1. HABERLER

  2. KÖMÜR

  3. Anaç: EÜAŞ ve TKİ sistem içinde kalmalı

Anaç: EÜAŞ ve TKİ sistem içinde kalmalı

Enerji Günlüğü - Minnetolia Genel Müdürü ve TKİ Eski Genel Müdürü Selahattin Anaç, yerli kömürün elektrik üretiminde daha fazla kullanımına yönelik...

Anaç: EÜAŞ ve TKİ sistem içinde kalmalı

Enerji Günlüğü - Minnetolia Genel Müdürü ve TKİ Eski Genel Müdürü Selahattin Anaç, yerli kömürün elektrik üretiminde daha fazla kullanımına yönelik çalışmalar yapılırken EÜAŞ ve TKİ’nin mutlaka sistem içinde kalması gerektiğini söyledi.

24. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı'nda konuşan Minnetolia Genel Müdürü ve TKİ Eski Genel Müdürü Selahattin Anaç EÜAŞ ve TKİ’nin sistem içinde kalması gerektiğini söyledi. Anaç, “Kömürü satmak yerine kömürün varlığı kadar değer ortaya koyup EÜAŞ’ı ortak yapmak gerekiyor. Bence böylesi bir yöntem akıllıca olabilir diyorum” dedi.  

Yeni bulunan kömür sahalarının ilk arama seferberliğinin genel müdürlüğü döneminde başladığını ifade eden Minnertolia Genel Müdürü (TKİ Eski Genel Müdürü) Selahattin Anaç Türkiye’nin 21 bölgeye bölündüğünü ve Karapınar, Dinar, Elbistan Alpu sahalarının da bunun sonucunda bulunduğunu ifade etti. Anaç konuşmasına şöyle devam etti; “Biz bu çalışmaları yaptık ve daha sonra MTA’ya devredildi. MTA bu sahlarda çalıştı ve kaynaklar buldu. Bunlar çoğunlukla Karapınar hariç hem düşük kalorili hem de yüksek maliyetliydi. Bu yatırımcılar için ciddi sorun.”

EN BÜYÜK FARK ALIM GARANTİSİNİN OLMAMASI

TKİ’nin elinde olup hiçbir şekilde çalışmayan sahalar olduğunu ve bunları yatırımcıya açtıklarını dile getiren Anaç şunları söyledi: 

“Konsept ise MTA’nın gidip arama dahi yapamadığı yerlerdi. Silopi’deki 405 MW'lik (3x135 MW) asfaltit sahasını Ciner Grubu’na ihale ettik ve aynı şekilde Göynük Aksa’ya ihale edildi. Şu anda ikisi de çalışıyor. Mihalıççık’ta zor şartlarda bir kömür alanı yarattık. Bir kısmı biz bir kısmı EÜAŞ’a bir kısmı özel sektöre aitti. Bu şekilde Yunus Emre Santrali Projesi ortaya çıktı. Benzer şekilde ben ayrıldıktan sonra TKİ Genel Müdürlüğü’nde Deniş sahası aynı şekilde ihale edildi. Bunun da montajı tamamlanmak üzere. Dolayısıyla TKİ’nin elinde büyük sahalar dışındaki küçük sahalarla ilgili bir ara çözüm bulundu. En önemli fark alım garantisinin olmamasıydı. Hem elektrik fiyatları çok yüksekti hem de 130-200 MW gibi küçük projelerdi. Aynı metodoloji Elbistan için de denendi ama tutmadı."

İlerleyen yıllarda, Soma ve Tunçbilek hariç, TKİ’nin elindeki sahalar ve termik santrallerin birlikte özelleştirildiğini hatırlatan Anaç, şöyle devam etti:

"Hapsedilmiş (coğrafi olarak) maden varlıkları olduğu için santrallerle birlikte gidildi. Büyük oranda firmalar borç altına girdi. Kur farkları var. Çok sıkıntılı bir durum ortaya çıktı. Devletin desteğiyle alım garantisiyle şu anda ayakta tutulmaya çalışılıyor. Ama o sistemde yeni santrallere yeni ihalelere yatırım yapacak firmalar azaldı. Çayırhan’da üç firma birleşerek ancak üstlenebildiler. Alpu ihale edilmeye çalışılıyor, kaçıncı kez ertelendi. Rekabetin elektrik fiyatı üzerinden yapılmasını sağlıyorlar. Bir kar garantisi alman kredi alabilecek kadar gelir garantilemen gerekiyor ki çok yüksek öz kaynak gerekiyor. Yani öz sermaye en yüzde 30 olmalı ya da üzerine ipotek koyulabilecek mal varlığınız olması gerekiyor. Bunlardan dolayı Alpu Modelinde, kömürü satmaya yönelik, 20 yıl sonra yüzde 10 hasıla paylaşımı getirildi. Yüzde 1 çevre fonu koyuldu."

Türkiye'deki arama sahalarındaki rezerv varlıklarına ilişkin hesaplamaların ve öngörülerin nasıl yapılması gerektiğine  ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Anaç, "Öncelikle iki üç damarı işleyeceksiniz. Hiç madencilik yapılmamış, neyle karşılaşacağınız belli değil, çok kişi niyetli de değil. Yüzde 20 ortak olmak isteyen firmalar var, fizibıl olursa yüzde 40’a çıkacağım dediği halde Türk ortak bulamadılar. EÜAŞ ya da TKİ’nin sistem içinde kalması gerekiyor. Kömürü satmak yerine kömürün varlığı kadar değer ortaya koyup EÜAŞ’ı ortak yapmak gerekiyor. Bence böylesi bir yöntem akıllıca olabilir diyorum” dedi.

AZ OLAN PARAMIZI DOĞRU ŞEKİLDE KULLANMALIYIZ

Türkiye'de kömür varlıklarının bileşimine ilişkin çalışmalarda homojenizasyon kavramının hemen hemen hiç yer almadığını kaydeden Anaç, kömürün çıkarılıp yığıldığını ve önceden yapılmış düzgün bir modelleme olmadığı için çok büyük sorun yaşandığını belirtti. Anaç konuşmasına şöyle devam etti:

“Mesela Alpu sahasının elimizde sondaj verileri var. Uluslararası standartlara (CORK) göre yapılıp yapılmadığı belli değil. Üç dört damarı beraber işleyerek homojen bir kömür ortaya çıkarırsanız bu büyük maliyet. Dünya Bankası'ndan destek alacaksanız, madene pilot uygulama yapabilecek kadar çalışma yapmanız gerekiyor. Kömürde de yatırım kararı alındığında ve riskler üst üste konulduğunda ciddi riskler oluşuyor. Bütün riski yatırımcı üstlenecek ve yatırımcının yükü boynuna asılı, çözüm üretilmesi lazım. Hep birlikte iyi bir analiz yapıp az olan paramızı doğru şekilde kullanmalıyız.”

Enerji Günlüğü