotermal sorunu için oldukça önemli” dedi.
Çengel ayrıca, jeotermal gaz atıklarının kanserojen bir etkisinin olmadığını da sözlerine ekledi.