SABİHA KÖTEK
2017 yılı Türkiye’nin enerji sektörü açısından pek çok önemli gelişmenin yaşandığı bir yıl oldu. Türkiye’nin sismik gemisi Barbaros Hayrettin Paşa, Doğu Akdeniz’de çalışmalarına başladı. Ulusal doğalgaz şebekesine gaz giriş noktalarına yenilerini ekledi. Yine temiz enerjiye geçişte bir ara enerji kaynağı olarak öne çıkan doğal gazın tedariğinde çeşitlilik ve güvenlik sağlayacak olan FSRU gemisinin ikincisi için harekete geçildi. Rus doğal gazını Türkiye’ye ve muhtemelen Türkiye üzerinden de Avrupa’ya taşıyacak olan TürkAkım Doğal Gaz Boru Hattı için tüm önemli yasal işlemler tamamlanarak hattın yapım çalışmalarına başlanarak hızla ilerleme kaydedildi. Ülkenin ilk nükleer enerji santrali olacak Akkuyu NGS için bazı somut adımlar atıldı. Yerli ve milli enerji kaynaklarını değerlendirme şiarıyla Nisan ayında açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikası çerçevesinde kömür desteklendi. Enerji verimliliği için bir eylem planı açıklanarak bu konuda yatırım hedefleri belirlendi.
2017 YILININ EN ÖNEMLİ OLAYI…
Ama 2017 yılının enerjide en önemli gelişmesi siyasi iktidarın yenilenebilir enerji alanında attığı adımlardı. 2017 yılında resmi yetkililerin yenilenebilir enerjinin önemini ilk defa ciddi bir şekilde kavramaya başladıklarını düşünüyorum. Türkiye, son dönemlerde adeta kabuk değiştiren enerji sektöründe yenilenebilir enerjinin başrol oynayacağını geçtiğimiz yıl net bir şekilde görmeye başladı. Öncesinde daha çok söylem düzeyinde kalan yenilenebilir enerji için somut adımlar atılmaya başlandı. Deyim yerindeyse yenilenebilir kaynak zengini Türkiye 2017’de yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmak için kolları sıvadı.
Peki neler yapıldı? Büyük ölçekli yenilenebilir enerji projelerini hizmete almak amacıyla, 2016 yılında Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli uygulamaya konuldu. Düzenlenen YEKA yarışmalarıyla Türkiye 2023 hedeflerine doğru ilk adımlarını attı.
YEKA yarışmaları kapsamında Karapınar’da, bin megavatlık güneş enerjisi santrali ve 500 megavatlık ekipman üretim fabrikası kurulacak. Güneş zamanla hücre üretimiyle, wafer üretimiyle, ingot üretimiyle, neredeyse tamamen Türkiye’de üretilebilen bir enerji kaynağı haline gelebilecek. Geçen yıl yaklaşık üç kat büyüyen Türkiye güneş enerjisi kurulu gücü, YEKA projelerinin 3-4 yıl içinde hayata geçirilmesiyle önemli bir sıçrama yaşayacak. Güneş sektöründe en fazla potansiyele sahip olan çatı pazarının da yeni düzenlemelerle önünün açılması halinde bu gelişimin seyri önümüzdeki süreçte çok daha büyük olacak.
Türkiye’nin ikinci büyük kurulu kapasiteye sahip olan ve güç içindeki payı geçen yıl yüzde 7.8’e yükselen yenilenebilir enerji kaynağı rüzgar da YEKA kapsamında 3 GW'dan fazla büyüyecek. Ayrıca Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) verilerine göre, 808 megavat kurulu güce sahip 32 proje de kurulum aşamasında bulunuyor.
Hakeza toplam 20 bin megavat potansiyele sahip biyokütle yatırımlarının büyük bir ivme kazandığını söylemek de mümkün. Biyokütlede kurulu güç 2017 yılı içinde yaklaşık 100 MW’lık bir artış kaydetti. Türkiye elektriğinin yüzde 2’sini üreten jeotermal santrallerin sayısı ise 39’a yükseldi. Jeotermalde kurulu güç geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 24 artarak 1020 MW’a ulaştı. Böylece, yeni jeotermal enerji santrali (JES) kurulumlarında Türkiye dünya dördüncülüğüne kadar yükseldi.
İklim değişikliğinin etkilerini en çok hisseden ülkeler arasında yer alan ülkemizde hidrolik barajların toplam kurulu güç içindeki payı bu yıl 2016 yılına göre yüzde 24.9’dan yüzde 23.8’e geriledi. Bununla birlikte hidrolik barajlı kurulu güç 217 MW ve hidrolik akarsu kurulu gücü de 309 MW artış kaydetti.
Tüm dünya yüzünü güneşe ve rüzgara çevirmişken Türkiye de sırtını güneşle ısıtabileceğini ve rüzgarın esintisiyle keyif alabileceğini farketti.