1. YAZARLAR

  2. Nilay ÇAĞLAR

  3. Zengin Fransız petrolcü Perrodo'nun nükleer ve Rolls-Royce merakı
Nilay ÇAĞLAR

Nilay ÇAĞLAR

Yazarın Tüm Yazıları >

Zengin Fransız petrolcü Perrodo'nun nükleer ve Rolls-Royce merakı

Tarih 29 Aralık 2006. Yer, Fransa Alplerinde dünya jet-setinin gözde kayak merkezi Courchevel. 1944’de Fransa’da bir balıkçının oğlu olarak dünyaya gelen Hubert Perrodo, her zamanki yürüyüşlerinden birine bu kez son defa olduğunu bilmeden çıkıyor. Kısa süre sonra da herkesi şok eden o kaza haberi geliyor. Yeni yıla üç gün kala son dakikalarını yaşayan Hubert’in gözünde hatıraları canlanmış mıdır bilinmez ama geride film gibi bir hayat ve milyar dolarlık servet bırakıyor. Hubert’in varisleri ise geçtiğimiz günlerde babalarının girişimci hayat öyküsüne yakışır, dünyanın odaklandığı bir projenin en önemli yatırımcılarından biri olarak ilan ediliyor.

HUBERT: TANRININ YÜRÜTMEYİ SEVDİĞİ KULU 

Hubert Perrodo, Avrupa’nın önde gelen petrol ve gaz şirketi Perenco’nun kurucusu. Gençlik yıllarını Fransız donanmasında subay olarak geçiriyor. 1967 yazında Amerika Birleşik Devletleri’nin doğu kıyısını baştan sona gören Perrodo, bu deneyimi sayesinde o zamanların en önemli petrol şirketlerinden Amerikalı Gulf Oil’in (Gulf Oil daha sonra Chevron ile birleşiyor) baş hissedarlarından Jack Walton’un yatında işe giriyor.

Zekanın ışıltısı cezbedicidir derler, bu ışıltı Perrodo’da nasıl yansıyordu bilinmez ama Gulf Oil’in direktörlüğünden yeni emekli olan Walton’ın bu genç Fransız ile sohbet etmekten çok keyif aldığı biliniyor. Nitekim Perrodo da bu sohbetlerden sonra yattaki işinden ayrılıp petrol sektörüne geçiş yapıyor! Önce sondaj şirketi Forex’te, sonra deniz operatörü Comex’te çalışıyor. Bu sayede Irak, Gabon, Endonezya ve Singapur gibi ülkelerde petrol işini deneyimliyor.

İlk işini 1975’te birkaç tekne satın alıp petrol şirketlerine mavna kiralayarak kuruyor. Dönüm noktası ise Orta Afrika ülkesi Gabon’a gidip Rockefeller’ın şirketi Amoco’nun gözden çıkardığı açık deniz petrol sahasını alması oluyor. Sonraki yıllarda da dünyanın en büyük petrol şirketlerinden, artık pek de kârlı olmayan petrol sahalarını toplamaya devam ediyor. Yeniden kâra geçirdiği bu sahalarla da bu iş modelini büyütüp genişletiyor.

Hubert’in kurmuş olduğu Perenco, bugün dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteriyor ve milyar dolarlık varlıklarıyla da sektördeki en zengin şirketler arasında gösteriliyor. Tanrı’nın “yürü ya kulum” dediği Perrodo, bu dev imparatorluğu inşa ederken Hong Kong’lu bir model ile evlenip üç çocuk sahibi olmaktan da geri kalmıyor.

ADRENALİN TUTKUSU MU, KAZANABİLMEK İÇİN TEMKİNLİ BİR ADIM MI? 

Hubert’in ölümünün ardından şirketin başkanlık koltuğuna en büyük oğlu, aynı zamanda da araba yarışçısı olan Oxford mezunu Francois Perrodo oturuyor. Araba yarışçılarının risk almayı seven, adrenalin tutkunu, hırslı insanlar oldukları söylenir. Kimileri ise sabırsız, hırslı pilotların olduğu yarışlarda derece ile çıkanların ancak temkinli pilotlar olabileceğini söyler. Son günlerde tartışılan konulardan biri de Perrodo’nun aldığı son yatırım kararı. Bu karar da adrenalin tutkusunun bir sonucu mu yoksa sektörün gidişatına uygun temkinli bir adım mı?

ROLLS-ROYCE VE NÜKLEER ENERJİDE YENİ BİR ADIM 

İngiliz lüks araba üreticisi olarak yola çıkan Rolls-Royce’un, arabalara meraklı Perrodo üzerinde de belki çocukluğundan kalma bir etkisi vardır ama asıl Başkan Boris Johnson’un üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğu söyleniyor. Öyle ki komplo teorisyenlerine göre zamanında Boris Johnson’un kendisini bir Rolls-Royce’un üzerine bırakması bile sebepsiz değildi! (merak edenler için Boris Johnson’un içli bakışlarla göbeğini açıkta bırakarak bir Rolls-Royce’a uzandığı o meşhur pozu: An anti Brexit Boris Johnson lookalike drapes himself over the bonnet... News Photo - Getty Images.)

İşin esprisi bir yana, karbon emisyonu hedefi sebebiyle İngiliz hükümeti mecburen “temiz enerji” projelerini desteklemek zorunda. Bilindiği üzere İngilizler 2050 yılına kadar net karbon emisyonunu sıfırlamayı hedefliyor. Bu hedef kapsamında da en geç 2035 yılında temiz enerjiye geçmeyi istiyorlar. Bu doğrultuda Johnson hükümeti 2023 sonu itibariyle kömürden elektrik üretimini sonlandırma sözünü verdi bile. Bu yüzden Başkan Boris Johnson’ın yerli ve milli nükleer enerji teknolojisi geliştiren firmaları Rolls-Royce’a kendisini bırakması da desteklemesi de sürpriz değil aslında.

Geçtiğimiz Kasım ayında İngiliz hükümeti firmaya Küçük Modüler Nükleer Reaktörler (SMR) geliştirmesi için yaklaşık 283,50 milyon dolar hibe desteği verdi. İngiliz hükümetinden önce de Perrodo ailesinin sahip olduğu BNF Resources, Amerikalı enerji şirketi Exelon Generation ile birlikte Rolls Royce’a ilgili proje için üç yıl boyunca yaklaşık 263,25 milyon dolar yatırım yapmak üzerine anlaştı. Bu gelişmeleri takiben en son Aralık ayında Katarlılar da projeye dahil oldu ve Katar Devleti’nin ulusal varlık fonu Rolls-Royce’un SMR şirketine 85 milyon sterlin (yaklaşık 114,75 milyon dolar) yatırım yapacağını duyurdu.

PEKİ NEDİR BU SMR, YANİ KÜÇÜK MODÜLER REAKTÖRLER? 

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına (IAEA) göre kurulu elektrik üretim güçleri 300 MW’tan az olan reaktörler Küçük Reaktörler olarak sınıflandırılıyor. Küçük Modüler Reaktörlerin ise pek çok avantajı olduğu savunuluyor.

Bu reaktörlerin, kompakt tasarımları sayesinde modüler şekilde kurulumları yapılabiliyor. Rolls Royce üreteceği SMR’lerin 220 MW ile 440 MW arasında güç sağlayacağını, boyutları sebebiyle de (yükseklikleri 16 metre, çapları 4 metre olacak şekilde) kamyon ya da trenle rahatça taşınacağının güvencesini veriyor. Kapladıkları alan bakımından büyük ölçekli nükleer santrallerin yaklaşık onda biri kadar olan SMR’lerin düşük ilk yatırım maliyetleri, konvansiyonel enerji santrallerine göre kısa sürede kurulabilmeleri gösterilen diğer avantajları arasında. Ayrıca yaklaşık 60 yıl ömür biçilen SMR’lerin nükleer silahsızlanma antlaşması ile uyumlu olması, iyileştirilmiş pasif güvenlik sistemlerinin bulunması, düşük işletme maliyetleri ve elektrik iletim şebeke kapasitesi küçük ülkelere kolaylıkla adapte edilebilmesi de dünya çapında cazip bir yatırım olarak görülmesini sağlıyor.

Çernobil ve Fukuşima kazalarından sonra mesafeli durulan nükleer santraller, ülkelerin sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmaya çalıştığı günlerde, güneş ve rüzgar santrallerinin yanında kurtarıcı olarak tekrar gündeme getiriliyor.

PERRODO'NUN BNF RESOARCES'UNUN SMR'YE İLGİSİ  

Gelelim Perrodo ailesinin sahibi olduğu ve SMR’lere yatırım yapan BNF Resources’a.

2013 yılında kurulan yatırım şirketinin direktörü Sean Benson, aslında iki yıldır nükleer enerji sektörüne yatırım yapma konusunu değerlendirdiklerini ve ülkelerin net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak için nükleerin gerekli olduğuna inandıklarını belirtiyor. Bu doğrultuda yatırım amaçlı diğer SMR projelerini de incelediklerini fakat Rolls-Royce’un tasarımının, büyük nükleer elektrik santrallerinde görülen basınçlı su reaktörleri şeklinde olup mevcut teknolojiyi kullandığı için çekici gelip kararlarını etkilediğini söylüyor.

Diğer taraftan BNF Resources’in nükleer enerjiye ilişkin yatırımlarını, sadece nükleer reaktörlerle sınırlı tutmadığı da biliniyor. Şirketin, Cayman Adalarında kurulu olan iki yatırım fonu daha bulunuyor: Tees River Kritik Kaynaklar Fonu ve Tees River Uranyum Fonu. Uranyum fonunun yaklaşık 280 milyon dolarlık varlığa sahip olduğu ve kurulduğu Aralık 2020’den Kasım 2021’e kadar varlıklarını yüzde 200 civarında arttırdığı da basına yansıyan diğer bilgiler arasında.

Görülüyor ki Perrodo ailesi yatırımlarını, 5.27 milyar dolarlık servetlerini elde ettikleri petrol ve gaz alanlarından, nükleere kaydırmaya başlamış bile.

TARTIŞMALAR ARASINDA AKILLARDAKİ SORU 

Nükleer enerji konusu bugünlerde renkli ve hareketli. Nükleer enerji üzerine tartışmalar sürerken ve bir kısım ülkeler nükleer enerji santrallerini kapatırken, bir kısım büyük şirketlerin ve ülkelerin ise eş zamanlı olarak nükleer enerji teknolojilerine yatırımlarını hızlandırıp yarışa girdiklerini görüyoruz. Belli ki nükleer enerji konusu önümüzdeki günlerde de karşımıza çıkacak. Yalnız bu yarış, sektördekilerin “temiz enerji” için yürüttüğü temkinli bir strateji olarak mı ilerleyecek yoksa dünyanın geleceği ve yatırımcılar için bir adrenalin kaynağı mı olacak, ne dersiniz? 

Ankara, 5 Şubat 2022

Önceki ve Sonraki Yazılar