Enerji Günlüğü - İDA - İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Işıl Arıdağ, iş dünyasının sürdürülebilir markalar yaratması ve yönetmesinin, artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu söyledi.
Dünyanın en önemli 50 konferansı arasında gösterilen global Sustainable Brands buluşmalarının İstanbul ayağı olan Sürdürülebilir Markalar Konferansı’nda, “Sürdürülebilirliğin DNA’sında iletişim var: Nasıl Keşfedilir?” başlıklı bir oturum düzenlendi.
İDA - İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Işıl Arıdağ, yaptığı konuşmada, “İş dünyasının sürdürülebilir markalar yaratması ve yönetmesi, artık bir tercih değil, zorunluluk. İş dünyası ile birlikte, başta devlet olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının, fikir önderlerinin ve üniversite çevrelerinin eşgüdümlü işbirliği ve önderliğiyle geleceğimizi korumak mümkün.Ancak, markanın misyonu toplum tarafından benimsenmediği takdirde sürdürülebilir marka olmak mümkün değil. Toplumu bilgilendiren, ikna eden ve aynı amaç uğruna hareket geçiren iletişim mesleği. Bu da iletişim sektörünün önem ve gücünü gösteriyor” dedi.
Sürdürülebilirlik iletişimini 3s+1ö ile ifade etmek gerektiğini vurgulayan Arıdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Toplum dinamiklerini değiştirmek için markanın özünde 6P taşıması, iletişimin özünde 3S+1Ö’yü benimsemesi gerekiyor. Eskiden People, Planet ve Profit ile 3P formülü geçerli iken, şimdilerde 6P konuşuluyor. Partnership, Participation ve en önemlisi Purpose eklendi. Öte yandan iletişimin özündeki 3 S, Sorumluluk, Samimiyet, Sadelik ve Ölçülebilirlik. Sorumlu, çünkü odağında insan var. Vatandaşın, müşterinin, kullanıcının dinlenmesi ve hakkının korunması gerekiyor. Dürüstlük ve şeffaflık, sürdürülebilirlik iletişiminin vazgeçilmezleri. Bu da güven demek. Güvenilir olmak demek. Sadelik de çok önemli. İletişim profesyonelinin kompleks veya değil, işi çok iyi anlaması gerekiyor. Ardından da tüm paydaşların anlayabileceği, kabul edeceği ve ufak adımlarla hayata geçireceği bir iletişim diline tercüme etmesi gerekiyor. Son olarak, her program sonuç hedefli olmakla birlikte, sürdürülebilirlik iletişiminde dinamik bir süreç yaşandığı bir gerçek… Birçok bilinmez ile çıkılan yolculukta, ekonomik, politik, sosyolojik ve teknolojik parametrelere bağlı olarak hareket planını sürekli gözden geçirmek gerekiyor. Her hâlükârda, kantitatif ve kalitatif yönetmelerle değişimi izlemek bir mecburiyet. Nihai hedef ise toplumsal tutum ve davranış değişikliği. Topluma değer katan bir sürdürülebilir marka için, iş planları kadar toplum dinamiklerini takip etmek gerek. Bu da yetmez… Toplum dinamiklerini değiştirmek bir o kadar önemli. Markanın özünde 6P’yi taşıması kadar, iletişimin özünde 3S+1Ö’yü benimsemesi gerekiyor.”