Geçtiğimiz hafta, Belçika’nın kömürden elektrik üretimine son verdiğine ilişkin bir haber yayınlandı.
Habere göre; Langerlo Termik Santrali, Belçika’daki son kömür santraliydi ve 30 Mart günü son kömürünü yakmasıyla birlikte, Belçika’da kömürden elektrik üretimi de son bulmuş oluyordu.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) kaynaklı olduğu anlaşılan haber[i], daha çok çevre örgütlerinin haber sitelerinde yer almaktaydı.
Kömürün tarihinde, Belçika’nın önemli bir yeri vardır. Buradaki kömür üretiminin başlangıcı, neredeyse dokuz yüz yıl öncesine dayanır. Bu nedenle, Belçika’nın kömürden vazgeçmesinin elbette haber değeri de olacaktır.
Bununla beraber, bu yazıyı kaleme almamın nedeni, söz konusu haberin kendisi değil, bu haberden hareketle Türkiye’ye ilişkin yapılan yorumlardır.
Söz konusu yorumlara göre; özetle, Belçika’nın bu eylemi Türkiye’ye örnek olmalı ve Türkiye de bir an önce kömürü terk etmelidir.
Acaba, Belçika, gerçekten bu konuda Türkiye için iyi bir örnek olur mu?
***
En başında belirtelim. Belçika, kömürden tamamen vazgeçmiş değil. Langerlo santrali durdu, ama başta demir çelik endüstrisi olmak üzere sanayide ve hatta ısınmada kömür kullanmaya devam ediyor.
2013 yılında 5 milyon ton civarında olan kömür tüketimi[ii], Langerlo santralinin devreden çıkmasıyla, muhtemelen 3-4 milyon ton aralığına indi.
Belçika kömür tüketmeye devam ediyor, ama üretimi bırakalı çok oldu. Son kömür ocağı, yirmi dört yıl önce kapanmıştı.[iii] O tarihten bu yana, büyük miktarlarda ithal kömür kullandı.
Sonunda, Belçika, elektrik üretiminde kömür kullanmaktan vazgeçti. Ama buna rağmen, bu ülkenin birincil enerji tüketimindeki mevcut bileşimini çevresel açıdan başarılı sayabilmek, hâlâ mümkün değil.
Toplam enerji tüketiminde kullandığı fosil kaynakların payı yüzde 73 düzeyinde. Nükleerin payı ise yüzde 17 civarında.[iv]
Belçika’da hidrolik hâriç yenilenebilir kaynakların birincil enerji tüketimi içindeki payı ise sadece yüzde 1,3 kadar. Türkiye’de de bu oran son derece düşük, ancak en azından Belçika’dan iki kat daha yüksek.
Diğerleri neyse de, yenilenebilir kaynaklar konusunda Belçika’yı örnek almazsak iyi olur.
***
Gelelim Belçika’nın elektrik ihtiyacı için kullanılan kaynaklara…
Belçika, elektrik tüketiminin en büyük kısmını (yaklaşık yüzde 40), Avrupa’nın orta yerine inşa ettiği 2 nükleer santraldeki 7 adet reaktörden sağlıyor.[v] Yüzde 22’sini ithal ettiği doğal gazdan, yüzde 8,5 kadarını da rüzgâr ve güneşten üretiyor. Yüzde 20’sini ise doğrudan komşuları Fransa ve Hollanda’dan satın alıyor.
Kömürden elektrik üretiminin payı ise Langerlo’nun üretimi durana kadar yüzde 5 civarındaydı. Şimdi bu yüzde 5’ten vazgeçildi.
Peki yerine ne konulacak?
İlk seçenek, biyokütle. Daha önce Alman enerji devi E.ON’a ait olan santral, orta ve uzun vadedeki ekonomisinin negatife dönmesi nedeniyle yakın zamanda “German Pellets” firmasına satılmıştı. “German Pellets” firmasının satın alma gerekçesi ise bu santrali kömürden biyokütleye çevirmek. Yani Langerlo santrali aslında kapanmadı. Sadece kömür yerine bir başka yakıtın kullanılması planlanıyor.[vi]
Bununla beraber, bu seçeneğin gerçekleşebilmesi, “German Pellets’in Belçika Hükümetinden iyi bir teşvik koparabilmesine bağlı.
Dolayısıyla, kömürden vazgeçme kararı, aslında çevre kaygılarıyla verilmiş bir karar değil. Birazcık duygusal!
Ancak, bu proje gerçekleşmezse, Belçika’nın bir başka seçeneği daha var. O da Fransa ve Hollanda’dan yaptığı elektrik ithalatını daha da arttırmak. Bu arada, elektrik ithalatının yapılacağı Fransa’nın elektriğin neredeyse yüzde 80’ini nükleerden ve Hollanda’nın ise üçte birini kömürden sağladığını söylemeden geçmeyelim.
Dolayısıyla, elektrik üretiminde kullanılan kaynaklar konusunda Belçika’yı örnek alacaksak, öncelikle kömürle uğraşmayı bırakıp çok sayıda nükleer santral kurmamız, sonra da elektrik üretimimizin yüzde 20’sine karşılık gelen miktarda elektriği (mevcut net elektrik ithalatımızın 15 katı) her yıl ithal edecek yolları bulmamız gerekiyor!
Üstelik, ithal edeceğimiz elektriğin hangi kaynaklardan üretildiğine bakmamız da gerekmeyecek.
***
Aslına bakarsanız, Dünya’nın kömür tüketiminden vazgeçtiği falan yok. Tam tersine, küresel kömür tüketimi, içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk 16 yılında, bir önceki yüzyılda olduğundan çok daha fazla arttı.
Bununla beraber, Avrupa’nın kömür tüketimini belirli bir ölçüde düşürdüğü doğrudur. Ancak, bu düşüşün abartıldığı kadar olmadığını da söylemek gerekir. Avrupa Birliği ülkelerinin toplam kömür tüketimi, geçtiğimiz yüzyılın sonundan bugüne kadar sadece yüzde 14 oranında gerilemiştir.[vii] Avrupa ülkelerinde kömürden elektrik üretimi ise aynı dönemde neredeyse hiç düşmemiştir.
Ayrıca, Avrupa’da kömür tüketiminden vazgeçmenin nedenlerini de doğru süzmek gerekir.
Avrupa ülkelerinin, son yıllarda kömür tüketimini bir ölçüde kısmalarının nedeni, gerçekten sadece çevre duyarlılıkları mıdır, yoksa –yukarıdaki örnekte olduğu gibi- önemli bir kısmı ekonomik ve mali gerekliliklerden mi kaynaklanmaktadır?
Avrupa ülkelerinde, kömür tüketiminin bir ölçüde düşmesinin ana nedenleri arasında, sahip olduğu kömür rezervlerinin üretim maliyetlerinin giderek artması da bulunmaktadır. Belçika, buna iyi bir örnektir. Belçika’nın kömür üretiminden yirmi dört yıl önce vazgeçmesinin nedeni, ekonomik olarak işletilebilecek kömür rezervlerinin kalmamasıdır.[viii]
Belçika, eğer ekonomik olarak işletebileceği kömür rezervlerine sahip olsaydı ya da zamanında nükleer santralleri Avrupa’nın göbeğine kurup elektrik ihtiyacının neredeyse yarısını nükleer enerjiden karşılamasaydı, yine de kömür tüketimini bu ölçüde kısar ve kömüre dayalı santrallerini kapatır mıydı, bunu bilmiyoruz.
Bir diğer örnek ise İskoçya’dır.
Belçika gibi, İskoçya da geçtiğimiz ay son kömür santrali Longannet’i kapattı.[ix] Bu santralin kapatılma nedenleri arasında artan karbon vergileri vardır. Ancak, kapatma kararında, yaşlanma nedeniyle işletme maliyetlerinin artması ve santralin artan iletim maliyetleri karbon vergisine göre çok daha etkilidir.
Avrupa’nın enerji kullanımındaki tercihlerini belirleyen öncelikli etkenin çevre duyarlılıkları olduğunu söylemek doğru olmaz. Bunun yanında, ekonomik tercihler de ağırlıklı rol oynamaktadır.
Bunun en belirgin kanıtı, bir yandan İskoçya’daki son kömür santrali kapanırken, diğer yandan Birleşik Krallık Enerji Bakanlığı’nın nükleer enerji kapasitesini arttırma ve Kuzey Denizi gaz üretimini arttırmak amacıyla hidrolik çatlatma yöntemini teşvik etme yönündeki kararları alabilmesidir.[x]
Başka bir kanıt, Almanya’nın kömür politikasıdır. Almanya, kömüre karşı olan tüm keskin muhalefete karşın, son on yılda kömür tüketimini sadece yüzde 10 oranında düşürmeye yanaşmıştır. Dünyanın sekizinci kömür üreticisi ve tüketicisidir. Türkiye’den üç kat daha fazla kömür üretmekte ve iki kat daha fazla tüketmektedir.
***
Kömürün, hiçbir zaman temiz bir yakıt olmadığı doğrudur.
Ancak, her ne kadar küresel ısınmaya neden olan karbondioksit emisyonlarına henüz bir çözüm bulunamadıysa da yereldeki etkilerini ileri teknolojiler kullanmak suretiyle en aza indirebilmek mümkündür.
Türkiye’nin, elindeki kömür rezervlerini, -çevre boyutu da dahil- pek çok bakımdan doğru kullanmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak, ekonomik olarak işletilebilecek kömür rezervlerine sahip olan ve başka alternatifleri bulunmayan ülkelerin genel davranış biçimi, bu rezervlerden yararlanma yönündedir. Dünya’da bunun istisnası bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin de, çevre ve iş güvenliği bakımından en yüksek standartları da sağlamak suretiyle kömür kaynaklarından yararlanması gerekir.
Enerji meseleleri hiçbir zaman tek boyutlu olmamıştır. Enerjiye ilişkin sorunların çözümü, her zaman çok sayıda parametreye aynı anda bakmayı gerektirir. Tekil örneklerden hareket ederek yüzeysel çıkarımlarda bulunmak ise doğru sonuçlara ulaşmamızı engelleyecektir.
Ankara/Nisan 2016
[i] Climate Action Network Europe. (2016). “Belgium says goodbye to coal power use”. <http://www.caneurope.org/can-and-press/952-belgium-says-goodbye-to-coal-power-use>. Erişim tarihi: 17 Nisan 2016.
[ii] International Energy Agency. (2016). Coal Information 2015. Paris.
[iii] European Association for Coal and Lignite (EURACOAL). (2013). Coal Industry Across Europe. Brussels. November 2013.
[iv] International Energy Agency. (2016). Energy Balances of OECD Countries 2015. Paris.
[v] International Energy Agency. (2016). Electricity Information 2015. Paris.
[vi] Argus. (2012). Eon plans Belgian biomass conversion. 12 December 2012. <http://www.argusmedia.com/news/article/?id=826427>; Biomass Magazine. (2015). Eon to sell Belgian coal-fired power plant to German Pellets. 20 October 2015. <http://biomassmagazine.com/articles/12497/eon-to-sell-belgian-coal-fired-power-plant-to-german-pellets>.
[viii] The Federal Institute for Geosciences and Natural Resources (BGR). (2014). Energy Study 2014. Reserves, resources and availability of energy resources (18). – 131 pp, Hannover.
[ix] The Guardian. (2016). Longannet power station closes ending coal power use in Scotland. 24 March 2016. <http://www.theguardian.com/environment/2016/mar/24/longannet-power-station-closes-coal-power-scotland>.
[x] CNBC. (2016). Scotland ends coal-fired electricity. 24 March 2016. http://www.cnbc.com/2016/03/24/.