Türkiye, çevresinde kaynak zengini ülkeler bulunmasına rağmen, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Yapılan hesaplamalara göre Türkiye`nin enerjide dışa bağımlılık oranı yüzde 75`e yakın. Bu bağımlılık, ülkenin en önemli makro ekonomik sorunu olan cari açığın da ana kaynağı durumunda. Çünkü Türkiye, enerji ithalatına çok yüksek meblağlar ödüyor. Bu rakam, ekonomik büyüme, kurlar ve uluslararası enerji fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak 50-70 milyar dolar arasında değişiyor.
Türkiye enerjide dışa bağımlılığı azaltma yolunda önemli çalışmalar yürütüyor. Ancak yepyeni bir enerji türü ortaya çıkarılıp ya da enerji üretim yöntemi geliştirilip de Türkiye bundan en çok yararlanan, yararlanacak ülkeler arasında yer almadıkça, uzun vadede enerjide dışa bağımlılığı sıfırlamak en azından şimdilik imkansız görünüyor.
Türkiye`nin ithal ettiği enerji kaynakları arasında petrol ve doğalgaz başı çekiyor. Petrol konvansiyonel bir ürün kabul edilebilir. Zira geçen yüzyılın başlarından bu yana kullanılyor. Doğalgaz ise son yıllarda hem küresel düzeyde hem de Türkiye ölçeğinde önemi giderek daha fazla artan bir enerji kaynağı. Türkiye, yılda 50 milyar metreküpe yakın kullanımıyla, Avrupa`nın en önemli doğalgaz tüketicisi ülkeleri arasında yer alıyor.
1970`li yıllarda yaşanan petrol krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri konumundaki Türkiye, 2000`li yıllarda da doğalgaz alanında yaşanan ve yaşanabilecek her türlü kötü gelişmeden zarar görmeye açık durumda. Peki Türkiye doğalgaza ödediği faturayı düşürebilir mi? Bu kısa vadede imkansız görünüyor. Uzun vade için belki evet ama o da çok meşakkatli.
YERLİ ÜRETİM İMKÂNLARI
Halen 1 milyar metreküpün altında (45-50 milyar m3`lük toplam tüketimin yüzde 2`sinden az. http://enerjigunlugu.net ) bir doğalgaz üreten Türkiye, Akdeniz`de ve Karadeniz`de denizde, Güneydoğu Anadolu ve Trakya başta olmak üzere karada doğalgaz arama çalışmalarına ağırlık veriyor. Bu konuda yabancı şirketlerle TPAO`nun ortak çalışmaları bulunuyor. Shell ile Güneydoğu Anadolu`daki kaya gazı arama çalışmalarında yapılan sondajın derinliği 4 bin metreye yaklaştı. Şimdi bu seviyelerde yatay delme aşamasına geçildi.
Çok kısa sürede olmasa da önümüzdeki dönemde, bu delme işlemlerinin sonucunda deneme üretimine geçilebilir. Alınacak ilk sonuçlar olumlu çıkarsa, başka şirketlerin bu yöndeki çalışmalara başlamasını da tetikleyebilir. Mümkün olursa yerli üretim, dışa bağımlılığı azaltmada en etkili yöntem olacaktır. Eldeki imkanlar ve bilgiler, Türkiye`nin yerli üretimle tüm doğalaz ihtiyacını karşılama ihtimalinin sıfır olduğunu gösteriyor.
KAYNAK ÇEŞİTLİLİĞİ SAĞLAMAK
Yerli kaynakla bağımlılıktan kurtulmak mümkün görünmediğine göre, bu durumda Türkiye`nin daha ucuza doğalgaz kullanabilmek için başka yöntemler geliştirmesi gerekiyor. Bunların başında da aldığı doğalgazın fiyatını aşağıya çekmek geliyor. Bunu yapabilmek için tek ya da sınırlı sayıda ülkeye bağımlı kalmamak, dolayısıyla rekabetçi fiyatlardan doğalgaz alabilmek gerekiyor.
Türkiye halen Rusya, İran ve Azerbaycan`dan boru hatları ile doğalgaz tedarik ediyor. En büyük tedarikçi, TransBalkan hattı ve Mavi Akım hatları üzerinden Türkiye`ye doğalgaz gönderen Rusya. Türkiye ayrıca, Cezayir ve Katar başta olmak üzere bazı ülkelerden sıvılaştırılmış doğalgaz alıyor. Boru hatları üzerinden alınan doğalgazda fiyatlar rekabetçi değil. Uzun vadeli ve bir kısmı "al ya da öde" şartlı bu sözleşmelerdeki en yüksek fiyat İran doğalgazında. İkinci sırada Rus gazı var. Halen en ucuz tedarik ise Azerbaycan`dan sağlanıyor.
AL YA DA ÖDE ŞARTI UCUZLUĞA ENGEL
Türkiye, bu üç ülke ile masaya oturup fiyatların aşağı çekilmesi için fırsat buldukça pazarlığa oturmaya çalışıyor. Bu pazarlıklarda kısmi fiyat indirimleri alınabiliyor. Ancak yine de bu indirimler, toplam enerji faturasının ekonomik göstergeler üzerinde yarattığı tahribatı önlemekten uzak kalıyor.
Türkiye`nin boru hattı ile gaz tedarik ettiği ülkelerle imzaladığı anlaşmalarda, her üç yılda bir fiyat revizyonu talep etme hakkı bulunuyor. Tedarikçi ülke kabul etmezse, uluslararası tahkim yoluna gidiliyor. Ancak bu yol uzun ve meşakkatli. Örneğin, İran ile Türkiye arasında iki tahkim davası devam ediyor.
İran ile yürüyen davanın Türkiye lehine sonuçlanması bekleniyor. Yani mevcut al ya da öde şartlı uzun vadeli doğalgaz alım sözleşmeleri, Türkiye`nin daha ucuza doğalgaz bulmasının önünde bir engel olarak duruyor. Dolayısıyla Türkiye`nin bir yandan tahkim davaları, bir yandan da tedarikçilerle fiyat düşürme pazarlıklarını takip etmesi, sürdürmesi gerekiyor.
ÖZEL SEKTÖR VE SERBESTLEŞME
Türkiye`nin doğalgaz ithalatında devletin payı yüzde 80`lere yakın. Bu ithalatı da BOTAŞ eliyle yapıyor. BOTAŞ`ın elindeki sözleşmelerle tedarik edilecek gazın getirilmesinde özel sektöre rol verilmesi çalışmalarında istenilen noktaya gelinemedi. Hedef, gaz ithalatında özel sektörün daha fazla devreye girmesi ve oluşacak rekabet sayesinde ülkenin gaz maliyetinin aşağıya çekilmesi idi.
Burada karşı tarafların, özellikle Rusya`nın elinde kapı gibi al ya da öde şartlı sözleşmeler varken, özel şirketlerle muhatap olmaya yanaşmamasında şaşılacak bir şey yok. Bu durumda Türkiye`nin özel sektörü devreye sokarak doğalgaz maliyetini aşağıya çekme konusunda istediği noktaya gelebilmesi için al ya da öde şartlı mevcut doğalgaz alım sözleşmelerinin sürelerinin dolmasını beklemesinden başka yapacağı bir şey yok.
IRAK GAZI VE TANAP GAZI
Türkiye`nin kaynak çeşitliliği yaratmak için elinde boru hatlarıyla ilgili iki önemli imkan var. Bunlardan biri, Azerbaycan`dan Türkiye`ye, buradan da Avrupa`ya uzanacak Trans Anadolu Gaz Boru Hattı Projesi, yani TANAP. Bu hatın toplam kapasitesi 16 milyar metreküp ve inşasına önümüzdeki aylarda başlanması bekleniyor. Buradan gelecek gazın 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye tarafından kullanılacak. Azeri gazının maliyetinin ne olacağı önemli. Ancak fiyatların mevcut sözleşmelerdeki seviyelerin biraz daha üzerinde olma ihtimali bile var. Bu yüzden Türkiye, TANAP gazının fiyat düşürmekten çok, arz güvenliğini sağlamada bir katkı sağlamasıyla yetinmek zorunda görünüyor.
Bir diğer imkan ise Kuzey Irak`taki doğalgazın Türkiye`ye getirilmesi. Burada hem petrolün hem de doğalgazın çıkarılma maliyeti dünyadaki en düşük maliyet rakamları arasında gösteriliyor. Ayrıca gazı getirmek için kurulacak boru hattının uzunluğu, Azerbaycan ya da Rusya`dakilerden çok daha kısa. Hem çıkarma hem taşıma maliyetlerinin düşüklüğü, Irak gazını, orta vadede Türkiye`nin doğalgaz maliyetlerini aşağı çekmede önemli rol oynayabileceğini söyleyebiliriz.
Fakat Irak gazından bu yönde fayda sağlamanın önünde, komşu ülkenin kendi içinde yaşanan sorunlar var. Merkezi Bağdat hükümetiyle Kuzey`deki Bölgesel Kürt Yönetimi arasında, petrol ve doğalgazın üretilip ihracı konusunda bir anlaşmaya hala varılabilmiş değil. Yine de Irak gazı için en ekonomik çıkış yolu Türkiye olarak göründüğü için orta ve uzun vadede bu kaynak, Türkiye`nin doğalgaz maliyetini aşağı çekmekte önemli rol oynamaya en yakın aday.
DOĞALGAZ BORU HATLARI
Türkiye`nin mevcut alım-kullanım rakamlarıyla doğalgaz maliyetlerini düşürebilmesi için yapması gerekin bir şey daha var. Diyelim ki özel sektör devreye sokulmak isteniyor. Bu durumda, gazın hangi boru hattıyla getirileceği gibi bir sorun karşımıza çıkıyor. Mevcut iletim kapasiteleri, yine mevcut sözleşmelerle tedarik edilen gazın getirilmesi için zaten dolu durumda.
Ayrıca yurt içindeki iletim hatlarından çift yönlü gaz pompalanabilmesi gerekiyor. Bu sayede, örneğin Doğu`daki gazın batıya doğru pompalanmasıyla, kısa süreli de olsa yaşanan arz kısıtlarının önüne geçilebilir. Buna dönük yatırımların da çoğaltılması, doğrudan olmasa da dolaylı olarak doğalgaz maliyetini aşağıya çekmeye yarayabilir.
DEPOLAMANIN ÖNEMİ BÜYÜK
Türkiye özellikle evsel tüketimin arttığı kış aylarında zaman zaman doğalgaz sıkıntısı, hatta buna bağlı olarak elektrik kesintisi yaşayabiliyor. Çünkü mevcut boru hatlarının kapasitesinden daha yüksek bir talep oluşuyor. Bu açığı kapatmak için spot piyasadan gemilerle sıvılaştırılmış doğalgaz, LNG alınıyor. Ancak LNG fiyatları boru gazına göre daha yüksek oluyor.
Dolayısıyla bu da dönemsel olarak gaz maliyetlerini artıran bir faktör haline gelebiliyor. İşte bunu ortadan kaldırmanın yolu olarak, talebin düşük olduğu dönemlerde gelen gazın depolanıp, ihtiyacın arttığı dönemlerde devreye sokulmasını sağlayacak LNG depolama tesisleri. Tuzgölü`nün altına halen Çinli firmalar tarafından inşa ettirilen depolama tesisi bu ihtiyacı kısmen karşılayacak. Ancak yenilerinin de yapılması gerekiyor.
TASARRUF ÖNLEMLERİ
Türkiye`nin doğalgaz faturasını aşağı çekmesi için en etkili yollardan biri de tasarruf. Özellikle evsel tüketimin azaltılması için bina yalıtımı çalışmaları teşvik ediliyor. İstanbul`daki doğalgaz dağıtım ve satış hizmetlerini yürüten İGDAŞ`ın verileri, bunun ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor.
İGDAŞ`ın açıklamasına göre, 10 yıl önce yaklaşık 1500 metreküp olan 100 metrekarelik bir dairenin yıllık doğalgaz tüketimi bugün 1000 metreküplere geriledi. Bu, tüketimin üçte bir azalması demek. Bunun bir kısmı konutta arz fazlalığı nedeniyle içinde oturulmayan ev sayısının artmasından ileri gelmiş bile olsa, en az yüzde 20-25`lik bir tasarruf demek. Hesap edene göre değişmekle birlikte, mevcut yalıtımsız binaların da yalıtımlı hale getirilmesiyle bundan sonrası için toplamda en az yüzde 15`lik bir tasarruf potansiyeli olduğu ifade ediliyor.
YAZARLAR
Mehmet KARA
- Türkiye’nin doğalgaz faturası düşer mi?
Önceki ve Sonraki Yazılar