Enerji Günlüğü - Alpet Yönetim Kurulu Başkanı Sofu Altınbaş, bugün 430 olan istasyon sayısını 2015’te 600’e yükselterek, sektördeki ilk 5 oyuncu arasına girmeyi hedeflediklerini söyledi. Altınbaş, dağıtıcısıyla sözleşme süresi dolacak 7 bine yakın istasyondan bir bölümünü Alpet bünyesine katacaklarını belirtti.
Altınbaş Holding’in akaryakıt sektöründeki markası Alpet, hedef büyüttü. Yönetim Kurulu Başkanı Sofu Altınbaş, halen pazarın en büyük 7’inci oyuncusu konumunda bulunan Alpet’i 2015 yılı sonunda ilk 5 marka arasına sokmayı hedeflediklerini söyledi. Sofu Altınbaş, şirketin mevcut faaliyetleriyle hedefleri konusunda Dünya'nın sorularını cevapladı.
Siz sektöre ne zaman girmiştiniz?
Biz akaryakıt işine 1997 yılında Almanya'daki bir arkadaştan esinlenerek, Kıbrıs'ta başladık. O tarihlerde henüz kamu şirketi konumundaki Petrol Ofisi'nin Almanya'da bayiliğini almak istediğini söylüyordu. Bizim de petrol piyasasında arkadaşlarımız vardı. Sorduk, öğrendik. Biz de Kıbrıs'ta bayilik alalım dedik. O zaman yarısı PO'nun yarısı KKTC'nin bir şirket vardı. Şimdi tamamen Kıbrısın yerlisi bir grubun eline geçti. Kıbrıs Türk Petrolleri... Ve bayiliği aldık başladık.
Şimdi ne durumdasınız Kıbrıs’ta?
Yüzde 50 pazar payımız var. Ercan Havalimanı'na inen uçakların yüzde 100'üne akaryakıtı biz veriyoruz. Ada'ya yanaşan gemilerin de yüzde 80-85'ine yakıt sağlıyoruz. Yani KKTC'de iç piyasada pazar payımız yüzde 50 civarında. Kıbrıs'da 270 bin ton mal satılıyor. 50 kurumsal istasyonumuz var. 30-35'de ticari bayi var.
Bahçeli, cafe'li, internetli istasyonlar açmaya başlamışsınız orada...
Evet, başladık ve çok ilgi gördü. Kıbrıs'ta sektöre öncülük ediyoruz. Hizmet ve ürün kalitesinde 1 numarayız. Karşımızdaki rakip şirket yerel bir oyuncu gibi kaldı. Biz dünyadaki pek çok yeniliği herkesten önce götürüyoruz Ada'ya.
Otogaz pazarı nasıl Ada'da?
Kıbrıs'ta otomobillerde gaz sistemi yok. Aslında benzin de buraya göre çok ucuz sayılmaz, 4.5 TL ama yine de otogaza izin verilmiyor.
Türkiye pazarına gelelim, buradaki durumunuz?
Kıbrıs'ta kendi sistemimizi oturttuktan sonra, 2000 yılında bu işi neden Türkiye'de ve daha büyük hacimli olarak yapmıyoruz diye düşündük. Ve Türkiye'ye girme kararı aldık, 2001 yılında da başladık. Bugün Türkiye'de depolama kapasitesi açısından sektördeki ilk üç şirketten biriyiz. 430 bayimiz var. Satış hacmimizle 7'inci sıradayız. Hedefimiz 2015'te ilk 5'e girmek.
Bu hedefe ulaşmak için planınız ne?
Önümüzdeki yıl 7 bine yakın istasyonun dağıtıcılarla sözleşme süreleri doluyor. İstasyon sahipleri dağıtıcılarla pazarlık edecek. İşte bu dönüşüm sürecinde bayi sayımızı 600'e çıkarmak istiyoruz. Ve bunları da daha çok şehir merkezlerindeki bayilerden oluşturup ilk 5 içine girmek istiyoruz. Halen 20 adet inşa halinde istasyonumuz var. Şehir merkezlerinde de 150 kadar istasyonu bünyemize katmayı düşünüyoruz. Yani daha çok büyük illerde olmayı düşünüyoruz.
İstasyonlarla pazarlık süreci nasıl işleyecek?
Şöyle bir durum var. Şehir merkezlerinde üç büyük markanın ağırlığı söz konusu. Bu şirketlerin aynı lokasyonda ve bazıları da birbirine çok yakın birden fazla istasyonu var. Kimi yerde üçü de yan yana. Bu dağıtıcılar pazarlık sürecinde artık bu istasyonların her üçüne birden para ödemek yerine "Bölgede var olayım yeter" diye bakabiliyor. Üç tane, beş tane istasyonla mücadele edemiyor. Tabii çok özel konumdaki istasyonlar hariç. Aynı bölgede elinde sadece bir istasyon varsa alamıyoruz ama diyelim ki 7 adet, bunların en az birini alabiliyoruz.
Rakiplerinizin de eli armut toplamayacak herhalde...
Yüzde 100 bize gelecek diye bir şey yok. 1000 istasyon dağıtıcısından ayrılacaksa, bunlar sektördeki 78 dağıtıcı arasında dağılmayacak, bizim de içinde bulunduğumuz 10 büyük şirket arasında dağılacak. Zaten şehir merkezinde olsa da müşteriden rağbet görmeyecek çok istasyon var. Marka değeri yüksek firmalar öne çıkacak. Bunlar da saysan 10'u geçmez. Tüketicinin kendi ayağıyla gidip ürün alacağı markalar bunlar. Onun için etkili olacağımızı düşünüyorum.
Bu olumlu beklentinizin arka planında ne var?
Aslında biz hizmet ve yakıt kalitemizle kendimizi ilk 5'in içinde sayıyoruz. Piyasa da bunu kabulleniyor. Şehir merkezinde herhangi bir istasyon sahibiyle oturduğumuzda, diyelim ki Topkapı'daki X bayisine arkadaşlarımız gidip Alpet'ten geliyorum dediğinde, pazarlık masasına oturuyor. İlk 5 oyuncudan biri gözüyle bakıp pazarlık ediyorlar. Ama aynı istasyon sahibi, sektördeki diyelim ki 68 dağıtıcının yetkililerine randevu bile vermiyor. Yani biz pazarda kendimizi ispatladık. Altınbaş Holding gibi bir grubun şirketiyiz. Bilinirliğimiz iyi.
Kendi işlettiğiniz istasyonlar var mı?
Evet. 25 kendi istasyonumuz var. Ama biz hem kendimiz işletmeye talibiz hem de bayilik vermeye. Yeri geliyor bayiye intifa bedeli ödemektense mülkünü alayım diyorsunuz. Ama hepsinde mülk alamazsınız. Pazar şartları neyi gerektiriyorsa orada olacağız. Hedefimimizde 20 kadar daha mülk istasyon yapmak var. 600'ün 50'si bizim olur. Bizim olanları bayilerle rekabet ettirmemeye dikkat ediyoruz. Bu bizim kendi istasyonumuz, fiyat farklı olacak diye bir şey yok.
Peki rekabet?
Rekabeti daha çok ticari müşterilerde serbest bırakıyoruz. Toptan ve büyük tüketimi olan müşteriler. Mevcut istasyonlarımız güçlü. Şu anda sektördeki yaklaşık 13 bin istasyonun 5 bini doğru dürüst istasyon. Bir de büyük şehirlerde ve Anadolu'daki satış miktarlarında farklılık görebiliyorsunuz.
Sektördeki istasyon sayısı yeterli mi?
İstasyon sayısı olması gerekenden çok fazla. Aslında devletin bunu yönlendirmesi lazım. Vatandaşın, kendi parasıyla da olsa yanlış yatırıma yönelmesine izin vermemesi lazım. Almanya'da bir caddede kasap dükkanı açmaya kalksan, "burada zaten var" diyor, açtırmıyor. Bir istasyonun kendi ayakları üezerinde durabilmesi için günde 5 bin litre mal satması gerekir. Bizde 500 litre satıp ayakta duran da var.
Peki nasıl oluyor bu?
Nasıl olacak, bakkallık, marketlik gibi başka işler de olmalı ki ancak ayakta durur. Hepsi öyle midir onu da bilmiyorum. Bir istasyon dedin mi servis alanı gibi düşünüyor. Her şeyi ordan alıyor. Arabanın lastiğini de bisküvisini de oradan alıyor. Bizde de oraya gelmesi gerekir ama tam gelmiş değil. Gelecek orada...
Tavan fiyat uygulamasına ne diyorsunuz?
Boynumuz kıldan ince, uyduk. Ama serbest pazar var. Devletin müdahale etmemesi gerekir. Devlet sadece düzenleyici olmalı. 78 şirket var diyoruz. Bu da temel bir tüketim maddesi diyoruz. 78 şirketin birden anlaşıp da fahiş fiyat uygulaması düşünülemez. Sektörün gerekleri yerine getirilmeye çalışılıyor ama devletimiz o tarihte (Mart 2014) öyle bir karar aldı, uyduk. Benim çok benimsemediğim bir olay. Günümüzde de olmaması gerekir. Pazar kendi şartlarını kendi içinde oluşturuyor zaten. Vatandaş ucuz olandan deposunu doldurabilir.
Mehmet KARA