Enerji Günlüğü – TSKB, yayınladığı “Su: Yeni Elmas” başlıklı raporda Türkiye’nin su stresi altındaki ülkeler arasında olduğunu bildirdi.
22 Mart Dünya Su Günü yaklaşırken, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ (TSKB), Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü “Su: Yeni Elmas” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda, Türkiye’nin, kişi başına düşen 1.386m3 su ile, dünyada su stresi altındaki ülkeler arasında olduğu belirtildi.
TSKB Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ekonomisti Can Hakyemez tarafından kaleme alınan “Su: Yeni Elmas” başlıklı raporda, artan talebe göre suyun gittikçe daha zor bulunur hale geldiği kaydedildi. Rapor, su kaynaklarını geliştirme ve yönetmenin; büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadelede odak noktada olduğu bildirildi. Su fiyatlarının yaşamsal öneme sahip olmayan elmasa göre çok düşük olmasını, iktisat literatüründe yer alan su-elmas paradoksuna atıfta bulunarak açıklayan rapor, kaynak sıkıntısıyla birlikte suyun da elmaslaşma riski taşıdığında dikkat çekiyor.
TATLI SUYUN YÜZDE 69’UNU TARIM SEKTÖRÜ KULLANIYOR
Raporda küresel olarak su kaynaklarının yaklaşık yüzde 69’unun tarımsal amaçlarla kullanıldığı belirtiliyor. Yüzde 19’u sanayi sektörü ve yüzde 12’si ise evsel amaçlı kullanılıyor. Rapor; nüfus artışının yanı sıra ekonomik gelişmeler, değişen tüketici yapısı ve bazı diğer faktörlere bağlı olarak; su tüketiminin artacağını öngörüyor.
TÜRKİYE SU TÜKETİMİNDE 2014-2016 ARASINDA %50 ARTIŞ OLDU
Raporda Türkiye’deki güncel durumla ilgili de şu ifadelere yer verildi, “Üç tarafı sularla çevrili olmasına rağmen, Türkiye’nin su stresli bir ülke olduğu biliniyor. Türkiye, aşırı sıcaklıklara sahip yarı kurak bir bölgede yer alıyor. 2004 ve 2016 yılları arasında su kullanımında yüzde 50’den fazla artış gerçekleşti. Nüfus ve ekonomik büyüme oranının etkileri de dikkate alındığında, mevcut kaynakların 20 yıl içinde tükenmemesi ön koşuluyla, gelecekte Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki baskının artması bekleniyor”.
Su stresiyle mücadele konusunda önerilerin de yer aldığı raporda şöyle dendi, “Türkiye su yönetiminde merkezi bir yapıya sahiptir. Su stresi, esasen kamu ve özel sektörün senkronize olmuş eylemleriyle azaltılabilir. Yapılması gereken temel eylemler arasında kolektif önlemler almak ve su tüketiminde tasarrufları artırmak için farkındalık yaratmak bulunmaktadır. Sanayi istihdamının nüfusu fazla olan bölgelerden nüfus yoğunluğu daha az bölgelere taşınmasını hedefleyen düşük nüfuslu bölgelere göç, bölgesel sorunu azaltabilir”.
İklim değişikliği ve su sıkıntısının yaratacağı sorunlarla ilgili alınacak önlemler ise şöyle sıralandı, “Arıtma ve arındırma tesisleri, su şebekelerinin ve boru hatlarının iyileştirilerek kayıp oranlarının azaltılması politika yapıcılar, belediyeler ve şirketleri tarafından atılabilecek önemli adımlar arasında sayılabilir. Verimsiz su tüketimini iyileştirici düzenlemeler yapılması, tarım üreticilerinin, özel sektörün ve hanehalkının farkındalığının artırılması ve daha verimli araç kullanımı ile su tüketiminin nasıl azaltılacağı konusunda yönlendirilmesi su stresi ile mücadelede etkin olacaktır”.