Enerji Günlüğü - Enerji dönüşümü gerek uluslararası, gerek ulusal yapıların, karar alıcı ve uygulayıcıların ana gündem maddelerinden biri. Bu alanda yerel yönetimlerin atacağı adımlar da önemli. Biz de bu nedenle, büyük bölümü sahip olduğu enerji üretim ve ticareti operasyonlarından gelen cirosu ile Türkiye’nin 260’ıncı büyük şirketi konumundaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki İstanbul Enerji’nin Genel Müdürü Yüksel Yalçın’a mikrofon uzattık.
İstanbul Enerji ne iş yapar?
Her belediye kamuya hizmet verirken enerji tüketiyor, doğal olarak enerji alımları da yapıyor. Yani belediyeler büyük birer enerji tüketicisi. Enerji maliyetlerinin yüksek oluşu ise buralara ayrılan bütçeleri zorluyor. O nedenle her belediyenin kendi enerjisini üretme eğilimi giderek artıyor. Ayrıca 2015 Paris İklim Sözleşmesi ve sonrasındaki ile AvrupaYeşil Mutabakatı, hem merkezi hem de yerel yönetimleri temiz enerjiye geçişe zorluyor.
Küresel ısınmaya karşı alınacak tedbirler listesinde yerel yönetimlerin enerji ihtiyaçlarını karşılarken temiz enerjiye geçiş bir politika haline geliyor. Bu kapsamda rüzgâr, güneş, biyokütle, jeotermal ve hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji projelerden söz ediyoruz. Güneş enerji sistemlerine geçiş diğerlerine göre daha kolay. Statiği düzgün her alan, güneş enerjisi üretme potansiyeline sahip.
İstanbul Enerji’nin elinde ne var bu anlamda?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başta İSKİ olmak üzere çok enerji tüketen büyük bir kamusal yapı. Buradaki ihtiyaçlarımız için arazi ve çatı tipi güneş enerji santralleri kurmak kapasitelerini artırmak iş modelimizin bir parçası haline gelmiş durumda. Şu ana kadar İBB kurumsal binalarında 10 MW’lik GES kurulumu gerçekleştirdik. Önümüzde İSKİ’nin 5 MW, İBB’nin kurumsal binalarında yaklaşık 10 MW’ye yakın kurulum var. Bir yıl içinde 15 MW daha GES iş planımız hazır. Hatta bazılarının inşası başlamış durudma. Eldeki projeler de tamamlandığında İBB ve iştiraklerinin devredeki GES kurulu gücü 25 MW’ye yükselecek.
Güneş dışında neler var?
Silivri Seymen’deki biyokütle enerji santrali (BES) tesislerinde de şu anda 37 MW’lik bir kapasiteyle elektrik üretiyoruz. Bu tesislerde bir yıl içinde 5 motor daha devreye girecek ve buradaki ilave GES lerle birlikte toplam kurulu güç 45 MW’ye ulaşacak. İBB’nin bir diğer şirketi İSTAÇ bünyesinde Avrupa ve Anadolu Yakası’nın evsel atıklar başta olmak üzere İstanbul’daki tüm çöpleri değerlendirip enerjiye çevirecek santraller kurup işletiyor. Kemerburgaz’da 87 MW’lik çöp yakma temelli biyokütle enerji santrali (BES) var. Yine İstaç uhdesinde 40 MW’ye yakın kurulu güçteki diğer çöp gazından enerji üretimleri var. Netice itibariyle İBB hem çöp gazından, hem de çöpün yakılmasından enerji elde ediyor. Böylece hem fiziksel alanları koruyor, hem de metan gazını değerlendirerek, doğaya zarar verilmesini önlemiş oluyor. Yani hem atık bertaraf ediliyor, hem enerji üretiliyor.
TÜRKİYE’NİN 260’INCI BÜYÜK ŞİRKETİ
İstanbul Enerji’nin büyüklüğünü nasıl ifade dersiniz?
Türkiye’nin en büyük 260’ıncı firmasıyız. Ciro artışı birkaç noktadan geliyor. Silivri’deki BES devreye girdi. Ciromuzun bir kısmını bu tesisten sağlıyoruz. 62 yıllık bir şirketiz. Şirketimiz Belpet adıyla kurulmuş. Toptan ve parekende akaryakıt ticareti yapıyoruz. Perakende satışımız toplam satışımızın neredeyse yüzde 10’u. Bunun yanında ETT’nin, kamuda akaryakıt ihtiyaçlarının yanında özel sektöre de akaryakıt tedariği sağlıyoruz. Toplam işlem hacmimiz 450 milyon liradan 5 milyar lira seviyesine geldi.
VERİMLİLİKDANIŞMANINIZ İSTANBUL ENERJİ
Enerji üretimi dışında faaliyetiniz yok mu?
İBB ve iştiraklerini binalarında en az enerji tüketimi yapan kurumlar haline getirmek de hedeflerimiz arasında.Yani, bir diğer işimiz Enerji Verimliliği Danışmanlığı. Bu kapsamda Enerji Bakanlığından yetkili EVD firmasıyız. Yani belediye ve iştiraklerinin yanında özel sektöre de danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Bu çerçevede Yüzlerce binanın EVD raporlarını hazırladık. Verimlilik çözümleri sayesinde, yani enerjiyi verimli tüketerek yüzde 20 leri bulan oranda tasarruf edebiliyoruz. Buna yüzde 20 daha fazla enerji üretmek diye de bakabilirsiniz.
ŞARJ AĞI LİSANSI ALMAK İSTİYOR
Belediye ve iştirakleri ile ne yapıyorsunuz bu konularda?
İstanbul Enerji olarak, dış aydınlatma dediğimiz, cadde sokak, tarihi binalar gibi yerlerde aydınlatma sistemleri kuruyoruz. Verimli aydınlatma yönetimi de bu kapsamda çok önemli. Buradaki yaklaşımımız da, teknoloji ve ekipman kullanımını en az enerji tüketenlerden tercih etmek yönünde. Park ve bahçeler başta olmak üzere 25 bini aşkın aydınlatma direğimiz çalışıyor.Bazı noktalarda güneş enerji sistemleriyle aydınlatmaları sağlıyoruz. Kurduğumuz aydınlatma sistemlerini SCADA sistemi ile takip ediyoruz. LED teknolojisi başta olmak üzere yeni nesil aydınlatma elemanları çıktıkça bunların dönüşümünü yapıyoruz. Aynı zamanda, düşük enerji tüketen aydınlatma elemanları kullanıyoruz.
Enerji şirketleri, elektrikli araçlarla da ilgileniyor, sizde durum nedir?
Evet, geleceğe yönelik projeksiyonlarda elektrikli araçlar çok önemli bir başlık. İBB iştiraki olarak, anahtar teslimi elektrikli araç şarj sistemleri kuruyoruz. Şarj ağı lisansımız henüz yok. Ticari yerlerde de lisans almış şirketlerin lisansı altında bu kurulumları yapıyoruz. Şarj altapısı kurmanın yegane yolu şarj ağı işletmeci lisansı almak değil ama lisans almak da hedeflerimizden biri. Önümüzdeki yıl içinde lisans almayı hedefliyoruz. Şarj cihazlarını İstanbul’un geneline yaygınlaştırmak istiyoruz.
Kaç şarj noktanız var?
Halen 20’ye yakın şarj istasyonumuz var. 10 akaryakıt istasyonumuz var, üçünü biz işletiyoruz.Önüüzdeki aylarda üç akaryakıt istasyonu daha kuracağız. İşlettiğimiz üç istasyonumuzda şarj noktaları var, kiradaki yedi istasyona da kurmayı hedefliyoruz.
ELEKTRİKLİ ARAÇLARA PARALEL YENİLENEBİLİR ENERJİYE AĞIRLIK VERİLMELİ
Elektrikli araçların geleceği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Elektrikli araçlar emisyonu olmayan çevre dostu teknolojiler. Ancak ülke olarak enerji arzımız, talebe karşılık verecek düzeyde değil. O yüzden elektrikli araçlarla birlikte yenilenebilir enerji uygulamalarını da yaygınlaştırmalıyız. Aksi takdirde enerji ihtiyacını daha da arttırmış olacağız. Ülkemizde birçok şehirde kent planlanları yapılırken yeterli trafo gücü altyapısı oluşturulmamış. Bu nedenle şarj ağı yatırımları istenilen hızda ilerlemiyor. Bu teknolojik geçiş zaman alacak. O nedenle pazarlarken şarj sistemlerini, bütünleşik çevre ve emisyon hedeflerine katkı sağlasın diye satıştan önce pazarlama ve tanıtım amaçlı çalışmalara yoğunlaşıyoruz. Fosil yakıtlardan bir an önce vazgeçilip yenilenebilir kaynaklara geçişi motive ediyoruz. Sektöre katkı sağlama vizyonumuz ticari hedeflerimizden daha büyük. 200’e yakın noktada teklif sunduk. Bir kısmını biz hayata geçirdik, kalanları da başka firmalar yapıyor.
HİDROJEN KONUSUNDA AR-GE
Yeni enerji teknolojileri konusunda neler yapıyorsunuz?
Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta enerji teknolojileri Ar-Ge birimi kurduk. Çalışma alanlarımızdan biri de enerji teknolojilerindeki son gelişmeler. İçinde hidrojen de var. Hidrojen çok önemseniyor, çünkü emisyonu yok. Ancak teknolojileri henüz yeni. Birkaç alternatif üretim metodu var. Hidrojenin üretimi işin bir boyutu ama tüketim noktalarına iletimi de başka bir boyut. Bu gaz türünün kullanılacağı, ulaşım başta olmak üzere mühendislik teknolojileri ise bir diğer boyut. Bunların hepsi konusunda yoğun çalışmalar devam ediyor.
En verimli teknoloji hangisi diye sorsak...
Teknoloji sürekli gelişiyor. En verimli işlem şudur diyemiyoruz. Teknolojinin yanında işin bir de ekonomik ayağı var. Bu iş ekonomik anlamda fizibıl değilse ya daha da geliştirilmek üzere çalışılır ya da gündemden çıkarılır. Ama şu anda bütün dünyada üniversiteler, enerji şirketleri hidrojene önem veriyor. Biz başta otomotiv sektörü olmak üzere paydaşı olduğumuz Ar - Ge çalışmaları var. Buna önem veriyoruz. Yakın gelecekte bununla ilgili çalışmalar da radarımıza girecek. İklim değişikliği süreçleri de bu gelişmeleri zorunlu kılıyor.
YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMANIN SİHİRLİ FORMÜLÜ
Enerji sektöründeki yeşil dönüşümü hızlandırmak için nelere ihtiyaç var?
Türkiye’nin temiz enerjiye geçişi kadar, bunu çok hızlı şekilde gerçekleştirmesi de çok önemli. Ülkemizin açıklanan Net Sıfır Hedefi takviminde yer aldığı şekliyle, karbon salımını 2030 yılına kadar yüzde 40 azaltıp 2053 yılında da sıfırlaması için bu şart. Bunun önündeki en büyük engellerden biri ise finasman kaynaklarına erişim. Firmalar bu alandaki projeleri yapmakta zorlanıyorlar. Bu da yenilenebilir enerjiye geçiş hızını yavaşlatıyor. O yüzden enerji dönüşümüne katkı sunacak projelerin ihtiyaç duyulan finansmanı en kolay şeklide elde etmelerini sağlayacak metodolojileri ortaya koymak gerekiyor.
Nasıl bir metodolojiden söz ediyorsunuz?
Türkiye’de enerji dönüşümünü hızlandırabilmek için, tıpkı taşıt ve konut kredileri gibi, enerji kredisi adı altında bu başlıkta özel yeni bir kredi formatı oluşturulmalı. Bankalar ve leasing şirketleri bu konuda sürükleyici olabilirler. Bize ülke olarak mortgage formatında, uzun dönemli ödemeli bir enerji finansman modellemesi gerekiyor.
Sizin bu konuda bir girişiminiz var mı?
Bu konuda bankalarla görüşme halindeyiz. Bu alana özel çözümler geliştirilip hayata geçirilmesi gerekiyor. Bankaların da bunun finansmanı için ürün paketleri geliştirmeleri çok önemli. Hatta yatırım şirketleri de bu konuda paydaş modeli oluşturabilirler. Zira her kurulu tesis ya da işletme doğal olarak enerji tüketimi için bir bedel ödüyor. Dolayısı ile yatırımcılara da zarar ettirmeyecek gayet verimli bir ticari girişim alanından bahsediyoruz.
Bu yatırımları hızlandırmak için bankalar dışında atılabilecek adımlar var mı?
Devlet de bu alandaki yatırımların daha düşük maliyetle gerçekleştirilebilmesini sağlayabilecek yeni adımlar atabilir. Enerji yatırımlarındaki kurulum ve işletme süreçlerinde, işçilikten alınan vergilerin kaldırılması bile yenilenebilir enerjiye geçiş yatırımlarına büyük bir ivme kazandıracaktır. Neticede, bu yatırımları hızlandıracak ne varsa hepsini bir araya getirip, yatırımcılara paket yapıp sunmak gerekiyor. Sanayi kuruluşları ve konutlarda elektrik faturasına denk gelen taksitlerle güneş santrali kurulmasını sağlayacak finansman modelleri kullanılarak enerji dönüşümü hızlandırılabilir.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü