Bugün sizlere alışılmışın dışında bir iş bulma hikayesi anlatacağım. 1973 yılında üniversite bitti, her birimiz okul bitirme belgelerimizi aldık, ailelerimizin yanına gittik.
Herkes kendi hayatı için yeni planlar yapmaya koyuldu. Yurtiçinde ve yurtdışında lisans üstü eğitim çabasına girenler, iş arayanlar, babasına aile işinde yardım edenler.
O sıralar İstanbul'dan İskenderun'a vapur yolculuğu vardı. Üçüncü mevki kamarada vapur gezisine çıktım, kendime tatil verdim.
Okul arkadaşım futbolcu Sebahattin (Sabo) okul bitince, mezuniyet belgesini aldı, Mersin'de bulunan ailesinin yanına gitti. Henüz iş aramaya başlamamış. Daha ne yapacağını bilmiyor, boş zamanı çok. Mahalle takımında gün içinde futbol oynuyor. Ufak tefek ama acar futbolcu, pasları gole çevirmekte üstüne yok.
Mahalle takımlarının maçlarını izleyen bir teknik direktör, bizim Sabo'yu sahada farkediyor, "Gel bizim takımda bu hafta sonu oyna" diyor. Sabo önce yedek kulübesinde bekliyor. İkinci yarıda maça giriyor ve galibiyet golünü atıyor.
Maçlar devam ediyor, Sabo'yu asıl kadroya alıyorlar. Takımın sponsoru yerel firma, takım oyuncularını şirket içi geçici işçi olarak kadroya almak istiyor. Oyuncular maddi olarak biraz ferahlasınlar, asgari ücretten de olsa biraz para alsınlar istiyor.
Teknik direktör ve sponsor firma yetkilisi takım oyuncularını bir gün topluyor, durumu açıklıyorlar. "Çocuklar son bitirdiğiniz okul neyse diplomanızı getirin, ilkokul ortaokul lise, ne varsa getirin, sizi şirket bünyesinde geçici işçi olarak kadroya alalım" diyorlar. Sabo, ODTÜ Makina Mühendisliği bitirme belgesini götürüyor.
Şirket yetkilisi şaşırıyor. "Oğlum sen eğer ODTÜ Makina mezunu isen İngilizce de biliyorsundur, doğru mu?" diyor. Sabo doğruluyor.
Yıl 1973, o sıralar ingilizce bilen Mersin'de yerleşik ODTÜ mezunu makina mühendisi nerde? Sabo şirkette doğrudan işe alınıyor. Şirket o sıralar yeni yatırım yapmış, yabancı firmalardan yeni makinalar alınmış, işletme katalogları gelmiş, devreye alma çalışmaları başlamış, yabancılarla mukavele görüşmeleri, yabancı süpervizörlerle makina montajı çalışmaları var. Sabo yoğun bir iş yükü altına giriyor.
Futbol akşamları ve haftasonları stress atma için devam ediyor. Ancak iş yükü devamlı futbol oynamasına uygun değil. Şirket içinde hızla terfi alıyor, makina bakım şefi, müdürü, genel müdür yardımcısı, daha sonra şirket üst yöneticisi oluyor. Zaman içinde başka şirketlerden transfer teklifleri alıyor.
Bu arada futbol oynarken aynı zamanda yerel takımın teknik direktör yardımcılığını da üstleniyor. Takım başarılı bir grafik çiziyor. Yıl sonunda takım yöneticileri Sabo'ya "Yeni teknik direktör sen ol"diyorlar.
Sabo iki arada bir derede kalıyor. Şirkette devam mı etsin? yoksa teknik direktör olup futbol hayatını mı sürdürsün? Şirket kariyerine devam kararı alıyor. Yıllar geçiyor, evleniyor, çocukları oluyor. İş hayatında 40.yılını tamamlıyor. Kendini emekliye ayırıyor, kışlarını Antalya'da, yazlarını Ankara'da geçirmeye başlıyor. Kışın fırsat buldukça arkadaşları ile futbol oynuyor.
ODTÜ Makina 1972-73-74 mezunlarının her ayın ilk perşembesi ODTÜ Mezunları Derneği Kış Bahçesi’nde öğle yemeği var. Bu hikayeyi ondan, kendi ağzından dinledim. Çok sevdim, birkaç toplantıda tekrarlattım. Sabo'nun bu güzel hikayesi, iş hayatına yeni başlayan yeni mezunlar için muhteşem bir ders içeriyor.
İş hayatında ilk işi bulmak, doğru işi bulmak çok önemlidir. Bu işi ararken mutlaka düzgün, doğru ve kısa bir özgeçmiş yazmak gereklidir ama yeterli değildir.
Piyano çalmanızın, iyi dans etmenizin, güzel pop şarkıları söylemenizin fabrika bakım onarım atölyesinde bakım mühendisi veya özel bankada bankacı olmanız için bir faydası veya önemi yoktur.
Kariyer şirketlerinde insan kaynakları uzmanlarının horlamalarına da katlanmak zorunda değilsiniz. Mutlaka linkedin.com kaydınız olsun. Ama iş bulmak, farklı, alışılmışın dışında çalışmalar gerektirir.
Bunlardan biri sosyal hayatı genişletmek, farklı uğraşlar yapmak, değişik gönüllü organizasyonlarda çalışmak olabilir. Gönüllü organizasyonlar, yeni bir iş bulmak için harika imkanlar vaat eder.
Büyük firmalar yeni işe girenler için geniş öğrenme imkanları sunar. Yabancı firmalarla temas, onlarla görüşmek, mukavele detaylarını öğrenmek, pratiğini kavramak çok önemlidir. Her yaptığınız ve size başta angarya gibi gelen iş yükünden mutlaka kalıcı birşeyler öğrenirsiniz.
İş bulmak için ben ne mi yaptım? Tatil bitti, Şeker Şirketi Genel Müdürlüğünde, Bakım Onarım Daire Başkanından randevu aldım, görüşmeye gittim. "Alpullu Şeker fabrikasında bakım onarım mühendisi olarak çalışır mısın?" diye sordu. “Olur" dedim.
Alpullu'nun nerde olduğunu bilmiyordum. Turhal fabrikası ile yerini karıştırmışım. Trakya'da olduğunu öğrenince çok şaşırdım. Ertesi gün trene binip Alpullu'ya gittim. 9 Nisan 1973 günü fabrikada işe başladım. Ortada ne özgeçmiş, ne bir referans vardı. Fabrikanın bana ihtiyacı vardı, benim de yeni bir işe.
Sizin de benzer, alışılmışın dışında bir işe girme hikayeniz varsa, bize yazın hep beraber okuyalım, bilgilenelim.