1. HABERLER

  2. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

  3. Türkiye 2016 Enerji Trilemma Endeksi’nde 46’ıncı

Türkiye 2016 Enerji Trilemma Endeksi’nde 46’ıncı

Enerji Günlüğü - Enerjide sürdürülebilirliğe odaklanan Enerji Trilemma Endeksi 2016 sonuçları yayınlandı, ilk üç sırada Danimarka, İsviçre ve İsveç...

Türkiye 2016 Enerji Trilemma Endeksi’nde 46’ıncı

Enerji Günlüğü - Enerjide sürdürülebilirliğe odaklanan Enerji Trilemma Endeksi 2016 sonuçları yayınlandı, ilk üç sırada Danimarka, İsviçre ve İsveç yer alırken, Türkiye 46’ıncı sıraya yerleşti. 

Enerjide sürdürülebilirliğe odaklanan 2016 Enerji Trilemma Endeksi Raporu, 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında düzenlenen bir toplantıyla tanıtıldı. 2016 Enerji Trilemma Endeksi’ne göre, incelenen 125 ülkede 2000 yılında yüzde 74 olan elektrik ve temiz pişirme olanaklarına erişim yüzde 85’e yükseldi. 

Ülkeler daha temiz enerjilere yönelmeye başlarken CO2 yoğunluğu 2014 yılı itibarıyla 0.27tCo2/$’a düştü ve global enerji kaynakları çeşitliliğinde yenilenebilirlerin oranı 2015’te yüzde 9,7’ye yükseldi.

Bu ise ülkelerin, üçlü enerji açmazının (enerji trilemması) üç ayağıyla ilgili olarak, enerji güvenliği, enerji çeşitliği ve çevre açısından sürdürülebilirlik alanlarında ilerleme kaydettiklerini ve daha sürdürebilir enerji sistemlerine yöneldiklerini ortaya koydu. 

2016 Enerji Trilemma Endeksi: Ulusal enerji sistemlerinin sürdürülebilirliğinin değerlendirilmesi başlığını taşıyan çalışma, Dünya Enerji Konseyi tarafından, Marsh&McLennan Şirketleri Global Risk Merkezi ve bünyesindeki global danışmanlık firması Oliver Wyman’ın iş birliğiyle hazırlandı. Raporda 125 ülke, enerji sistemlerinin güvenliğine, ulaşılabilirliğine ve çevre açısından sürdürülebilirliğine bakılarak kıyaslanıyor.

Yıllık olarak yayınlanan çalışmanın altıncısında, yeni bir yöntem kullanıldı. Başta çeşitlilik, kalite, ulaşılabilirlik ve ülke sistemlerinin rezilyansı olmak üzere, 35 kriter esas alınarak değerlendirme yapıldı.

MACNAUGHTON: BİLGİLENDİRMEYİ SÜRDÜRMEMİZ LAZIM

Dünya Enerji Trilemma Raporu Başkanı Joan MacNaughton konuyla ilgili değerlendirmesinde COP21, BM Sürdürülebilir Enerji Hedefi ve G20’nin gündemi sayesinde enerjiye erişim ve iklim değişikliğinin en çok üzerinde durulan konular arasına girdiğine dikkat çekti. MacNaughton şöyle devam etti: 

“Enerjide önceliklerin değişmesi, global enerji kaynaklarında çeşitliliğin ile arz güvenliğinin ve sürdürülebilirliğin artmasını sağladı. Modern enerji hizmetlerine erişimin artması, oranın 2000 yılında yüzde 80 iken bugün yüzde 84 olması, enerji politikalarının enerji dünyasını daha sürdürülebilir hale getirdiğinin göstergesi. Ancak 125 ülkeden sadece 13’ü trilemma hedeflerine ilişkin olarak kaydettikleri gelişmeyle AAA notuna layık görüldü. Bu ise bizim, siyaset yapıcıları, iklim değişikliğiyle mücadele ederken, herkes için güvenli enerji sağlayacak inovasyon ve yatırımları teşvik edecek çerçeveleri nasıl oluşturacakları konusunda bilgilendirmeyi sürdürmemiz gerektiği anlamına geliyor.”

AUSTIN: RAPOR SİYASETÇİLERE YOL GÖSTERECEK

Oliver Wyman Global Enerji Uygulamaları Başkanı Francois Austin Trilemma Endeksi’ndeki sıralamanın, siyaset yapıcıların güvenli, ulaşılabilir ve çevre açısından sürdürülebilir enerjinin önünü açacak politikalar ve düzenlemeler geliştirebilmelerine yardımcı olacağı görüşünü savundu. Austin şöyle konuştu: 

“Yatırımcılar karar alırken, giderek daha çok üçlü enerji açmazını dikkate alıyor. Rapor, ulusal ve uluslararası petrol şirketleri ile yan kuruluşlar dahil, iş dünyasının liderlerinin uzun vadeli stratejiler geliştirebilmelerini sağlayacak bilgiler içeriyor.”

2016 Enerji Trilemma Endeksi4nde bölge bazında ve endeksin üst sıralarında yer alan ülkelere bakıldığında dikkat çeken bazı noktalar şöyle:

- İlk sıralarda yer alan 10 ülkeden dokuzu Avrupa’dan. Bu, uzun vadeli enerji ve iklim politikaları konusunda iş birliği yapmanın başarı getirdiğini kanıtlıyor. Bununla birlikte Avrupa’nın enerji dönüşümünü tamamlamak için önünde kat etmesi gereken bir yol var; yeni pazar tasarımlarına ve talep yönetimine odaklanmalı, etkili bir karbon fiyatı belirlemeli.

- Yeni Zelanda 10’uncu sırada yer alıyor, Filipinler çevresel açıdan sürdürülebilirlik kategorisinde başı çekiyor. Buna karşılık hızla artan enerji talebi, Asya bölgesi için sorun yaratıyor. Güvenilir altyapı, ticaret ilişkileri ve yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak enerjide dışarıya bağımlılığı azaltmak, bölgeyi sürdürülebilir enerji hedefine yaklaştırabilir. 

- Global petrol ve doğalgaz kaynaklarının yaklaşık yüzde 50’sine sahip olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, düşük çevre performanslarını artırabilmek için, çeşitlendirme ve enerji yoğunluğunu azaltmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Çeşitlendirme yönündeki çabalarıyla BAE, bölgenin lideri.

- Latin Amerika’da olağanüstü hava olaylarına karşı sistemin rezilyansı ve enerji eşitliği artırılmalı. Enerji dönüşümünü başarılı bir şekilde yürüten Uruguay örnek teşkil ediyor.

- Sahraaltı Afrika ülkelerinde, Mauritius (49), Gabon (67) ve Güney Afrika (84) başı çekiyor. Zengin kaynaklarına ve yenilenebilir enerjilerdeki potansiyeline rağmen bölge enerji erişimi konusunda alt sıralarda yer alıyor. Artan enerji talebi, bölgenin yatırım çekmesi, kurumsal kapasiteli genişletmesi ve hem şebeke hem de şebeke dışı enerji tedarikini geliştirmesi gerektiği anlamına geliyor.

- Aralarında Almanya, Birleşik Krallık ve ABD’nin de bulunduğu bazı G7 ülkelerinin “negatif görünümlü ülkeler” listesinde yer alması, geleneksel endüstri liderlerinin enerji dönüşümü konusunda karşı karşıya kaldıkları sorunlara işaret ediyor.

TÜRKİYE’NİN TRİLEMMA PERFORMANSI

Listede 46. sırada bulanan Türkiye, enerji eşitliği ve çevre açısından sürdürülebilirlik kategorilerinde B, enerji güvenliğinde ise C notu aldı. Böylece Türkiye’nin genel notu CBB olarak belirlendi. 2015 yılında Türkiye 45., 2014’te ise yine 46. sırada yer alıyordu. 2016 Enerji Trilemma Endeksi’nde Türkiye ile ilgili şu saptamada bulunuluyor:

- Ülke, hızla artan enerji talebiyle başa çıkmak durumunda ve bu büyümeyi karşılayabilmek için çok büyük miktarda yatırıma ihtiyaç var. Bununla birlikte enerji tüketiminin yüzde 25’i yerel kaynaklardan karşılanıyor, ancak dışa bağımlılık kaygı yaratıyor. Ülkede enerji güvenliğini sağlamak için pek çok girişim var.

1) Akkuyu’da bir nükleer santral inşa ediliyor, Sinop’ta da kurulması için planlar söz konusu. Tamamlandıklarında iki santralin üretimi, toplam elektrik arzının yüzde 10’ununa tekabül edecek.

2) TANAP’ın (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) inşasına 17 Mart 2015’te başlandı, 2018’de tamamlanması öngörülüyor. Güney Gaz Koridoru’nun son bölümü olan TANAP, çeşitliliğe ve böylece Türkiye’nin gaz ithalatının güvenliğine katkı sağlama potansiyeline sahip.

3) Büyüyen yenilenebilir enerjiler sektörüyle ilgili, mevcut hidroelektrik güç kapasitesini ile jeotermal ve güneş enerjisi üretimini artırma yönünde çalışmalar sürüyor. Tüm bunlar Türkiye’nin endekste üst sıralara tırmanmasına yardımcı olacak.

Enerji Günlüğü